Bu reform, Hammurabi kanunlarına aykırıdır!

Bu reform, Hammurabi kanunlarına aykırıdır!

Hammurabi kanunları, milattan önce 18. asıra tarihleniyor; bilindiği kadarıyla en eski kanun külliyatıdır ve taşa kazınıp ilan edildiğinde şüphesiz kendinden önce yürürlükte bulunan birtakım kanunlara yenilik getiriyor, değiştiriyordu.
Sonra Hazreti Musa, Tur Dağı'ndan On Emir'le indi ki, kabaca M.Ö. 15 asırdan bahsediyoruz. On Emir, Beni İsrail'e duyurulduğunda, kendini Hammurabi kanunlarının ilelebed korunmasına adamış birtakım hukuk çevrelerinin, "Kabul etmeyiz, Hammurabi kanunlarının temel prensiplerine aykırıdır" diye somurtup olmazlandıklarını bilmiyoruz; muhtemelen olmuştur bazı itirazlar.

Sonra... Sonra Roma Hukuku var meselâ. Jüstinyen'in yaptığı kodifikasyona burun kıvırıp, "Bu dinsizler, On Emir'e muhalif kanunlar salıyorlar, âhir zamana kaldık ey ihvân" diye homurdananlar da çıkmıştır mutlaka...

Nereden çıktı bu hukuk tarihi dersi diyeceksiniz; Anayasa değişikliğine karşı tam takım muhalefete geçen cepheyi dinlerken böyle bir hisse kapıldım. Hukukta bir üst sınıfa terfi ederken, tutucu çevrelerden bu ve buna benzer itirazlar geliyor, "İstemezük" diyorlar, "Eski düzen neyimize yetmez" diyorlar; bunlar biraz da "Nizam-ı cedit neymiş, biz gâvur talimi istemezük" diyen Yeniçeri taifesini andırıyorlar. Diyorlar ki, "Anayasa değişikliği anayasaya aykırıdır. Anayasaya aykırı anayasa değişikliği yapılamaz" diyorlar ve ben kendi nâmıma bu hukuk mantığı önünde şapkamı çıkarıyorum, mest ü hayran oluyorum çünkü bu mantık doğrudur ve son derece ikna edicidir. Ağanın lâfının üstüne lâf olmaz çünkü...

Hükümetin reform taslağı, başta Hammurabi kanunları olmak üzere, gelmiş geçmiş bilumum hukuk düzenlemelerine aykırı; öyle olması gerekir; öyle olmasaydı hâlâ Hammurabi büyüğümüzün koyduğu yasalar hükümfermâ olurdu. Hammurabi yasalarının kadr ü kıymeti bilinmemiştir. Size bir maddesini söyleyim meselâ; uygulandığında bakın hırsızlık filan kalıyor mu ortada; diyor ki, "Bir kimse bir eve girmek için duvarını delerse, o deliğin önünde öldürülür ve oraya gömülür." Fıstık, fıstık!..

Gelgelelim bizim yüksek yargı cephesi On Emir'le, Hammurabi ile ilgilenmiyor; onlar 82 Anayasası'na âşık; halbuki 82 Anayasası 61 Anayasası'na buz gibi aykırıydı; o dönemin cuntacıları "Anayasa yapılacaaak, yaap!" diye emir verdiklerinde bizimkiler "şaak" diye yapıvermişlerdi anayasayı.

Unutmadan hatırlatayım, 61 Anayasası da 24 Anayasası'na aykırıydı ha! 24 Anayasası'na, "Bozuktu, geriydi, modası geçmiş, modeli düşmüştü" diyen çarpılır, ağzı burnu tekkenişin tavasına döner; zira efendim bu anayasayı evvelen bizzat Mustafa Kemal Paşa dikte etmişti. Atatürk'ün anayasasıdır bu anayasa. Atatürk'ün pabuçlarına bile kutsallık atfedip müzelerde saklayan Atatürkçülerimiz, dağ gibi Atatürk anayasasının "gümbüür" diye yıkılmasına aldırış bile etmediler. Kimse de çıkıp, "Menderes'i devirdiniz işte kardeşim, Atatürk anayasasının ne günahı vardı?" demedi, diyemedi. İşte o yüzden bizde hukukçu takımı, o tarihten beri ahrazdır efendim; birşeyler söylüyorlar ama kelâm edemiyorlar.

Cevabı ben vereyim elim değmişken; 24 Anayasası'nı Atatürk, "Nasıl olsa bizim parti (yani CHP) her daim iktidarda olacak" diye kaleme almıştı. CHP'nin yerine DP geçince şekil bozuldu; CHP'nin anayasal yetkilerini DP kullanınca gariplere dünyayı dar ettiniz, Yassıadalarda Karakuş mahkemesi kurup Menderes ve iki bakanını "Anayasayı çiğnediniz" diye astınız; iki gün sonra da anayasayı kendiniz lağvettiniz.

Bu yaptığınızı biz affederiz ama Hammurabi? Zannetmiyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi