D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

“Yargıçlar ve Sanıklar Yüksek Kurulu”

“Yargıçlar ve Sanıklar Yüksek Kurulu”

Zor zamanların mizahçısı Halil Kaleli erkenden damladı. “Onu beklemiyordum!” desem yalan olur. Böyle zamanlarda en uçuk yorumları o yapar. Mevzu malûm, memlekette bir çok “yüksek” veya “üst” kurul var. Bunlardan bir tanesi son zamanlarda kamuoyunu çok fazla meşgul etti. Halil Kaleli de tam bu mevzu üzerine çalışıyormuş. Ben sorunca anlatmaya başladı:
“Bunların resmileri var, gayri resmileri var ve de gizli kapaklıları var. Tabiî vatandaş olarak biz daha çok resmîlerinden haberdar oluyoruz. Arada sırada gayri resmilerinden de haberimiz olmuyor değil, fakat gizli kapaklılarından haberdar olmak neredeyse imkânsız.”
Tabiî Halil Kaleli’nin resmiyetle başı hoş değildir. O yüzden gayri resmiler ve gizli kapaklılarla bilhassa ilgilenir. Şöyle devam etti:
“Resmilerinin gazetelerde yayınlanan toplantı fotoğrafları, televizyonlarda gösterilen kısa görüntüleri el altındadır. Haberler bunlarla süslenir. Heyet toplanmış. Ciddi bir tavır takınmış. Belli ki mühim bir devlet işini görüşecekler. Bu resim çok şey anlatmak üzere çekilmiştir.”
“Gayri resmilerinin resimleri ancak tesadüfen çekilir… Bazan bu tesadüfü o gayri resmî kurul oluşturur. Tesadüfen Encümen-i Daniş toplantısı görüntülenir. Ve her nasılsa tesadüfen, basına yansır. Böylece gayri resmî etkili kurumun haberleri hinihacette görüntü noksanlığından zayi edilmez.”
“Gizli kapaklı kurullardan haberdar olmak elbette en zorudur. Ondan daha zoru, bu kurulların resmini çekmektir. Bu kurullar resim vermemek üzere toplanırlar.”
Bu arada Halil Kaleli çağdaş bir atasözü diyebileceğimiz bir lâf etti: “Rüşvetin belgesi olmaz, gizli kapaklı kurulların resmi!”
Halil Kaleli’ye göre, Türkiye’de bir “Yargıçlar ve Sanıklar Üst Kurulu” varmış. Tabiî gizli kapaklı cinsinden… Bu kurul çok yeni imiş. Eskiden sadece alt kurullar varmış. Son zamanlarda çok sayıda yüksek unvanlı şahıs mahkemelik olduğu için, bir de “üst kurul” oluşturulmuş. İşte kurulun meşhur resmini de o çekmiş.
Halil Kaleli böyle bir durumu makul karşılıyor. Çünkü, asrımız diyalog ve uzlaşma asrı! En zıt kutuplar bile bir araya geliyor. Çok sayıda üst kesimden vatandaşın yargıyla işi olunca, böyle bir üst kurul oluşturmak kaçınılmazmış. Taraflar bir araya geliyor ve meseleleri suhuletle hallediyorlar ve böylece resmi kurumlara da kolaylaştırıcı çözüm üretmiş oluyorlarmış.
Bir resmî üst kurul üyesinin aynı zamanda gizli kapaklı üst kurul mensubu olmasını nasıl karşıladığını sordum. Hiç de tuhaf bulmuyormuş. “Bu ülkede işler yüz yıldır böyle gidiyor. Gizli kapaklı kurullar pişiriyor, resmiler kotarıyor!” dedi. Alın size bir vecize daha!
Kaleli’ye göre problem, işin üçüncü aşamasında çıkmış. Yani kotarmadan sonraki aşama. Servisi yapacak olan kesim, yani siyasî iktidar hizmet vermekten imtina etmiş. Bütün mesele burada düğümleniyormuş. Eskiden olduğu gibi, “pişirme-kotarma-servis” üçlüsü iyi çalışsa imiş, böyle bir bunalım olmazmış. Aynı zamanda, çok sayıda cezaevi, buna paralel hastahane koğuşu (pardon özel odası) boşalır, memleket rahata erer, ekonomik olarak da kazançlı çıkarmış!
Halil Kaleli haklı mı ne?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi