S. Arif Emre

S. Arif Emre

Mütesâirülfesat siyâsi partiler

Mütesâirülfesat siyâsi partiler

Önce bu makalenin başlığını açıklıyayım: Bu eski bir hukuki terimdir. Unutulmuş olabilir. Ama kesinkes bir hakaret anlamı içermemektedir.

Manası şudur: Çabucak bozulan, gıda maddeleri, sebze ve meyveler, bu kapsamın içine girmektedir.

Meselâ süt veya yumurta, buzdolabında muhafaza edilmezse, ekşir, bozulur, yiyenleri hasta edebilir.

Bendeniz 33 sene avukatlık yapmış bir kardeşinizim. Bir zamanlar mahkemelerimizde eski terimler kullanılıyordu. Ama yeni nesil hukukçular bu terimleri anlamıyorlar. Mesela bir duruşma esnasında, yaşlı bir avukat ile genç bir bayan avukat karşılaşmıştı.

Bayan avukat, hâkim bey ben müvekkilimden izin almadan, davalı vekilinin suâline cevab veremem deyince, yaşlı meslektaşımız:

- "El vekilü Kel Asil", kuralı var. Vekil asil demektir, şeklinde bir söz sarfetmişti. Bayan avukat ise bu söz karşısında öfkeye kapılarak:

"Davalı vekiline teessüf ederim, bugüne bugün, ne müvekkilim KELDİR ve ne de BEN KELİM, beyefendi bana hakaret etti derhal, sözünü geri alsın, özür dilesin, yoksa kendisini mahkemeye veririm... diye reaksiyon göstermişti.

Umarız bu makalemizin başlığı karşısında, eleştireceğimiz bazı siyasi parti mensubları bize alınıp gücenmezler.

Evet maalesef ülkemizdeki belli başlı siyasi partiler, Müte-Sariül-fesat, bir nitelik, arzediyorlar. Çabucak gücenip, kırılıp, bozuluyorlar ve hınçlarını alamayarak, karşısındaki rakipleriyle kavgaya tutuşuyorlar, birbirlerine karşı ağza alınmayacak, hakaret ve küfür elfazı (yani kullanarak kavgaya tutuşuyorlar.

Çok çabuk kızıp zıvanadan çıkıyorlar. Öyleki siyâsi ortamımız, bir öfke, nefret ve kavga arenası haline geldi.

Balık baştan kokar derler. Kimi siyasi liderler, temel politika olarak kavgayı seçince, onların peşine takılan heyecanına mağlup, şahıs ve kişiler de, kavgaya tutuşuyor, vatan sathında yer yer kitlesel çatışmalar başlıyor.

Bize göre bu kavgaya tutuşan lider ve ona tabi olan kimseleri bunalımdan kurtarmak için psikolojik tedâviye ihtiyaçları var. Ama doktorlarımızın yarıdan fazlasını psikiatrist olarak, yetiştirmediğimiz için çaresizlik içerisinde kıvranıyoruz...

Siyasi partiler ne için vardır? Millet ve memleketimizin derd ve ihtiyaçlarına çözüm üretmek için kurulmuştur. Ama kavga ederek kimsenin aklına bile gelmeyen, kılıfından yeni çıkarılmış terimleri kullanarak kavga etmek için kurulmamıştır.

Mesela, AKP açılım yapacağım dedi ve fakat itham ve öfke üslubuna kendini kaptırdı, açılımlar, kavga açılımı hâline geldi.

Dün CHP'nin grup toplantısını izledim, Sayın Baykal kızgınlığından o hâle geldi ki, az kalsın kalp krizi geçirecekti...

Sayın Bahçeli ise hemen hemen beş altı aydır, son vites, son gaz öfke ve dehşet üslubuna kendisini kaptırdı, gidiş o gidiş...

Siz liderler olarak, kitleleri frensiz bir hızlı tren gibi pervasızca şartlandırıp yönlendirirseniz, maazallah beklenmedik facialar, badireler ve feci çatışmalara sebeb olursunuz.

Yüce kitabımızda (Mealen) "Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız fırkalara ayrılmayınız emri mevcuttur.

Bu emir; particiliğin ancak, yapıcı ve birleştirici olması halinde faydalı olacağını, aksi halde zararlı olduğunu gösteriyor.

Üstelik buna ilaveten, birkaçı hariç, televizyon kanallarının hemen hepsi, toplumumuza, şiddet pompalıyor. Bu yetmiyormuş gibi, faizci vahşi kapitalizmin meydana getirdiği geçim sıkıntısı, halkımızı sıktıkça sıkıyor, bunun üzerine binen küresel kriz de cabası...

Yine de milletimizin çoğunluğu, canını dişine takarak, vekârını ve ağır başlılığını koruyor, Eyyüb Peygamber sabrı gösteriyor.

Ayrıca emperyalist dış mihraklar, mikro milliyetçiliği, tahrik ederek bizi birbirimize düşürmek, bölmek, ve bölerek vatanımıza sahip olmak için uğraşıyor, fırsatı ganimet sayıyor.

İşte bütün bu ahval ve şerait karşısında, milletin imdadına yetişmek milleti rahata selâmet ve saâdete kavuşturmak için kurulmuş olan partilerin liderleri yine de barışmıyorlar, bir araya gelmiyorlar, diyaloğa yanaşmıyorlar, dargınlar, küskünler, kızgınlar.

Yakın tarihimizde, bilindiği gibi, bir TALAT AYDEMİR olayı cereyan etmişti. Darbe yapıp iktidarı ele geçirmeye teşebbüs etmişti. İşte o zaman, TBMM'de grubu bulunan siyâsi partilerin liderleri, Ezcümle İSMET İNÖNÜ, SÜLEYMAN DEMİREL-OSMAN BÖLÜKBAŞI ve EKREM ALİCAN beyler, darbe hareketinin karşısında bir birlik ve beraberlik sergilemişler. Yaptıkları çalışmalar neticesinde, bu darbe kansız olarak bastırılmıştı.

Bu yakın tarihimizdeki olaydan da ders ve ibret alarak, siyasi partilerimizin öfke ve asabiyeti bir tarafa bırakmaları, SAADET PARTİSİ'NİN tavsiyelerine uyarak, daha itidalli ve ılımlı olmaya çalışmaları vazgeçilmez önemli bir TARİHİ ZARURET halini almıştır.

Bakınız İstiklal Marşı şairimiz Rahmetli, Mehmet Akif Ersoy ne diyor:

"Girmeden tefrika, bir millete düşman giremez."

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
S. Arif Emre Arşivi