Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Aynı günde iki önemli hadise

Aynı günde iki önemli hadise

1- CHP Bayramı:
Bir Mayıs için “Emekçi bayramı” derlerdi...
TV sunucusu canlı yayın yapıyor...
- Sağ sokaktan CHP Gençlik Kolları girdi Taksim alanına...
- Sol sokaktan CHP milletvekilleri ve parti yöneticileri girdi...
- Merkezde Halk Evleri mensupları yürüyor...
- Ellerde altı oklu bayraklar, dillerde sloganlar...
Yahu bu, 1 Mayıs Emekçi Bayramı ise CHP’lilerin ne işi var.
Yoksa, CHP som emekçiye kesti de haberimiz mi yok?
İşçi önderi Süleyman Çelebi afra/tafra nutuk atıyor... Hakkıdır... Hükümeti korkutarak girdiler Taksim meydanına...
Her ne kadar işçiler meydanda gözükmese bile CHP mensupları hiç boşluk bırakmadı meydanda...
Zaten solcu sendikaların tek güvenceleri CHP idi... Milletvekilleri meydanı yara yara öyle bir yürüdü ki, şaşırmamak mümkün değil...
Öte tarafta, yani ara sokaklarda esas emekçiler, esas 1 Mayıs efeleri, yine başlarında tanınmış CHP mensupları, taraftarları, sempatizanları olmak şartıyla, suretiyle Türk polisine doğru başarılı savletler yaptılar...
Sayı veriliyordu:
41 yaralı var, 21’i polis, 20’si sivil...
Daha sonra sayı değişti, fakat sivil yemekçi yaralıların sayısı asla yaralı polis sayısının önüne geçmedi, geçemedi...
Vallahi bunlar PKK aldatmışı çocuklardan daha felaket taş atmayı öğrenmişler...
Bir farkla:
DTP’li çocukların ellerinde Türk bayrağı yoktu, bunların ellerinde hem Türk bayrağı, hem CHP bayrağı, hem de Komünist Parti flaması vardı...
Yan yana ne güzel yakışıyorlardı...
CHP’liler ve omuz başlarında komünistler... Manzarayı seyrederken gözlerimin yaşarmadığını söyleyemem...
Bu bayram, yani, 1 Mayıs Emekçi CHP Bayramı olsun, bayram yaparım...
Çok şükür bir miktar yaralı dışında fazla telefat yok..
Türk-İş ve Hak-İş toplantıları ne yazık ki dikkat çekmedi...
Çünkü onlar esas emekçilerdi... Kavgasız, önyargısız...
2- Kabinede değişiklik...
Hemen hemen herkes AKP aynı bakanlarla ölüm çukuruna kadar gider kanaatındaydı...
Başbakan kanaat çizgisini kırdı nihayet...
Bakanlar Kurulu’nu hem değiştirdi, hem değiştirmedi...
Nasıl oluyor? Hem değişmek, hem değişmemek?
Haklısınız...
İki değişiklik oldu ki bütün Türkiye arzulamaktaydı o bakanların gitmesini...
Ve gittiler...
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Maliye Bakanı Unakıtan...
Zannederim birincisine Roteryen ve Lions çevreleri ile iplerini kırarak dağa kaçanlar çok üzülmüşlerdir... Amma halkımız sevindi...
İkincisine ise iri sermaye sahipleri ve iri basın çevreleri çok üzülmüştür...
Bundan sonra % 80 silerek anlaşma yaparlar mı bilemem...
Ya yerli yerinde kazık misali çakılı kalanlar?
Onlar da kimler?
Bir tanesinin adını versem herhalde hata ettiğimi söylemezsiniz...
Her devrin bakanı, her partinin bakanı Cemil Çiçek...
Özelliği nedir, kimden güç alıyor, kimler koruyor, gerçekten kim konuşsa aynısını soruyor...
Herhalde ölünceye kadar Bakan olacaktır sayın Çiçek... İktidarlar değişebilir, o her iktidarın içinde yer alır... Bravo!..
Ahmet Davutoğlu’nun dışardan atanması fevkalade iyi olmuştur... Ömer Dinçer de kartel medyaya karşı, eski YÖK’çü Teziç’e karşı, eski C.Başkanı Sezer’e karşı isabetli bir tercih...
Ne var ki, Mehmet Ali Şahin gibi değerli ve dürüst bir insan harcanmıştır...
Herkes için geçmiş olsun...
==================
Hareketin olduğu yerde bereket varmış
Bizdeki hareketler bereketi keser hep.
Yağlama-yıkamadan net sonuçlar çıkarmış
Neden acep kirliler temizlere küser hep?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi