Atatürk'e hakaret eden 'atasözü'müz de oldu!

Atatürk'e hakaret eden 'atasözü'müz de oldu!

Siz kalkıp Atatürk'e atfen “Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” derseniz Emekli Orgeneral Şener Eruygur da yerinden zıplar ve “Hani benim Recebim” türküsünden mülhem “Hani de benim darbem” diye mırıldanmaya başlar.

Yok yanlış oldu; Eruygur mırıldanmıyor düpedüz bağırıyor.

Hatırlayınız, yaklaşık 10 ay önce Nokta dergisi “Sarıkız ve Ayışığı” isimli bir darbe hazırlığını kapağına taşımıştı.

Anılan haberden, organizasyonun başını Oramiral özden örnek ile Orgenaral Şener Eruygur'un çektiğini öğrenmiştik.

İşte bir “Recep” türküsü bakın bana neler çağrıştırdı.

Türkünün bir yerinde şöyle yazıyor: “Gemilerde talim var.. bahriyeli yarim var.. o da gitti sefere.. ne talihsiz başım var.. hani benim Recebim Recebim.. sarı lira vereceğim.. almazsa karakola gideceğim..”

Evet şifreye bakar mısınız? İçinde Erdoğan'ın “recep”i var; Sarıkız'ın “sarı”sı var; örnek'in görev alanı olan “bahriye” var; Eruygur'un görev alanı olan jandarmanın “karakol”u var; yani var da var!

Şimdi burada biraz ukalalık yapayım: Bazıları türküyü okurken “sana lira vereceğim..” diye okur; oysa aslı “sarı lira vereceğim”dir..

Sarı lira ise halk arasında “Ata altını” olarak anılmaktadır..

Bir de “Reşat altını” denilen bir altın türü vardır ki bu altına son padişahtan bir önceki padişah olan Sultan Beşinci Mehmet Reşat'ın adı verilmiştir.

İlginçtir, Cumhuriyet Altını Reşat Altını'ndan daha ucuzdur ama ucuz olmasının sebebi Reşat Altın'ın daha ağır olmasından kaynaklanmaktadır.

Yoksa Reşat, Ata'dan daha değerli değildir elbette!..

Bir de beş adet cumhuriyet altınından oluşan ve düğünlerde takı anonsçularının sesinin yüksek perdeden çıkmasına vesile olan “Beşi Bir Yerde” isminde bir takı daha vardır.

(Bu “Beşi Bir Yerde”nin 12 Eylül isimli “eli kınalı” pardon “eli kanlı” düğün gecesinin organizatörleri olan Kenan Evren, Sedat Celasun, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya ve Nejat Tümer ile bir ilgisi bulunmamaktadır!)

Pardon konu dağıldı, ne diyorduk?

Evet ŞenEr ErUygur diye bilinen ama bir jandarma kuvvet komutanına yakışmayacak kadar basit bir isme sahip olan, dolayısıyla Şenorgeneral Orgeneraluygur olarak isim tashihi zorunluluğu hasıl olan “bu adam” bakın ne demiş?

(Atilla Yayla'ya, üstelik “bu adam” sıfatını kullanmamasına rağmen Atatürk'e 'bu adam' dediği iddiasıyla mahkumiyet cezası verilmesi nedeniyle bu sıfatı Şener Eruygur için rahatlıkla kullanabilirim.. çünkü bildiğim kadarıyla mevzuatımızda Şener Uygur'u Koruma Kanunu diye bir kanun bulunmamaktadır!)

Geçen Cumartesi günü Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından “Hukuk ve Siyaset” konulu bir panel düzenlenmiş..

Söz konusu derneğin başkanı olan Şener Eruygur tarafından yönetilen panelde aynı zamanda Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği'nin Genel Sekreteri olan Birol Başaran “mealen” şöyle demiş:

“..Şimdi darbe yapmayalım; iş iyice kıvama gelsin ondan sonra hukuk mukuk dinlemeyelim.. Atatürk Milli Mücadele'de hukuk mu dinlemişti?”

Eh, Eruygur'a da alkışlamak düşmüş!

Niye düşmesin ki? Eruygur'un hukuk, aynı zamanda mukuk da dinlemediğinin bir göstergesi nedir? Şudur..

Biliyorsunuz, Hürriyet gazetesinin utanç veren manşetlerinden birinde Akın Birdal hedef gösterilmiş ve bu yayından hemen sonra Birdal'a birkaç kurşun sıkılmıştı..

İşte bu cinayet teşebbüsünün azmettiricisi olarak yargılanan kişi kimdi? Semih Tufan Günaltay'dı..

Günaltay sonra ne yaptı? Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nu kurdu..

Bu platformun Ankara Temsilcisi kimdi? Pek tabii ki bu göreve enuygun isim olan Eruygur'du!

Evet, yazımın başında yer alan “mevzubahis vatansa gerisi teferruattır..” sözünün birilerinin “kalkış(ma) noktası” olması boşuna değildir.

Böyle düşünürseniz, “vatan için” Gazze'de Filistinli çocukları bir lokma ekmeğe muhtaç bırakan bir Siyonist işgali de, Tel Aviv'de Yahudilerin yer aldığı sivil otobüsü çoluk çocuk demeden havaya uçuran “canlı bomba”cıları da mazur görmeniz lazım gelir.

(Kaldı ki “Ama Hangi Atatürk” isimli şahane bir kitap yazmış olan Taha Akyol da “Atatürk ile ilgili bu kadar araştırma yaptım, bu söze rastlamadım..” diyor..)

İşte “meseleye” böyle bakarsanız Sivas Otomobilciler Odası'nın kapısında yer alan “Türk şoförü en asil duygunun insanıdır..”sözünü de Atatürk'e yamarsınız..

Bakmışsınız yakında Türkiye Jokey Kulübünün kapısına “Muhtaç olduğunuz beygir gücü Audi Q7'nin diferansiyelinde, orada değilse bile şanzımanında mevcuttur..” yazılmış..

Altına da Kemal Atatürk'ün imzasını çakılmış!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi