Mustafa Selçuk

Mustafa Selçuk

Biraz daha açık konuşsanız...

Biraz daha açık konuşsanız...

Ankara’nın garip bir lisanı var. Bizim anlamakta güçlük çektiğimiz, yabancı dil gibi bir lisan... Üstü örtülü ifadelerle, imalarla, kelime ziyanı klişelerle dolu... Tamam, yüce devlet katında konuşulan, yüksek bürokratların söylediği her şeyi anlamamız gerekmiyor belki... Aklımız da ermiyor olabilir. Lakin, “Ankara çok gergin” denildiğinde, bu gerilimin bizi de etkileyebileceğini düşünerek, neden gerildiklerini anlamak isteyebiliyoruz mesela... Ben kendi adıma bu anlama çabasını gösterdiğimde, kendi mantık silsilem içinde tıkanıyorum.
***
Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğuna inanmamız isteniyor. Sonra da kurumlar arası mutabakattan veya kurumlar arası güven krizinden bahsediliyor. Kimdir bu kurumlar diye, bilenlere soruyorum. Hükümet ile TSK veya siyaset ile yargı deniyor. İyi de, teoride de olsa, siyasi iktidar ile, ona bağlı olduğu varsayılan Silahlı Kuvvetler arasında niye mutabakat gerekiyor, mutabakat eşit veya birbirinden bağımsız iki taraf arasında olmaz mı diye düşünmeye başlıyorum bu defa... Ya da, bir siyasi iktidar ile, ona bağlı olması gereken bir bürokratik yapı arasında güven krizi nasıl doğar ve niçin aşılmak zorundadır sorusu zihnime takılıp kalıyor.
***
Kurumlara zarar vermek isteyen içimizdeki mihraklar denildiğinde, yine sorular doluşuyor beynime... Bu iç mihrakların kim olduklarını, nerede yaşadıklarını, nasıl ve niçin zarar vermek istediklerini gayri ihtiyari merak ediyorum. Eğer kim oldukları biliniyorsa neden yakalanıp tecziye edilmiyorlar, bilinmiyorsa varlıklarından nasıl bu kadar emin olunabiliyor diye yine meraklara düşüyorum. Ankara’nın bürokratları ve onlarla hemhal olan gazeteci ve siyasetçiler, sadece kendilerinin anladıkları bu anlaşılmaz lisanı bırakıp, ne söylemek istiyorlarsa lafı dolandırmadan söyleseler, biz de anlasak... “Sen alelade bir yurttaşsın, koskoca devletin ne konuştuğundan sana ne” diyebilirsiniz. Buranın demokratik bir ülke olduğunu ve bizlerin sorma ve öğrenme hakkımızın, devletin de izah etme yükümlülüğünün olduğunu zannettiğimden soruyorum bunları... Hangi demokrasi diyorsanız, o halde “pardon”...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Selçuk Arşivi