Gülay Pınarbaşı

Gülay Pınarbaşı

Dindarlara ve din ahlâkına karşı gizli mücadele yürütenler

Dindarlara ve din ahlâkına karşı gizli mücadele yürütenler

Şeytanın insanlara doğru yolda oldukları telkini vererek onları Allah'ın yolundan saptırma özelliği vardır. Kur'an'da şeytanın bu vasfı şöyle tarif edilmektedir:

Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 36-37)

Şeytan bu kişilerin üzerini bir kabuk gibi bağlar ve onlara Kur'an'ı, din ahlâkını ve kendilerini yaratan ve sahip oldukları tüm nimetleri veren Rabbimiz'i unutturur. Şeytan bu amacına ulaşmak için bir çok oyunla insanın karşısına çıkar. Müslüman bir kişinin Allah'ın varlığını birden inkar etmeyeceğini bildiğinden, çeşitli hilelerle, insanları günlük hayatlarında Kur'an'da emredilen yaşam tarzından uzaklaştırmaya çalışır.

Örneğin insana zamanın şartlarına uyum sağlamanın gerektiğini fısıldayarak, Allah'ın rızasına uygun davranmaktan alıkoymaya çalışır. Oysa zamanı ve şartları yaratan Allah'tır ve Allah'ın dini ahirete kadar ayakta kalacaktır.

Allah'a ve dinine karşı mücadele yürüten bazı insanlar da şeytanın bu mantığını kullanırlar. Bu kişilerin sergiledikleri 'ılımlı' politikanın gerçek amacını kavramak çok önemlidir. Dünyada da Marksist akımlar iktidarda olmadıkları süre boyunca çoğunlukla keskin ve saldırgan din aleyhtarı bir politika izlemezler. Hatta bazen komünistlerin ağzından dine ve dindarlara karşı saygılı gibi gözüken sözler duymak mümkündür.

Lenin bu uygulamayı dini yok etmeye yönelik bir taktik olarak bizzat uygulamıştır. "Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu" başlıklı makalesinde Lenin, dinle açık bir savaşa girilmemesi gerektiğini, bunun gereksiz bir "siyasi kumar" olduğunu yazmıştır. Lenin, dine olan düşmanlıklarını açıkça ilan eden, dine karşı hakaret dolu kampanyalar yürüten diğer bazı materyalistleri ise (örneğin anarşistleri veya "burjuva ateistlerini") acemi ve saf bulmuştur. Bu kişiler tarafından Marksistler'e yöneltilen "ılımlılık ve "bocalama" suçlamalarını reddetmiş ve "Marksizm'in görünüşteki ılımlılığının" özenle düşünülmüş bir taktik olduğunu açıklamıştır.

Lenin, söz konusu "ılımlı" taktiği 1917'ye kadar, yani komünistler iktidara gelinceye kadar devam ettirdi. Ancak bundan sonra söz konusu ılımlılık ortadan kalktı, aksine tüm Sovyet topraklarında dine ve dindarlara karşı büyük bir baskı başladı. Daha öncesine kadar "ateist olduğumuzu açıkça belirtmemeli ve dine inananları bile saflarımıza almalıyız" diyen Lenin, iktidara geldikten sonra çok daha farklı bir yol izlemeye başladı.

Lenin'in "dine karşı ılımlı olmalıyız" taktiği, Bolşevik Devrimi'nden sonra koyu ve gözü dönmüş bir din düşmanlığına dönüşmüştür. Lenin, milyonlarca insanın hayatına mal olan 1920-21 kıtlığını dahi "insanların Allah'a olan inançlarını zayıflatacak" faydalı bir gelişme olarak görmüştür. Komünist dönem boyunca binlerce cami kapattırmış ve çok sayıda din adamını öldürtmüştür.

Günümüzde de kendilerini din düşmanı değilmiş gibi gösterip, bir yandan da insanları dinden uzaklaştıracak her türlü yöntemi telkin eden çevreler vardır. Bu kişileri eylemleri tam anlamıyla ele vermektedir. Sözleri ne olursa olsun eylemlerinde insanları Allah'ın istemediği fiilleri işlemeye ve sözleri söylemeye teşvik ederler. Bir ayette Allah'ın beğenmediği davranışlar şöyle bildirilmektedir:

De ki: "Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan 'isyan ve saldırıyı' kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." (Araf Suresi, 33)

İnsanların ahlâkî değerlerin dışına çıkmasını, yüzlerce yıllık Türk-İslâm geleneğini terk etmesini isteyenler ve toplumda manevi çöküntü oluşturacak fiilleri destekleyenler dine karşı sürdürdükleri bu sinsi mücadelede kendilerini adeta kırmızı bir ışık gibi belli etmektedirler. Bu kişiler Allah'ın 'kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmeği şeyi Allah'a şirk koşmaya' teşvik ederek, din ahlâkınıa karşı beyhude bir mücadele içine girmişlerdir. Bu kişilerin yürütecekleri çabalara karşın Allah müminleri koruyacağını şöyle bildirmiştir:

Şüphesiz 'gizli toplantıların fısıldaşmaları' (kulis), iman edenleri üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dandır. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o, onlara hiç bir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Mücadele Suresi, 10)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülay Pınarbaşı Arşivi