D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Fizikten ahlâka yükselebilecek miyiz?

Fizikten ahlâka yükselebilecek miyiz?

Gösterişsiz, nümayişsiz ve sessiz bir hayat yaşayan, ömrünü fikir kozasını örerek tamamlayan 20. yüzyılımızın büyük düşünürü Nureddin Topçu’nun hatırasına ithaf edilen 1. Türkiye Ahlâk Şûrası, konuyla ilgili düşünme ve tartışma zemini oluşturdu.
Sâkin siması, sağlam seciyesi, kararlı tavrı; faydacılıktan, kalabalıklara oynamaktan, her hal ve kârda kazanmaktan, başarmaktan; yakın hedefleri ele geçirmekten kaçınan; hatta bunları kişilik zaafı olarak gören bir isme adanan toplantı, bu tevazu abidesine yakışır mütevazılıkta idi.
İstanbul aynı gün, 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılış törenlerinin tantanası ile çalkalanıyordu.
Topçu, kendi önemini anlatmayan nâdir insanlardan biri idi. “Bak bu söylediklerim, yazdıklarım çok mühimdir”, demeyen; yaptıklarının öneminden kendi büyüklüğüne gönderme yapmayan bir şahsiyet.
Topçu’nun yaşadığı dönemde “ahlâk” kavramını küçümseyenler, onu dine ait değerler alanıyla ilgisinden ötürü görmezden gelenler büyük bir yekûn teşkil ediyordu. Bugün ahlâk Türkiye’nin en fazla kullandığı kelimelerden birisidir.
Yalnız siyaset sahasında değil, basında, eğitimde, tıpta, hukukda “ahlâk” konusu hep gündemde. “Ahlâk” kelimesine uzun süre sırt döndüğümüz için onun latince karşılığı olduğu sanılan “etik” kelimesi baş tacı ediliyor. Türkiye -veya aydınlar- köşe bucak kaçtığı ahlâkı, bu sefer başka bir dille keşfetmeye çalışıyor! Veya kelime oyunu ile vakit geçiriyor!
Şura’nın açılışında güzel konuşmalar yapıldı. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ahlâk şûrasına katılmayı ahlâkî bir sorumluluk olarak gördüğünü belirttikten sonra, Nureddin Topçu’nun “ahlâk hareketine” büyük katkısı olan bir düşünür olduğunu söyledi. İnsanlığın sadece bir ahlâk sorunu yaşamadığını, aynı zamanda değerler hiyerarşisinin, insanî ilişkilerin bozulduğunu ve ekonomik değer kavramıyla, ahlâkî değer kavramının karıştırıldığını ifade etti.
Ahlâklı olmayı imkansızlaştıran, ahlâksız olmayı zorunlu hale getiren çevre şartlarının oluştuğuna dikkat çekti.
Eski Tarım Bakanı Sami Güçlü de, gençliğin idealizmden uzaklaştığını, cari hayatın ilişkilere hâkim olduğu tesbitini yaptı.
Rasim Cinisli, 1950’li yıllarda Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin ilk defa Ahlâk Şûrası topladığını, fakat bunun sürdürülemediğini hatırlattı.
İTO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Develioğlu, Nurettin Topçu gibi büyük bir değerin hatırasına adanan Şûra’ya ev sahipliği yaptıkları için gurur duyduklarını ifade etti.
Ahlâk Şûrası bir hatırlatma aslında. Hem ahlâk konusuna merkezi yer veren büyük bir düşünür hatırlanıyor, hem de toplumun gittikçe büyüyen, insanlık kaybına yol açan bir meselesi gündeme getiriliyor.
Elbette iş geliyor eğitim ve iletişim sisteminde düğümleniyor. Yetişen nesillerin, geleceğimizin değerler dünyasını yozlaşmalardan korumak için atılması gereken adımlar var.
Nureddin Topçu yıllar önce şöyle söylüyor: “Ahlâk insanın her an yaşadığı bir gerçekliktir. Hareketlerimizin ilmi demek olan ahlâk bilgisi lisenin bütün sınıflarında, her sınıfın seviyesi ölçüsünde olarak tenkit ve münakaşalı bir şekilde okutulabilir. Her rönesans hareketinde olduğu gibi, lise öğretiminde de fizikten ahlâka doğru cesaretle yükselelim.”
Türkiye fizikten ahlâka yükselebilecek cesarete sahip mi?



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi