İlk fütuhat Yavuz’dan ikincisi MÜSİAD’dan

İlk fütuhat Yavuz’dan ikincisi MÜSİAD’dan

12-16 Ekim günleri arasında Mısır’daydık.. Mısır’ın gizem dolu başşehri Kahire’yi adeta arşınladık..
Yine bir MÜSİAD organizasyonuydu.. MÜSİAD bu defa Kahire’de kısa adı IBF, açılımı ise International Business Forum olan 13. Uluslararası İş Forumu Kongresi’ne imza attı.. Kongreye ilgi büyüktü.. Türkiye’den 350, İKT’ye üye ülkelerden 1850 işadamının katılımıyla bereket dolu 4 gün geçti..
Mısır yolculuğumuz özel (charter) uçakla başladı.. Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, IBF Başkanı Erol Yarar ve pek çok üst düzey yöneticinin yanı sıra, TİM Başkanı, İTHİB Başkanı, İHKİB Başkanı, THY Genel Müdürü de bu kongreye katıldılar..
Kurulduğu tarihten beri medyayla ilişkilerine son derece önem veren MÜSİAD, bu defa da basın mensuplarını unutmadı.. MÜSİAD çalışanlarından hizmet ehli Serdar Eryılmaz ve Sadi Dinleyici kardeşlerimi ve tur organizatörü Gökhan Aydoğdu’yla birlikte rehber Abdülkadir Coşkun’u teşekkürlerle anıyorum..
Mısır hükümeti, IBF Forumu’na oldukça ilgi gösterdi.. Hükümetten 3 Bakan, Kahire Ticaret Odası Başkanı Mustafa Ali Musa ve yönetimi, sivil toplum teşkilatları ve Mısır basını.. Hepsi heyetimize yakın ilgi gösterdi..
İşadamlarımız, Mısır ve diğer Arap ülkelerinden gelen işadamlarıyla birebir iş anlaşmaları yaptılar.. Kısacası, 4 gün kaldığımız Kahire’de hareket ve bereket birbirine karıştı.. Forumun bitiminde de MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan sonuç bildirisini açıkladı... Sonuç bildirgesinde, Müslüman ülkeler arasında “iktisadi bütünleşme” temennisi yapıldı.. İnşallah bu temenni dua yerine geçer.. Ve bu duaya da her Müslüman “amin” der..
Gezide pek çok dostla birlikte olduk.. Sadık Saruhan, Hasan Büyükdede, Eyüp Akbal, Necmettin Öztürk, Necati Atalay, Mehmet Aracı, Dursun Yıldız, Can Tülümen, Osman Kaan, Zekeriya Kaan, Abdurrahman Kaan, Alican Cebeci, Dr. Nihat Alayoğlu, Ergün Kurluk, Sadi Yalçın, Derviş Sönmez, Seyyid Nebati, Tevfik Tülay, Cengiz Mengenci, Yakup Tüfekçi, Ahmet Sivri, Serdar Yeşil, Gazi Mısırlı, Coşkun Morgül, Hüseyin Duran, Ayhan Doğruyol, Turgut Al, Sedat Aras, Faruk Yazıcı, Mustafa Güvenli, Abdullah Aykut, Ümmet Alaca, Dr. Salim Çam, Mehmet Ünal, Mahmut Asmalı, Fatih Uysan, Ramazan Azboy, Av. Kerim Altıntaş, Doç. Dr. İbrahim Öztürk, Kazım Aksoy, Hikmet Köse, Turan Yalçın, Adnan Bostan, Fatih Önügören, Ali Nuri Ergun, İbrahim Toprak, İrfan Altıner, gözümüze çarpan kardeşlerimizdi.. Unuttuklarımız varsa şayet, affola..
Mısır enteresan bir ülke.. Bir kere gidilip görülebilir.. İkincisini bilemem.. Nüfusu 80 milyon!.. Başşehir Kahire’de 23 milyon insan barınıyor.. Kahire’nin ortasından geçen Nil Nehri bu şehre adeta hayat bahşediyor..
Biri Bakan Zafer Çağlayan’la olmak üzere 2 defa gemiyle Nil turu yaptık.. Nil Nehri’ni aziz İstanbulumuzun Boğaz’ı olarak düşünün, sağlı sollu lüks evler, apartmanlar ve sayıları oldukça fazla olan uluslararası oteller var.. Nil üzerinde sadece Four Seasons otelinden 4 tane çarptı gözüme.. Nil kıyısında evi olanlar Kahire’nin kaymak tabakasının mensupları.. Evler 5-6 milyon dolar..
Tabii Kahire Nil demek değil.. Bir de alt seviyede hayat sürenler var.. Kahire’de gördüğüm kadarıyla orta direk denen insanlar yok!.. Varsa bile bize göre az!.. Çok zengin insanların yanı sıra, büyük çoğunluk fakir.. Kişi başına düşen gayri safi milli hasıla 1400 dolar!.. Ancak turizmdan kazandıkları gelir bizden fazla.. Bu da 4 bin yıllık piramitlerin farkı olsa gerek.. Piramitleri filmlerde görmüştüm.. Dergilerde, gazetelerde okumuştum.. Ama hiç de hayalimdeki gibi gelmedi bana!.. Her taraf kum.. Her taraf toz toprak.. Piramitlerin etrafı develerden, atlardan, bir de satıcılardan geçilmiyor..
Kahire’de “mezarkent” diye adlandırılan evler var.. Buralarda iddiaya göre 3 milyon kadar fukara insan yaşıyor.. İnsanlar bir ya da iki odalı evlerde kalıyorlar, öteki odalarına ise ölülerini gömüyorlar.. Bir başka ifadeyle ölülerle birlikte yaşıyorlar.. Adet böyleymiş buralarda.. Nasıl adetse..
Kahire’nin en tepe noktalarından birinde Sultanahmet’i andıran bir cami gördük.. Mısır Hidivi ve Osmanlı’ya baş kaldıran ünlü isyancı Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından yaptırılan cami.. Kahire kalesinin içerisinde bulunuyor..
Yine Kahire’nin ünlü kahvehanelerniden biri olan Fişavi’ye de uğradık.. Bu mekan oldukça tanıdık bir yer.. Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy gurbet ve sürgün yıllarında bu kahveye gelip ismine “mazbut” denilen kahvesini yudumlarmış.. Fişavi, Kahire’nin ünlü mabedlerinden Hüseyniyye Camii’ne de çok yakın.. Bir akşam namazı kılmak nasip oldu Hüseyniyye’de!.. Kahire’ye gelinip de Han Halil Çarşısı’na uğramamak olur mu?.. Olmaz elbette.. Bizim Kapalıçarşı ya da Mısır Çarşısı gibi bir yer Han Halil.. Ne ararsanız var.. İğneden ipliğe.. Elbiseden yemeğe!..
Hüseyniyye Camii’nin hemen karşısında bir mabed daha var ki dünyaca meşhur!.. Cami-ül Ezher!.. Ziyaret edip namaz kıldık.. Cami ve medrese.. Bir başka ismiyle Ezher Üniversitesi.. Ezher Şeyhi (Rektörü) Prof. Muhammed Tantavi ile de görüştük.. Şeyh Tantavi kongreye geldi, tanıştık, duasını aldık.
Tabii Mısır dendiğinde, hele Kahire bahis mevzuu olduğunda, bu topraklarda medfun bulunan pek çok Allah (cc) dostunu anmadan geçmek olmaz!.. Bunlardan bir tanesi İmam-ı Şafi Hazretleri’nin camisiydi.. Mübareğin kabri caminin içerisinde!.. Yatsı namazını İmam-ı Şafi Camii’nde kılmak ve İmam Şafi’yi ziyaret etmek nasip oldu.. Yine Hz. Rasulullah’ın(sav) torunlarından olan Seyidet Nefise Hazretleri’nin kabrinin de içerisinde bulunduğu camiye gittik.. Nefise Hazretleri’nin sandukasını gelinlikle örtmüşler.. Mahzunlaşıyor insan!. Hüzün ve dua birbirine karışıyor..
Kahire insanı oldukça sıcakkanlı ve Türkleri seviyor.. Kahire esnafında bir söz var ki, çok moda!.. “Yavaş yavaş Hasan Şaş”!.. Bir de; “Vallahi yani, işler mafi, ancak indirim gani”.. Türkleri gördüklerinde ilk sözleri bu oluyor..
Kahire’de Ufuk Grup’a ait “Salahaddin Schools” adıyla anılan Türk Okulu’na da uğradık.. Okul bu yıl öğretime başlamış.. Genel Müdür Orhan Keskin, “300 talebe beklerken 600 kayıt yaptık” dedi.. Her zaman söylüyorum ki bu okullar iftihar vesilesi ilim yuvaları.. Allah sayılarını arttırsın!..
Netice-i kelam; MÜSİAD’ın vesile olduğu Kahire seyahatini burda kesiyorum. Daha neler var neler! Ancak yerimiz bu kadar.
MÜSİAD’a teşekkürler..
Emeği geçenleri ve ülkemizi Kahire’de başarıyla temsil edip şanlı bayrağımızı göndere çektirenleri bir kere daha kutluyorum..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi