Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Dün Salâ, bugün Katsayı... CHP zihniyeti hep aynı!

Dün Salâ, bugün Katsayı... CHP zihniyeti hep aynı!

Yanılmıyorsam 5 Aralık tarihli yazısıydı... Yavuz Donat, o günkü yazısında “iki olay”dan söz ediyor ve “Bugün, hiç olmazsa böyle şeyler olmuyor” diyordu... Donat’ın yazısında, “Dünün Türkiye’si”nde meydana gelen “basına saldırı” olaylarından örnekler veriliyordu... O yazıyı okuyunca, ben de “başka örnekler”le katkıda bulunmak istemiştim ama, araya “7 askerimizin şehit olduğu Tokat Reşadiye’deki hain pusu” olayı girince, yazmaya fırsat bulamamıştım... Gerçi, bugün de “Danıştay’ın iflâsı” olarak yorumlanan “YÖK’ün itirazına ret” kararı var ama olsun, bugün “CHP kafası”nı yazmak istiyorum... Bunu yazarken de Yavuz Donat’a seslenmek istiyorum... Yavuz Donat, “Bugün, hiç olmazsa böyle şeyler olmuyor” diyor ya, “oluyor” Yavuz oluyor!.. Öyle sanıyorum ki, “CHP yaşadıkça” böyle olaylar olacak!.. “Geçmişte” oldu, “bugün” de olacak, “yarın” da!.. Çünkü, “özgürlük”lere düşmanlık, “CHP’nin genlerinde” var!..
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ?.. O DA NE!
Anlatacağım olaylara geçmeden önce “Yavuz Donat’ın aktardığı” olayları hatırlatayım...
Dönem, “tek parti” dönemi...
Geçen dönemde AK Parti Milletvekili olan Mehmet Dülger’in babası Bahadır Dülger, 1950’de DP’den milletvekili seçilmeden önce “gazetecilik” yapmaktadır.
Bahadır Bey, o zamanlar Tasvir ve Son Saat gazetelerinde “CHP iktidarını eleştiren yazılar” yazınca, kendisini “askere” çağırırlar!..
Bahadır Dülger der ki;
“Ben askerliğimi çoktan yaptım!”
“Olsun” derler;
“Memleketin askere ihtiyacı var... İkinci defa gideceksin!”
Veee, Tunceli Hozat’a “ikinci askerliğe” yollarlar!..
Donat, bu olayı aktarıp diyordu ki;
“Bugün, hiç olmazsa böyle şeyler yok!”
Ardından “ikinci bir olay” anlatıyordu:
Gazetemizin (Akşam) bürosu Kızılay-Gökdelen’deydi.
İlhami Soysal bir sabah gazeteye geç geldi.
Ağzı burnu, üstü başı “kan içindeydi.”
Kaçırılmış, dövülmüş ve yol kenarına atılmıştı.
Anlaşıldı ki, Genelkurmay Başkanı’nı (Org. Cemal Tural) eleştirdiği için başına bu işler gelmişti.
Ve “kaçırıp döven” subay ile astsubay “Kıbrıs’a tayin edilivermişlerdi.”
Donat bu olayın ardından da aynı ifadeyi kullanıyordu: “Bugün, hiç olmazsa böyle şeyler yok!”
CHP’Lİ VALİ, SALÂ’YI BİLE YASAKLAMIŞ!
Yazının başında da dedim ya;
Niyetim, sırf Donat’ın aktardığı bu iki olaya katkıda bulunmak için, “iki olay daha” aktarmaktı... Dedim ya, araya başka olaylar girdiği için aktaramamıştım... Kısmet, bugüneymiş!..
Efendim, Ankara Büromuz muhabirlerinden Aslan Değirmenci’nin ulaştığı iki belge, “CHP kafası”nın; sadece “bugün” değil, “geçmişte” de nasıl bir “halk ve inanç karşıtı” olduğunu göstermeye herhalde yeterlidir!..
9 Nisan 1931’de vuku bulan olay şu:
Aynı zamanda “CHP İl Başkanı” olan dönemin Muğla Valisi tarafından “Müftülüğe” gönderilen bir yazıda denilir ki;
“Kasabada vefat vukuunda minarelerde ‘Salâ’ verildiği görülmektedir... Hastalar ve hatta sıhhati yerinde olanlar üzerinde birçok fena tesir yapar bu hal. Bunların sureti katiyede meni vilayetce matlup ve müstelsem olduğundan alakadarane tebligat ifasi ve badema vefiyat vukuunda ‘sala’ verdirilmemesinin temini rica olunur efendim.”
Düşünebiliyor musunuz;
Bir “vefat” durumunda, minarelerden “salâ” verilmesi istenmiyor!..
Çünkü, “fena tesir yapar”mış!..
Oysa, “salâ” niye verilir?..
Elbette “vefatı duyurmak” ve dolayısıyla insanları “cenaze namazına davet etmek” için!..
“CHP kafası” diyor ki;
“Ölüm haberini duyurmayın!”
Ne olur duyurmayınca;
“Cenaze namazı”na gelen az olur!..
Herhalde “asıl yapmak istedikleri” bu!..
Yani, “camiye gelen az olsun!..”
Ya da, hiç kimse gelmesin!..
VALİ’DEN TALİMAT: İMAMI GÖREVDEN ALIN!
Hadi, “salâ yasağı”ndan vazgeçtik... Yemedik ama, farzedelim ki “fena tesir” bahanesine inandık... Peki, “türbelere yapılan baskınları” ve türbelerde bulunan “Kelime-i Şahadet” levhalarından duyulan rahatsızlığı nereye koyacağız?..
Yine Muğla Valiliği tarafından ve yine “müftülüğe” yazılan 29 Mart 1938 tarihli bir yazıda deniliyor ki;
“Camibekir mahallesindeki Mevlevi tarikatına mensup ‘Şahidi’ namı ile maruf türbenin ihyası haber alınmıştır. Yapılan muayene ve aramada, türbenin içersinde yeşil kumaş ve ipekli üzerine yazılı Kelime-i Şahadet havlu, mum, süpürge gibi bazı eşyalar elde edilmiştir.
Tahkikata nazaran sözü geçen türbenin yakınındaki camide imam ve hatip olarak çalışan Cemalettin ve tulumcuların Tabak Ahmed tarafından açılarak tamir edildiği anlaşılmıştır. Elde edilen eşyaların ise Suzan ve Bakiye adlı kadınlar tarafından tedarik edildiği öğrenilmiştir...
Biz kanun mucibince haklarında işlem yapılmak üzere adı geçenleri adliyeye verdik. Türbeyi ihyaya çalışan İmam Cemalettin’in vazife görmesi her bakımdan mahzurlu görülmüştür. Hakkında gereken muamelenin yapılmasını ve sonunda bilgilendirilmesini ehemmiyetle dilerim.”
CHP’DE HİÇ DEĞİŞME YOK!
Söyleyin Allah aşkına;
Şu iki yazı, “CHP zihniyeti”ni gözler önüne sermeye yetmez mi?..
Peki, “dünkü CHP” böyle de, “bugünkü CHP” farklı mı?..
Ya da şöyle soralım:
Hemen her platformda “dindar” insanlara saldıran ve;
“Hiç değişmediniz!.. Biraz olsun esneyin, biraz olsun yumuşayın, biraz olsun taviz verin de bir orta yol bulunsun!..
Bir uzlaşma sağlayalım da, bu gerilim atmosferinden çıkalım!”
Diyen CHP’liler ve onların “yoldaş”larına sormak gerekmez mi;
“Siz niye hiç değişmiyorsunuz?.. Siz niye bir kütük gibi oturduğunuz yerden kalkmıyor, niye bir adım bile atmıyorsunuz?..
Milletin değişmesini istiyorsunuz ama, kendiniz hiç değişmiyor, hiç esnemiyor, hiç yumuşamıyor ve uzlaşmaya hiç yanaşmıyorsunuz!”
Kısaca ifade etmek gerekirse;
“Dünkü CHP” neyse, “bugünkü CHP” de o!..
“İnanç”la problemleri hâlâ sürüyor!..
“Yargı”da da sürüyor, “bürokrasi”de de!..
Ve tabii, “CHP’li belediyeler”de de!..
MEVLİT DİNLEYEN İNSANLARA TACİZ!
Nasıl mı?..
Buyrun, “AA’dan dün 12.24’te geçen” şu haberi birlikte okuyalım...
Haberde deniliyordu ki;
“Afyonkarahisar’da, mevlit okutan vatandaşları taciz ettiği, belediye araçlarını koydurduğu sokaklardaki vatandaşlara ‘Evinizi taşlattırıp, sizi linç ettireyim mi’ şeklinde tehditte bulunduğu öne sürülen Sultandağı ilçesine bağlı Yeşilçiftlik beldesinin CHP’li Belediye Başkanı Zekeriya Ölmez, 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.”
Olayın ayrıntısını merak edip biraz araştırınca öğrendim ki; Yeşilçiftlik Belediye Başkanı CHP’li Zekeriya Ölmez’i mahkûm ettiren olay 30 Aralık 2005’te meydana gelmiş... Ölmez, olay günü önce saat 21.00 sularında Sultandağı İlçe Emniyet Amirliği’ni arayarak Yeşilçiftlik beldesi Yukarı Mahalle’de ikamet eden Kadir Çavdar’ın evinde “tarikat toplantısı ve irticai faaliyet yapıldığını” ihbar etmiş...
Daha sonra belediye çalışanları ile birlikte Çavdar’ın evinin bulunduğu sokağa giderek, sokağın bir başını kendi aracıyla, diğer başını da belediyeye ait resmî plakalı araçlarla kapatmış...
Kadir Çavdar’ın evinden ayrılmak isteyen kişileri de engelleyen Ölmez, Çavdar’ın evine doğru ve yüksek sesle “Sizin içeride ne yaptığınızdan haberim var. Çünkü sizleri içinizden biri ihbar etti ve kendisinin zorla tutulduğunu söyledi. Ben şimdi burada bulunan kalabalığa evini taşlatayım, içeridekileri linç ettireyim mi?” diye bağırmış!..
Ölmez’in bu sözleri o sırada olay yerinde bulunan “polisler” tarafından tutanakla kayıtlara geçmiş!..
Kayınbiraderinin ölümü sebebiyle evinde mevlit okutan Kadir Çavdar ve mevlide katılan vatandaşlar, CHP’li Belediye Başkanı Zekeriya Ölmez ve belediye çalışanları aleyhinde dâvâ açmışlar...
Dava 1 Ekim 2009 tarihinde sonuçlanmış... Sultandağı Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’li Zekeriya Ölmez’i, “tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından toplam 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırmış... Mahkeme, baskına katılan belediye işçileri Ahmet Alkın, Murat Hasben, Kerem Akar ve Ali Altınel’e 2 yıl 6’şar ay, Özaydın Yıldırım’a ise 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası vermiş...
CHP’Yİ MUTLU EDEN DANIŞTAY!
Sizin anlayacağınız;
“Mevlit provokasyonu” pahalıya malolmuş CHP’li Başkan’a... Mevlit okutan ve dinleyen vatandaşları “taciz” ve hatta “tehdit” ettiği için “13 yıl 4 ay hapis” cezası almış!..
Sorarım size;
“Eskiden” olsaydı CHP’li Başkan’a “ceza” mı verirlerdi, yoksa “ödül” mü?.. Kalıbımı basarım ki; hem “ödül” verirler, hem de “madalya” takarlardı!.. Hatta “heykelini” bile dikerlerdi!..
Ama bugün, Türkiye değişiyor!.. Türkiye, bütün “provokasyon”lara, bütün “militarist baskı”lara rağmen “özgürleşmeye” çalışıyor!..
Türkiye, gerçekten de “değişiyor.”
Ama “CHP’de milim değişme yok!..”
Hâlâ baskıcı, hâlâ yasakçı!..
“Dün” ne iseler, “bugün” de aynılar!..
“Katsayı eşitliği”ne karşı dava açmakla “CHP’nin hukuk şubesi” gibi hareket eden İstanbul Barosu’na ve “CHP’yi mutlu eden” kararlar veren Danıştay’a bakın, yeter!..
Tabii, “CHP’li belediyeleri” de unutmayın!..
==============
Darbeci-terörist bağlantısı!
Haberturk’ün “Karşıt Görüş” programında, Balçiçek Pamir’in önceki akşamki konukları AK Parti’den Bekir Bozdağ, CHP’den de Kemal Anadol’du... “Açılım” ve “terör” konusunu tartıştılar...
CHP’li Kemal Anadol; AK Parti’nin “açılım” politikalarının terörü azdırdığını iddia edip, buna örnek olarak da 2002’de “sadece 2 şehid” varken, bugün onlarca askerin şehit olmaya başladığını gösterdi... Dedi ki; “Ülkeyi sıfır terörle teslim aldılar, bugün teröre teslim oldular!”
Bir defa; 2002’de “2 şehit” değil, “17 şehit” var!.. Daha sonraki yıllarda bu rakam 143’e kadar çıkmış... Bu yıl ise “56 şehit” var!..
Mesele, bu değil!.. Mesele şu: “Terörist saldırıların artması” ile “Ergenekon’un darbe plânları” arasında bir “bağlantı” var mı, yok mu?.. Öyle ya; AK Parti iktidarı, yönetimi teslim aldığında, “sıfır darbe plânı” vardı... Ama 2004’ten itibaren, “Hükümeti yıkmaya” yönelik “8-10 tane darbe plânı” hazırlandı!..
İlginçtir; “darbe plânlarının sahneye konulması” ile birlikte, “terör de azmaya” başladı!.. Demek oluyor ki; “terör ile darbe plânları arasında bir bağlantı” var!..
CHP’li Kemal Anadol, işin bu yönünü düşünemedi mi acaba?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi