''Toplu'' iğneyle üniversiteye girilemez

''Toplu'' iğneyle üniversiteye girilemez

Hırsız balkona tırmanırken balkon demirinin devrilmesi nedeniyle düşer ve bacağı kırılır. Hırsız, ev sahibini mahkemeye verir.

Ev sahibi hatanın kendisinde olmadığını söyler ve balkon demirlerini yapan demirciden şikâyetçi olur.

Demirci usta da başörtüsünden şikâyetçi olur. Hakim, nasıl olduğunu sorar.

Demirci: “Efendim kaynak yaparken başörtülü biri geçiyordu. Gözüm ona takıldı. O anda kaynak yaptığım yerden demirin birinin kaynağını atlamışım. Suç bende değil başörtüsünde” diyerek kendini savunur.

Zamanın hakimi, başörtülünün tutuklanmasına, hırsızın tedavi giderlerinin, başörtüyü takan tarafından ödenmesine karar verir.

“Olur mu? Böyle bir dava yamyamlar ülkesinde bile gerçekleşmez” denebilir. Tabii gerçekleşmez. Böyle bir olay olmamıştır da.

Böyle bir olay mahkeme salonunda gerçekleşmemiştir. Ama dünya üzerinde gerçekleşmeye devam etmektedir.

Birileri en etkili ve yetkili insanların gölgesini karaltı ederek, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların makamına kadar tırmanıp hazineyi götürürken bir gürültü kopar.

Vatanını milletini sevenlerden birkaçı uyanır. Hırsızın üzerine doğru yürürken hırsız bağırır: “Başörtülüler geliyooor”

Lübnan asıllı Amerikalı Hıristiyan yazar Cübran Halil Cübran anlatıyor:

Kralın evinde bir şenlik esnasında, çıkmış gözünü elinde taşıyan bir adam salona girer ve kraldan adalet ister. “Efendim, ben hırsızım. Bu gece sarrafın evine hırsızlık yapmak için gireceğim yerde dokumacının evine girmişim. Karanlıkta dokumacı aletiyle benim gözümü çıkardı. Sizden adalet istiyorum” der.

Kral hemen dokumacıyı getirtir ve gözünün çıkarılmasını emreder. Dokumacı: “Efendim benim mesleğim için iki göz gerekir. Komşum ayakkabı tamircisidir ve tek göz ona yeterlidir. Adaletin yerini bulması için onun gözünü çıkarın der.”

Kral hemen ayakkabı tamircisini getirtir, gözünü çıkartır ve adalet yerini bulur.

Mayıs 2006 yılında İTü’de Amerikalı Jeolog Profesörün konferansına dört kişinin katılmasına, aynı saatlerde yine aynı üniversitede Hülya Avşar’ın paneline 600 kişinin katılmasına içerleyen bir profesörümüz, başörtülülerin üniversiteye alınmasını laiklik için tehdit olduğunu söylemiş.

Bunun tehdit olduğunu galiba Hükümet ve MHP de kabul etmiş ki başörtüsünün içinde suç aleti olma özelliği bulunan toplu iğnenin bulunmaması gerektiğini söylemişler.

Bilim adamını dört kişinin, film adamını 600 kişinin takip ettiği bilim yuvası üniversitelerimize silahla girmenin yasak olduğu bir dönemde “Top”la girilemeyeceği zaten bilinmeliydi. Seksen yıllık laikliğimizi toplu iğneyle devirmelerine izin verilemezdi.

Hakikaten bu yazıyı yazarken bugüne kadar farkında olamadığım bir gerçeği de öğrenmiş oldum.

O da “Toplu iğne” sözcüğü. İğnenin topu var, tüfeği var. Ben bugüne kadar hiç farkında olmamışım veya içimde kötü niyet olmadığı için farkında olamamışım.
Şimdi anlıyorum ki, o masum bir iğne değil, meğer “Toplu” iğneymiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi