Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

“Birr”in (iyiliğin) neresindeyiz?

“Birr”in (iyiliğin) neresindeyiz?

Allah’n güzel isimleri (Esmâü’l-Hüsnâ) üzerinde ne kadar düşünürüz? Her biri hayatmzn bir alanna müdahale eden o güzel isimleri ne kadar hayatmza yanstrz? Bugün, El-Berr ism-i cemîlini birlikte görelim:
İtaat, ibadet ve iyilik etmek, ibadeti kabul etmek, yeminine sâdk olmak, va'dini yerine getirmek anlamlarndaki "Be-R-Ra" kökünden türeyen Berr: Allah'n sfat olarak, kullarna iyilik yapan, çok lütufkâr (Latîf), çok merhametli (Rahîm), çok şefkatli (Ra’ûf) demektir. Allah; kullarna karş şefkatli olup onlara ihsan eden, iyiliği ve hayr geniş ve bütün yaratklara yaygn olan, sözünde sadk olandr.
“Berr” ismi, Kur'ân'da Allah’n sfat olarak bir âyette geçer:
"Şüphesiz O Allah, çok iyilik eden(Berr), çok merhametli olandr(Rahîm)." (Tûr 52/28)
İbn Mâce'nin esmâü'l-hüsnâ’ya dair rivayetinde ise, el-Bârr şeklinde geçer ve Berr ile ayn anlamdadr.
İyilik yapan anlamnda “berr” ve çoğulu “ebrâr”, “berara”; insanlar (Meryem 19/14, 32; Âli İmrân 3/193,198; İnsân 76/5; İnfitar 82/13; Mutaffifin 83/18,22); iyi, sâdk, itaatkâr ve temiz anlamnda melekleri (Abese 80/16) nitelemek için kullanlmştr. Allah'n iyilik edene, iyi ve yararl bir amel yapana en az on kat ile mükâfat vermesi, kötülük yapana, kötü ve zararl bir fiil işleyene sadece misliyle ceza vermesi (En'âm 6/160), îmân edip sâlih amel işleyenlere dünyada iyi bir hayat yaşatmas, onlar yaptklarnn daha iyisi ile ödüllendirmesi (Nahl 16/97), karşlksz bol rzk ve nimet vermesi O'nun Berr olmasnn sonucudur.
"Berr", Hz.Yahya ve Hz.İsa’nn (a.s.) sfat olarak da kullanlmştr (Meryem 19/14, 32). Bu âyetlerde "berr" ana-babasna iyilik eden, iyi davranan, ikram ve ihsanda bulunan ve merhamet eden demektir.
Kur'ân'da; insann övüldüğü kavramlardan biri 'ebrâr'dr. Kur'ân ve sünnette; mü'min ve muttaki olan (Âl-i imrân 3/193, 198), adağn yerine getiren, kyamet gününden korkan, yoksula, yetime ve esire yemek yediren, Allah'tan korkan, sabrl (İnsan 76/7-10, 12), iman, amel, söz, fiil ve davranşlarnda doğru/sâdk (Müslim, İmân, 104; III, 2013), güzel ahlâk sahibi olan (Müslim, Birr, 14; III, 1980), ana-babasna iyilik eden (Meryem 19/14, 32) ve Allah'a yaklaştrlmş (Mutaffifin 83/21-28) kimselere "ebrâr" denmiştir. Bir insann ebrâr’dan olabilmesi için iman edip Allah ve peygambere itaat etmesi, isyan olan söz, fiil ve davranşlar terk etmesi, Allah ve kul haklarna riâyet etmesi, kemaliyle hayr sahibi, iyiliksever, şerre raz olmayan, sâlih, itaatkâr ve dürüst olmas gerekir. (Dini Kavramlar Sözlüğü, Heyet, D.İ.B. Yay., Berr kavram.)
İmdi; Yüce zâtn “Berr” yani bütün iyiliklerin, hayrn, şefkatin, merhametin, lütfun kaynağ ve sahibi olarak tantan ve kullarna verdiği sözde sadk olan Rabbimiz; bizim de beşeri düzlemde “birr” sahibi olmamz, ebrâr’dan olmamz ister. Peki, “birr” nedir ve “ebrâr” yani “birr sahipleri” kimlerdir?
Bu sorularn cevabn Kur’ân- Kerîm, bize net ve geniş olarak verir:
“Yüzlerinizi Doğu ve Bat tarafna çevirmeniz «birr» değildir. Lakin asl «birr»; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitablara, peygamberlere iman eden, maln seve seve yaknlarna, yetimlere, miskinlere, yolculara, dilenenlere, kölelere, esirlere veren, namaz dosdoğru klan, zekât veren, antlaşma yaptklarnda ahidlerini yerine getiren, skntda, hastalkta ve şiddetli savaş annda sabredenlerinkidir. İşte sâdk/doğru olanlar da onlardr ve müttakiler de onlardr.” (Bakara 2/177)
Birr’in en önemli şartlarndan biri, sevdiği mallardan Allah için infak etmektir: “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe siz birre eremezsiniz, maamafih her ne infak eyleseniz şüphesiz Allah onu da bilir.” (Âl-i İmran 3/92)
El-Berr ve el-Bârr olan Allah’a iman eden her Müslüman; “birr”i yani takvâ’y ve sdk’ kuşanmakla yükümlüdür. Bu ise; yönünü doğuya veya batya çevirmekle yani dş görünüşle, imajla, lafla olmaz; kbleye döndüğünüzde bile özünüzle, bütün benliğinizle ve kalbinizle Allah’a yönelemiyorsanz ve bu yönelişinizi davranşlarnza, amellerinize yanstamyorsanz, Allah katnda bir kymet-i harbiyesi yoktur. Yukarda saylanlarn dşnda baz sözde takvâ gösterilerinde bulunmanzn da Allah katnda bir anlam olmaz:
“Evlere arkalarndan gelmeniz birr değildir. Asl birr ittika edeninkidir. Evlere kaplarndan girin. Allah'tan ittika edin (O’na karş sorumluluklarnz kuşanp saknn); umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Bakara 2/189) Yani, Cahiliye Araplarnn hac mevsiminde evlere ön kaplarndan değil de arkadan girmeyi takva saymalar türünden gösterilere ihtiyaç yoktur. Aslolan takvânn gereği olarak Allah’n helal ve haram snrlarn çiğnemekten saknmak ve O’na ve kullarna karş sorumluluklarmz kuşanmak, yerine getirmektir.
İşte, birr’in bu hakiki manasn idrak edip yaşamaya çalşan müminler, Berr olan Allah’tan utanr da, “başkalarna birr’i emredip kendilerini unutmazlar” (Bakara 2/44); aksine “birr’i ve takvây konuşurlar; huzuruna toplanacaklar Allah'tan saknrlar” (Mücadele 58/9) ve “birr ve takvâda yardmlaşrlar” (Maide 5/2).
Selâm, el-Berr’e iman eden birr ve takvâ sahiplerine, birr ve takvâda yardmlaşan sâdk müminlere!
NOT VE ÖZÜR: Yazarımız Abdullah Yıldız’ın yukarıdaki yazısı yerine, dün, yanlış bir yazı sehven yayınlanmıştır. Yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür dileriz.
Vakit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi