Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Siyasetin namuslusu kimin umurunda ki?

Siyasetin namuslusu kimin umurunda ki?

“Rabbena, hep bana” mantığı caridir şimdilerde...
Hakiminizi muhkem tutacaksınız, daha size kurşun geçmez...
Yıllar önce verildi işaret:
“Avukat tutacağınıza hakim tutsanıza...”
Buna baba öğüdü derler... Tabii her baba böyle bir menfaat öğüdü veremez...
Avukatı mat edecek hakim alabildiğine çoktur...
Hele de Yüksek Bostanların hıyarlarını ideoloji tezgâhına dizecek ve satışları üçe/beşe katlayacak kahramanlar öldüler mi?
Sebil evladım, sebil...
Yeter ki kimi kimin tarlasında kullanacağını bil...
Hormonlusundan gübre kullan... Yetişen meyveyi-sebzeyi kısmen içte, kısmen dışta tüketime sok...
Mason Biraderler iştiyakla sizin yetiştireceğiniz turpları ve de kabakları bekliyorlar...
Yandan çarklı, soldan farklı solcularımız bu günler için yetişmediler mi?
Hani, bostan sahipleri de pek akıllı sayılmazlar...
Bostan hırsızlarına hırsızlık kapılarını kapatmaktan acizler ya da böyle davranmayı “Büyük siyaset” addetmekteler...
Ne yapalım?
Allah hıyarın da hayırlısını versin geleceğin sahiplerine...
Sahi siz hangi bağın üzümünü, hangi bostanın turpunu, hangi tezgâhın üstünde nazlı nazlı arzı vücut eden lahanaları, semiz otlarını ve domuz çerezlerini su serperek canlandırın ki, memlekete hizmetiniz katmerlensin...
Ne diyor memleketin büyük dehası (?)..
“Değerli arkadaşlarım, her taraf bir kuşatma altındadır...”
“Silkinip doğrulmanız, intikam duygusuyla yoğrulmanız birinci ve de diğer vazifelerinizdir...”
Bir zamanlar hükümet ortağının, emrinden çıkmayan, hakaretini bile sineye çeken, Türkiye’yi veya emir uşaklarını hakaretin müsebbibi çifte pazarlayan... Önlerinde sigara içmekten hicab eden “ulusalcı” ya da yalancı pehlivan ellerini sallıyor, bendelerini solluyor, fırsat kolluyor...
Burası Türkiye ve her şey normaldir...
Anormal olan ise, nevzuhur yiğidin sola hizmette solcuları geçtiği, sık sık er meydanından kaçtığı...
En çirkini de kendilerine geçmişten gelen alışkanlıkla kucak açtığı, ayrıca seviye kaybına uğradıkça yükseldim zannetmesidir...
Boşverin arkadaşlar...
Muhtemelen sizin oralarda da “Nevruz” mevsimi geçmiştir...
Bu sene örs üstünde demir dövme stajı yaptınız mı, yaptırdınız mı?
Aptal ayılar çiçek açtı mı?
Dengesiz develer envai tür kokular saçtı mı?
Allah (c.c.) sizleri ahmaklar güruhundan ayırsın inşallah...
Yani şimdi siz dünyayı tek başınıza kurtaramayacak mısınız?
Oysa sadağınızda ne oklar, yedeğinizde ne atlar vardı...
Literatüre armağan etmekten zevk aldığımız görüşleri biz kimlere emanet edeceğiz?
Bir başkalarına emanet eylesek ırzını, namusunu kurtarabilir mi ki?
Her yemeğe zakkum suyu dökmekle ün yapan büyük siyasetçi sizleri nasıl büyülemiş...
Niye canlarım, siz dünün milliyetçileri, bu günün ulusalcı dönekleri çok mu güzel taktik geliştiriyorsunuz?..
Esas piriniz, büyüğünüz, önünde sigara dahi içmekten çekindiğiniz kahraman yok artık...
Anladım, tamam...
Aynı omacadan yükselen filize bağladınız umutlarınızı...
Halbuki savcı tutacağınıza hakim tutmanız icab ediyordu, hakaretçi dünya değiştirdi işi, aynı yolun yolcusu “laiklik” pehlivanı, sayenizde büyüdükçe büyüyor...
Sahisiz kimden yanasınız?
Domuzdan yana mı Türk halkından yana mı?
Verebilirseniz cevabınıza müştakım...
=================
Avukat tutmak ne ki, tutacaksan hakim tut
Akıllı lokma yutmaz, yutacaksan deve yut
Delinin paçasından akar sümük ve salya
Yükseklerin payıdır içi ballanmış armut.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi