Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Beklenen Deccal'in gelmesi!

Beklenen Deccal'in gelmesi!

Yeni bir miladî yıl

Yeni bir milâdi yılın ilk gününde neler yazayım, diye düşündüm. Evlerimizdeki, işyerlerimizdeki, varsa ceplerimizdeki takvimleri yeniledik. Çantamızdaki, masamızdaki ajandamızı da ilk günden yenisi ile değiştirdik.

Bütün bunlar günlerin su gibi akıp gittiğini hepimize ikaz ediyor.

Aslına bakarsanız, geçen zamanı gün, ay ve yıllardan ziyâde, hayattan edinilen tecrübe ve olgunlukla ölçmek gerekir. Konu buraya gelince hepimize şu soruyu sormak icab ediyor:

- Müslümanın görevi nedir?

- Müslümanın görevi hayatını zamana uydurmak değil, zamanı ve hayatı Hakk'a uydurmaktır. Bu şuura ermek demek kurtuluşun yolunu bulmak demektir.

Peygamberimiz Efendimizin nasihatlarından birini hep birlikte dinleyelim. Buyurdular ki;

"Kulluk vazifesini:

• Unutturan yoksulluk,

• Azdıran zenginlik,

• Bedeni güçleri bozan hastalık,

• Bunaklık getiren yaşlılık,

• Ansızın gelecek olan ölüm,

• Beklenen Deccal'in gelmesi,

• Kıyamet kopma zamanı gelmeden önce, iyi işler yapmakta acele edip yarış ediniz..." (Tirmizi, Zühd. H.No: 2304)

Bir gün

• 24 saat,

• 1.440 dakika,

• 84.600 saniye,

• 5.184.000 sâlisedir. Bu çözüm bize neyi hatırlatır?

Efendimiz aleyhissalatü vesselam Allah'ın huzurunda hesap vermek için bulunduğumuzda zamandan sorgulanacağımızı haber vermiştir:

"Kıyamet gününde 4 şeyden sorulmadıkça kişi yerinden kımıldatılmayacak.

1- Ömrünü nerede tükettiğinden.

2- Gençliğini nerede harcadığından.

3- Malını nereden kazanıp nereye harcandığından,

4- İlmiyle (bildikleriyle) amel edip etmediğinden."

Demek ki insan, umum olarak ömründen, özel olarak gençliğinden sorumlu olacaktır.

Bu bilince kavuşanlar kazançlı bir hayat yaşamış olurlar.

Biraz da konuya başlangıç yaptığımız takvim üzerinde duralım:

Osmanlı döneminde İslâmî Hicri Takvim ve Rumi Takvim kullanılıyordu. 26 Aralık 1925'de bu takvimler kaldırılıp Milâdi Takvim kullanılmaya başlandı. 1342 Ocak ayının birinci günü 1926 yılının başı oldu. Böylece "yılbaşı" bütün Batı ülkelerinde olduğu gibi, Ocak ayı başına getirilmiş oldu.

• Bugün kullandığımız ay isimlerinin kökenlerinden de haberdar olalım:

Ocak: Süryanice kökenlidir.

Şubat: Süryanice kökenlidir.

Mart: Süryanice kökenlidir.

Nisan: Süryanice kökenlidir.

Mayıs: Lâtincedir.

Haziran: Süryanice kökenlidir.

Temmuz: Süryanice kökenlidir.

Ağustos: Roma Kralı August'tan gelmektedir.

Eylül: Süryanice kökenlidir.

Ekim: Süryanice kökenlidir.

Kasım: Süryanice kökenlidir.

Aralık: Süryanice kökenlidir.

Cum'a: Arapçadır.

- Salı: İbranicedir.

- Haftanın diğer günleri Farsca ve diğer günlerin tamamlaması şeklindedir.

Hicri ayların Miladi aylarla karşılığı:

Ocak- Muharrem

Şubat- Sefer

Mart- Rebiul Evvel

Nisan- Rebiul âhir

Mayıs- Cemaziyel evvel

Haziran- Cemaziyel âhir

Temmuz- Recep

Ağustos- Şaban

Eylül- Ramazan

Ekim- Şevval

Kasım- Zilkade

Aralık- Zilhicce

Günleriniz mübarek ömrünüz bereketli olsun, efendim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi