AK Parti mesajı almış

AK Parti mesajı almış

Türkiye'de siyasetçinin özeleştiri yapanını pek göremiyoruz. Ülkemizde başarısız siyasetçi yok! İktidar olamayanlar, seçmenin muhalefet görevi verdiğini ilan ediyor. Barajın altında kalanlar vatandaşın kendilerini 'nadasa bıraktığını' açıklıyor.
Hülasa 'biz başarısız olduk, gayri gitmek düşer' diyen politikacı türüne rastlanmıyor. Gidiyormuş gibi yapanları da kaydetmekte fayda var. Tabanın öfkesi sıcakken 'tamam kızmayın gidiyorum' deyip arka kapıdan tekrar makama çıkanlar hiç az değil. Buradan hareket edilince özeleştiri yapıyormuş gibi davranan bile çok kıymetli. AK Parti'nin 29 Mart'tan sonra hazırladığı ve medyaya 'hasar tespit tutanağı' olarak geçen metni bu açıdan önemsiyorum.

Bu özeleştiri denemesinin tek başına iktidar olan bir partiden gelmesi dikkate şayan. Oy kaybına rağmen kazanılmış bir seçimden sonrasına denk gelmesi de önemli. Söz konusu raporu İçişleri Bakanı Beşir Atalay, AK Parti Grup Başkan Vekili Nihat Ergün, AK Parti Genel Başkan yardımcıları Reha Denemeç ve Edibe Sözen, AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Ataş ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer'den oluşan komisyon hazırladı. Raporun gerçekçi tespitler içerdiğini düşünüyorum. Başbakan ve Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ın 'Kriz bizi teğet geçti' sözünün farklı kesimlerde farklı etkilere sebep olduğu ifade ediliyor. Liderin böylesine ön planda olduğu bir parti için iyi bir gelişme. Başbakan da bu hatanın farkında olacak ki, Ulusa Sesleniş konuşmasında izahatta bulunma ihtiyacı hissediyor.

Erdoğan'ın, "Dünyanın en gelişmiş ekonomilerini ciddi ölçüde sarsan, küresel finans kuruluşlarını, devasa uluslararası şirketleri iflasın eşiğine getiren bu çaptaki bir krizin elbette ülkemize de ulaşan etkileri vardır, olacaktır. Hamdolsun, batan bankalarımız yok... ve ben kriz Türkiye'ye teğet geçecek derken işte bunu kastediyorum, elbette bu kötü şartlar bize de dokunacak, elbette bizim de sıkıntılarımız olacak, ama biz milletçe ayakta kalmayı, hedeflerimizi kaybetmemeyi başaracağız." sözleri buna işaret ediyor. Sadece teğet değil, kartzedeler için kullanılan ifadeler ve krizde üç-beş beceriksiz battı türünde cümleler de oy kaybının sebepleri arasında sayılmalıydı.

AK Parti'nin potansiyelinin altında oy aldığını söylemek aslında bir anlamda başarısızlığın tescili. "Seçmenin yüzde 60'ı bize oy verebileceğini belirtiyor ama biz bunun sadece yüzde 39'unu alabildik" saptamasının ardından bunun gerekçeleri sıralanıyor. Teşkilatların halkla iletişim sorunu yaşadığı vurgulanıyor. Rehavet ve çalışmadan ziyade nemalanmaya gelme iktidar partilerini bekleyen en büyük riskler. Yeni dönemde bu riski bertaraf edecek adımlar atılabilecek mi, göreceğiz. Raporlarda, rakip analizine yeterince yer verilmemiş. CHP'nin artan oylarının büyük oranda İstanbul ve İzmir'den kaynaklanmasına dikkat çekiliyor. CHP ve MHP arasında bölgesel ittifaklar oluştuğu kaydediliyor. Olabilir, rakiplerinize niye işbirliğine gittiniz diyecek haliniz yok.

"Seçmen, bazı konularda beklentilerinin karşılanması, AK Parti'nin politika ve yaklaşımlarını gözden geçirmesi halinde kendisine oy verebileceğini söylemiştir." cümlesinin altını çizip, hükümet, parti ve grup yönetimiyle teşkilatlarda revizyon önerilmesini doğru buluyorum. Bunu yaptığında AK Parti seçmenin mesajını aldığını göstermiş olacak. Darısı muhalefet partilerinin başına diyoruz. Benzer çalışmalar yaptılarsa kamuoyu ile paylaşmalarında fayda var. Zira insanların kafasında hâlâ CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in 22 Temmuz'dan sonra söylediği, "Sonuçları mantıkla izah etmek mümkün değil." sözleri yankılanıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi