Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

“Akil Hocalar”Buluşması

“Akil Hocalar”Buluşması

Dünya ve Türkiye Müslümanlarının her zamankinden daha fazla birbirlerine dua edip muhabbet gösterecekleri bir zaman dilimindeyiz. Dualarımız hâlisane, muhabbetlerimiz de kalbî olmalıdır. Haşr suresinin 10. âyetinde buyurulduğu üzere, ellerimiz hem kendimizin hem de bütün Müslüman kardeşlerimizin bağışlanması için semaya kalkmalı ve kalplerimizde iman eden kardeşlerimize karşı kinden, nefretten ve suizandan en küçük bir eser (ğill) bile kalmamalıdır. Ve Efendimizin (s) buyruğu üzere; Müslümanlar olarak, ‘birbirimizi sevmedikçe iman etmiş olamayacağımızı, iman etmedikçe de Cennet’e giremeyeceğimizi’ (bk. Müslim) asla unutmamalı ve tüm kardeşlerimizi candan sevmeliyiz.

İşte bu ilahî ve nebevî talimatlar doğrultusunda, Müslümanlar arasındaki dua ve muhabbet bağını pekiştirmek amacıyla, İslâmî camiada sevilip-sayılan bir grup hocamızla, bir süredir, zaman zaman bir araya gelmeye ve çeşitli konularda müzakere ve müşaverelerde bulunmaya başladık. Bu güzel buluşmaya Namaz Gönüllüleri Platformu çalışmalarımız zemin hazırladı. Grubumuza bir isim vermeyi ve iddialı hedefler belirlemeyi hiç düşünmedik. ‘Birbirini Allah için seven, bir araya gelmeleri de ayrılmaları da Allah için olan’, böylece ‘Arşın gölgesinde gölgelenmeyi’ (bk. Buhari, Müslim) hak eden kimseler arasına girmeyi arzuladık. Her biri kendi vakfı, derneği, cemaati çerçevesinde yoğun faaliyetleri olmakla birlikte, konuşmaları, sohbetleri, radyo-tv programları ve eserleri ile bütün dindar camiada geniş ilgi gören hocalarımızın bir araya gelmeleriyle oluşan muhabbet hâlesinin, dalga dalga ve katlanarak tüm İslâmî gruplar ve Müslümanlar arasında yaygınlaşmasını umduk, umuyoruz… 

Bu mülahazalarla geçen hafta Siyer Vakfı’nda Abdulmetin Balkanlıoğlu,Ahmet Taşgetiren, Faruk Beşer, Mehmet Paksu, Muhammed Emin Yıldırım,Mustafa Karataş, Nureddin Yıldız, Talha HakanAlp hocalarımızla birlikte yaptığımız -Ömer Döngeloğlu, Ramazan Kayan ve diğer hocalarımızın da mazeretleri sebebiyle katılamadıkları- istişare toplantısının sosyal medyaya yansıması ve saygıdeğer Ahmet Taşgetiren ağabeyimizin de Star gazetesindeki köşe yazısında toplantıdan söz etmesi, İslâmî camiada bir hayli geniş yankı buldu. (Ahmet abi, o yazısında grubumuz için “âkil” sıfatını kullandı; o halde grup için “âkil hocalar” diyebiliriz.) Dualara ve tebriklere temenniler ve beklentiler de eklendi. Camiamızın ortak temennisi; hocalarımızın sık sık bir araya gelmeleri ve farklı görüşlerine, mektep ve meşreplerine rağmen birlikte müzakere ve müşaverelerde bulunmaları yönünde. Sekiz yıllık Namaz Gönüllüleri Platformu tecrübemiz de bize şunu göstermiştir ki, halkımız sevdikleri hocaların ve kanaat önderlerinin birlikte ortaya koydukları çalışmalardan oldukça memnun, mesrûr ve ümitvâr oluyor.

(Bir misal verirsek: Namaz Platformu olarak ülkemizin her köşesinde ve Avrupa’da düzenlediğimiz “Namazla Diriliş” panellerinde, farklı mekteplerden üç-dört konuşmacının bir masada birlikte sunum yapmalarını ilk kez izleyen bir kardeşimiz gözyaşları içinde, ‘hocam, bizim yıllardır görmek istediğimiz manzara bu idi; siz hiçbir şey konuşmasanız da böyle birlikte oluşunuz bize yeter’ demişti.)

Buna karşılık insanımız, sevdiği ve hepsini bir arada yan yana görmek istediği hocalarımızın uluorta medyada tartışmalarından veya bir diğerini eleştirip itham etmelerinden hiç hoşlanmıyor; aksine üzülüyor, ye’se ve umutsuzluğa düşüyor.

 Dahası, bir başka hocayı veya hocaları ha bire eleştirip duran yahut kendi anlayışı dışındaki çoğu İslâmî çizgi ve anlayışı yanlış sayan bazı hocalar, sıkı tarafgirlerince alkışlanıyor olsalar da, akl-ı selim sahibi çoğunluk nezdinde saygınlıklarını yitiriyorlar ki, bu üzücüdür.

Bu meyanda, Siyer Vakfı’ndaki görüşmemizde; son günlerde Mustafa İslamoğlu ve İhsan Şenocak hocalarımız arasında medya üzerinden sürüp giden tartışmayı özellikle usûl ve üslûp yönünden hoş karşılamadığımızı ve bu kanaatimizi toplantıya bir süre misafir olarak katılan İhsan Şenocakhocamıza da aktardığımızı belirtmeliyim. Esasen grubumuzun, böyle durumlarda taraflar arasında hakemlik yapmak ve bir tarafı haklı bulup öbür tarafı haksız bulmak gibi bir misyonu yok; bu doğru da olmaz belki. Ancak, ortak gözlemimiz ve kanaatimiz şu ki; genelde Müslüman halk çoğunluğunun kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramayan ve pratik sorunlarımıza çözüm üretme potansiyeli taşımayan, ama illa da tartışılması zorunlu ise özel ilmi zeminlerde müzakere edilmesi gereken hassas konuların, herkesin gözü önünde usûlsüzce tartışılması, kendimize de İslâm’a da fayda sağlamamaktadır. Bir hocamızın yerinde hatırlattığı gibi, maalesef, “vusûlsüzlüğümüz usûlsüzlüğümüzdendir”. 

Son iki ay içinde çeşitli programlar için gittiğim on kadar şehrimizde görüştüğüm bütün duyarlı kardeşlerimizin ortak temennilerini paylaşarak bitireyim: “Ne olur, sevgili hocalarımız enerjilerini birbirlerini eleştirmeye harcamak yerine, insanımıza İslâm’ın güzelliklerini anlatmaya harcasınlar.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi