Evet yargı işleyecek, başka yolu yok!..

Evet yargı işleyecek, başka yolu yok!..

Dün, Deniz ve Hava Kuvvetleri eski komutanları Özden Örnek ile İbrahim Fırtına ve Genelkurmay ikinci başkanlığı da yapmış olan Birinci Ordu eski komutanı E. Org. Ergin Saygun ile E. Org. Çetin Doğan’ın içinde bulunduğu iki düzine emekli general ve amiral gözaltına alındı. Eski Kuzey ve Güney Deniz Saha Komutanları E. Koramiraller Feyyaz Öğütçü ile Lütfü Sancar da içinde. Gözaltılarda muvazzaf general ve amiraller de var. Ayrıca, iki düzineden fazla da muvazzaf ve emekli subay...
Tabiatıyla bu kadar üst rütbeli askerin aynı anda gözaltına alınması, daha önce de olduğu gibi, ülke içinde fevkalade bir hava estirdi. Ama esası kaçırmamak lazım. Esas şudur: HUKUKUN İŞLEMESİ...
Görüldüğü üzere hukuk süreci işliyor. Hukuk ne kadar sağlıklı ve düzgün biçimde işlerse, neticede kamu düzeninin korunması ve toplumsal barışın sağlanması, demokrasinin kökleşmesi ve hukuk devletinin o derece güçlenmesi söz konusu olur. Dolayısıyla, gerçek bir hukuk devletinde hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemeyeceği gibi, haklarında kuvvetli suç şüphesi ve suç delili bulunan kişilerin de; sıfatı, rütbesi ve makamı ne olursa olsun, peşinen suçsuz ilan edilmesi mümkün değildir.
Maalesef Ana Muhalefet Lideri de dahil bazıları, Ergenekon soruşturmasının başlamasından itibaren, gözaltına alınıp tutuklanan bazı emekli general ve eski rektörleri peşinen masum ilan ederek; yargı mercilerinin yürüttüğü soruşturma ve kovuşturmayı etkilemeye dönük beyanlarda bulunmayı sürdürüyor. Oysa Anayasa’nın 10. maddesinde derpiş edilen hükümleri, bu noktada yeniden ve dikkatle okumakta fayda var. Kanun önünde eşitlik ve hiçbir kişi, zümre veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı hükmünü iyi anlamak ve ona göre olayları analiz etmek gerekir.
Yargının bir kısmının kararlarını tartışmasız doğru, bir kısmını ise tartışmasız yanlış kabul etmek sağlıklı bir mantığın eseri olamaz...
Dün meydana gelen gelişmeler, toplum katmanlarında heyecan uyandırsa da, özü itibariyle hukuk sürecinin işlemekte olduğunun kesin delilidir. Hukuk sürecinin aksamaya uğramadan işlemesi için, herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Kimse siyasi veya ideolojik dürtülerle, bu süreci tıkamaya veya yargıyı etkilemeye yeltenmemelidir. Yargı ne kadar hızlı ve düzgün işlerse, adalet de o kadar çabuk tecelli eder. Bundan da yargılananlar dahil herkes kazançlı çıkar!
Şu halde kimse kalkıp da mahkemelerin gözaltı ve tutuklama kararlarını, “Türk Silahlı Kuvvetleriyle hesaplaşma” vs. biçiminde lanse ederek, provokatörlük yapmamalıdır.
Provokatörlüğün kimseye yararı yoktur. Bunun altını çizelim.
Unutmayalım, bugüne kadar Türkiye’de Başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri ve çok kritik görevlerde bulunmuş önemli sivil şahsiyetler yargılandı. Bunların içinde idam cezası da dahil, çok ağır ceza alanlar oldu. Ancak son elli yılda, hatta son yüzyılda; bu memlekette askerî darbe ve ihtilal hareketlerine karışan ve kalkışan kişilere, ne yazık ki hiç hesap sorulamadı. Oysa Yunanistan’da, İspanya’da, Arjantin’de, Şili’de ve Güney Kore’de; darbe ve müdahalelerin hesabı, esaslı şekilde sorulabilmiştir. Bizde ise, çok geç kalmakla birlikte; böyle bir hesabın nihayet sorulmaya başlanmış olması, hukuk devleti ve demokrasi hesabına son derece mühimdir. Bunu da gözden kaçırmayalım.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi