Abdullah Gül'ün bu sözü çok tartışılacak!

Abdullah Gül'ün bu sözü çok tartışılacak!

Başörtüsü meselesinde siyasi aktörler de konuştu siyasi figüranlar da.. Herkes eteğindeki taşı döktü; kimi diz boyu hakaretlerde bulundu; kimi dizi dizi gazete yazısı yazdı; pek tabii ki kimileri de askerin ve yargının karşısında diz çöktü.

Ama bir tek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konumu gereği konuşmadı. (Gerçi referandum konusuna değindi ama doğaldır ki çok açık konuşmadı..)

Evet Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan kadar zor bir kararla karşı karşıya..

Neden "zor" ya da neden "karşı karşıya".. Şunun için zor ve şunun için karşı karşıya..

önce kısa bir hukuksal izahat yapmak istiyorum.

1- Anayasa değişiklikleri Meclis'te 330 oydan aşağıda olan bir sayı ile geçerse madde reddediliyor.

2- Madde 330–367 arası bir sayıyla geçerse cumhurbaşkanının iki seçeneği var: Ya maddeyi bir daha görüşülmek üzere geri gönderir ya da referanduma sunar.

3- Madde 367'den fazla bir oyla kabul edilirse cumhurbaşkanının önünde üç seçenek var: Ya onaylar ya geri gönderir ya da referanduma sunar.

Neticede belli ki Anayasa değişikliği 367'den daha fazla bir oyla Meclis'ten geçecek.

Ve şu da belli ki CHP hemen Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak..

İşte geldik zurnanın zırt dediği yere..( Şimdi çıkıp da "Bu yazar Anayasa Mahkemesi'ne 'zurna', Anayasa Mahkemesi'nin Türk milleti adına verdiği kararlara da 'zırt' dedi.." deyip de bana dümbelek muamelesi yapmayın!)

Ve tahminim odur ki Anayasa Mahkemesi bu değişikliği iptal edecektir.

Şimdi bazıları diyecektir ki: "Ama Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece oylama sayısı yeterli mi değil mi gibi şekil şartları açısından inceler. Dolayısıyla işin esasına yani içeriğine bakamaz.."

Eh Türkiye demokratik, laik, sosyal bir "hukuk devleti" ise pek tabii ki bakamaz!

Ama bakacaktır ve "göreceksiniz ki" gerekçesini de özetle şöyle yazacaktır:

"Başörtüsü dini bir simgedir.. Anayasa'da dini kavramlar yer alamaz.. Alırsa bu, laiklik ilkesinin ihlali anlamına gelir.. Laiklik ilkesi ise değiştirilmeyi bırakınız değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen bir ilkedir.."

İşte böyle bir durumda ne olur biliyor musunuz? Bu, başörtüsüne özgürlük isteyenler açısından 1989 yılındaki Anayasa Mahkemesi kararından bile daha kötü sonuçlar doğurur.

çünkü 1989 yılındaki değişiklik bir "yasa" değişikliği idi ve hukuk devletine inanmış demokrat isimler haklı olarak hep şunu derdi:

"Tamam öyle olsun ama bu kez yasa değil de Anayasa değiştirilir.."

Oysa iptal olursa, CHP dahil Meclis'teki tüm partiler 549 oyla karar verse dahi bu başörtüsü yasağı ömür boyu devam edecek demektir..

Ve bu "vebal", tüm iyi niyetine rağmen Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hanesine yazılacaktır.

Nasıl ki "özgürlük yanlısı" isimler bile Leyla Şahin'e atfen "Keşke AİHM'ye başvurmasaydı da birilerinin eline koz vermeseydi.." diyorsa aynı eleştiri Başbakan Erdoğan'a da yapılacaktır..

Şayet bu değişikliği Cumhurbaşkanı Gül onaylarsa, yukarıda Başbakan Erdoğan'a izafe edilecek vebal aynen Cumhurbaşkanı Gül'e de yüklenecektir.

O nedenle Anayasa değişikliği talebini Cumhurbaşkanı Gül'ün referanduma sunması en doğru seçenek olacaktır.

Bu arada Başbakan Yardımcısı Cemil çiçek'in devleti yönetenlerin işini zorlaştıracak şekilde "Temel haklar referanduma sunulmaz.." demesi hem şık bir davranış olmamıştır hem de özgürlükçü demokrasinin istikbali açısından vahamet arz etmektedir.

Cemil çiçek gibi düşünenlerin şu çelişkili pozisyona cevap vermesi gerekir..

Peki değişiklik 330-367 arasında bir oyla kabul edilir ve Cumhurbaşkanı, değişikliği geri göndermeyip referanduma gönderirse (ki başka seçeneği yoktur) o zaman nasıl oluyor da temel haklar bu kez referanduma sunulabilmiş oluyor?!

Yani bu, Cumhurbaşkanı Gül'e "Siz sadece geri gönderme hakkına sahipsiniz.." demek ve böylece Cumhurbaşkanı'nın iradesine ipotek koymak değil midir?

Evet Sayın Gül, ya referandum yolunu açıp hukuk nosyonundan bihaber olanların elindeki kozu alacaksınız..

Ya da değişikliği onaylamak suretiyle Mahkeme'den iptal kararı çıkmasının ve bir daha da Meclis'e getirilemeyecek olmasının zeminini hazırlayarak büyük bir eleştirinin odağı olacaksınız.

Bir soru da yasakçılara: Madem temel haklar referanduma sunulamıyor, o halde temel hakların da yer aldığı 1982 Anayasası niye halk oylamasına sunuldu?!

Ha, "1982 Anayasası'nda temel hak ve özgürlükler yoktu ki.." diyorsanız; bakın ona bir şey demem!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi