D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Bafra tütün değil!

Bafra tütün değil!

Çocukken Kızılırmak kıyısındaki bağımıza her gidişimde bu deli nehrin hedefe ulaştığı yeri, denizle buluşma noktasını merak ederdim. Yılın son gününü çocukluğumdan beri merak ettiğim yerde, Kızılırmağın denize kavuştuğu Bafra’da geçirdim.
Yılbaşı geçirmek için tuhaf bir tercih değil mi?
Bafra’ya yılın son günü gitmek için bir sebebim vardı elbette. Nizam-ı Âlem Ocakları’nın davetlisi idim. Fakat, asıl sebep bu olabilir miydi?
Yılın son gecesi, birçok yerde Mekke’nin Fethi yıldönümü olarak kutlanıyor. Buna benzer bir program olacağından haberim yoktu ama, rahmetli Seyyid Ahmed Arvasi için bir anmanın düşünüldüğünü biliyordum. Sevdiğim, şahsen tanımaktan ve sohbet etmekten memnuniyet duyduğum, Ahmet Arvasi için de böyle bir davete evet diyebilirdim. Fakat, Arvasi hakkında konuşacak hamuleye sahip olmadığım için, beni davet edenlere, Arvasi’nin ve Muhsin başkanın da çok muhabbet beslediği, örnek edindiği bir karakter abidesini anmak için gelebileceğimi söyledim. Elbette okuyucularım, Mehmed Âkif’ten bahsettiğimi anlamışlardır.
Bafra’ya Mehmed Âkif için gittim, Neyzen Tevfik’le karşılaştım!
Yıllardır Mehmed Âkif’le ilgili faaliyetler yapıyoruz. 2006’dan beri TYB’nin yaptığı bilgi şölenlerine yüzden fazla bildiri sunuldu. Elbette bu toplantılarda Neyzen Tevfik’in zikri de geçiyor. Âkif’in ney hocası. Sade hocası değil, arkadaşı, ahbabı. Âkif ondan ney öğrenirken ona arapça, farsça ve fransızca öğretti. İçki iptilasına rağmen Âkif’in bir kimseyi sevmesi, hakkında şiir yazması onun benzersiz bir kişilik olduğunu gösteriyor.
Evet, Neyzen Tevfik’i Mehmed Âkif’i anarken müstakillen hatırlatacak hiç bir tebliğ bugüne kadar bilgi şölenlerimizde sunulmadı. Âkif’in arkadaşlarının bir çoğu bu toplantılarımız vesilesiyle hatırlandı. Fakat her nedense Neyzen unutuldu... Yılın ilk günü, Bafra’dan Kızılırmak üzerinde yapılan barajlara doğru gezerken, Kolay beldesine uğrayınca şafak attı. Koca Neyzen, bize kendini bu beldede hatırlattı. Önümüzdeki yıl Neyzen Tevfik’le ilgili bir değil, birkaç bildiri sunulması için gayret etmek boynumuzun borcu olsun!
Neyzen kim? Hani şu “Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye” diyen şair... Serazad, başıboş; delilikle dahilik arasında, sözünü kimseden esirgemez, zulme, baskıya, otoriteye isyan eden yaman hicivlerin şairi.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Meğer onun soyadı, babasının memleketi olan Bafra’nın Kolay beldesinden geliyormuş. Tabii haltercümesi kitaplarında hayatı anlatılırken, Bodrum’da doğduğu yazılır. Kimsenin aklına bu güney kasabasının tam zıddığında bulunan Kolay’la bir alakası olduğu kolay kolay gelmez. Vefa göstermiş, baba memleketini soyadı olarak almış. Böylece toprağına bağlılığını göstermiş. İşte onun cumhuriyetten sonrasını değerlendiren iki mısraı:
Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!
Bafra Neyzen’in memleketi! Biz gençliğimizde, filitreli sigaranın yayılmadığı devirde “bafra”yı bir tütün markası olarak bilirdik. Meğer Bafra sigara değilmiş!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi