Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Bizler örnek olabiliyor muyuz?

Bizler örnek olabiliyor muyuz?

Çok değil bundan bir asır önce ecdadımızın yaşam tarzını batılılar övmekle bitiremiyorlar. G. Murray (Les Turcs, 1878) adında batılı bir yazarın ecdadımız hakkında yazdıklarını hele bir okuyun bakalım:

• "Bir menfaat elde etmek yahut göze girmek için asla dalkavukluk etmezler.

• Hürmetkâr, cesur, ciddi ve sâdedirler.

• Kimseye hakaret etmek istemezler.

• Az ve öz konuşurlar.

• O kadar dürüst ve namusludurlar ki, başka türlü olunabileceğini düşünmediklerinden ve herkesi kendileri gibi sandıklarından daima aldatılırlar." (Yabancılara Göre Eski Türkler: Sf: 85 A. Cevad, 1969-İstanbul. Bedir Yayınevi.)

Ya şimdi, millet olarak bu satırlarda anlatılan ecdat gibi miyiz? Bu satırlarda anlatılan yaşamın üzerinden çok değil bir asırdan az biraz fazla zaman geçti.

Bugün bizler, millet olarak ne hâldeyiz. Bir ecdadımıza bir de buyurun kendi halimize bakalım. Bugünleri yazanlar ahfadımıza bizi nasıl tanıtacaklar. Kimbilir onlar bizim için, bizlere lânet okumak için hangi kelimeleri seçeceklerdir.

Şimdi bizler, yaprağı çevirelim. Bu sahifede bizler için neler yazılmış, şöyle bir okuyalım bakalım:

• "Ecdatlarından gelen o güzelim hasletleri koruyamadılar.

• Düşmanlarına taş çıkartacak kötülükleri, milletine acımasızca uygulayan idarecileri oldu. Bunlar halkına akla hayâle yetmedik zulümler uyguladılar. Bu uygulamalar neticesinde, toplumun önemli bir kesimi çöplüklerden artakalanlarla hayatlarını devam ettiriyorlardı.

• Yabancı misyon binalarının önlerinde, o ülkeye kapak atmak için sıraya girenlerin oluşturduğu kuyrukların uzunluğu kilometrelere ulaşıyor bekleme sureleri de bir haftaya yaklaşıyordu.

• Günlük dedikodular insanlara çok câzip geliyordu.

• Medya ve eğitim halkı şartlandırmıştı. Politik dedikodular halkın afyonu olmuştu. Bütün bu olumsuzluklar halkı Bizanslaşmaya sürüklüyordu.

• Üniversiteler, çeşitli baskılar yüzünden ortaokul seviyesine düşmüştü. Üniversitelerdeki resmi ideoloji terörü o hâle gelmişti ki, kokuşmayı bu boyuta taşıyan profesörler bile mevcut uygulamalara isyan eder noktaya gelmişlerdi.

• Beyinsizlik görülmemiş boyutlara ulaşmıştı.

• Lügat kitaplarında ne kadar kötülük çeşiti varsa, bunların hepsi de o toplumda son haddine varmıştı,

• Kokuşma, • Rüşvet alıp-verme,

• Emanete hıyanet etme,

• Soygun, • Talan, • Kapkaççılık,

• Hortumlama, • Yalan,

• Vaadlerinden dönme, • Partizanlık,

• Klikçilik, • Irkçılık, • Namussuzluk,

• Fahişeliğin her çeşidi,

• Halkı aldatmak, • Fitne, • Fesat,

• İğrençliğin her çeşidi ülkede kol geziyordu.

• Ortada maddi-mânevi bir iflâs tablosu vardı.

• Bir avuç maceraperest koca bir milleti helâke götürdü.

• İdarecilerinin beyinsizliği (istisnaları hâriç) milletin şuursuzluğu mâzisi kuvvetli bir toplumu yıkmaya, yok etmeye kısacası helâka sürükledi. Ve sonuç arzu edilmeyen bir son ile sonuçlandı.

Sebep olanların canı cehenneme...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi