Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Yelkenler fora!..

Yelkenler fora!..

Filistin'in, Filistinlilerin yaşamak zorunda kaldıkları, birtakım ufak-tefek sıkıntılarla karşılaştığında bile feveran etmeye alışmış bizler açısından, anlaşılması zor şeylerdir herhalde.

Düşünsenize bir; elektriğimiz kısa bir süre kesildiğinde nasıl çileler çekeriz. Sularımız akmamaya başladığında hele...

Otobüsümüz vaktinde gelmediğinde dünyalar başımıza yıkılır.

Okul binalarındaki eksiklikler, sınıfların kalabalığı, nasıl da dert olur bizlere.

Sağlık sisteminin mevcut halini yetersiz buluruz. Hastanelerin ve sağlık ocaklarının daha çok, ambulansların daha hızlı, doktorların daha kaabiliyetli, hastabakıcıların daha müşfik olmaları gerektiğini düşünürüz...

Oysa Gazze'de bunların nerdeyse hiçbirisi yok... Ve bu geçici bir hal de değil; ta 1967'den beri böyle bu.

Daracık bir alana, dünyanın en büyük açıkhava hapishanesine tıkıştırılmış bir buçuk milyona yakın insan, 40 yılı aşkın bir süredir bu halde yaşıyor ve hep bu durumun düzeltilmesini bekliyor.

Düzeltilmesi derken; kimisi bundan 'dağdan gelip bağdakini kovmuş olanın' çekip bir yerlere gitmesini anlarken; kimisi ise işgalcinin hiç değilse 1948'de Birleşmiş Milletler tarafından kendisine tahsis edilmiş sınırlara olsun çekilmesini...

Vaktiyle 'ikinci sınıf' kabul ettiği insanları, bir yolunu bularak bölgeye yerleştirerek, onları düşünmek derdinden kurtulmuş olan batı dünyası, alabildiğine rahat.

Dünyada eşi benzeri görülmemiş yollarla bir devlet sahibi olanlar, akılları durduracak bir korku ile sürdürmeye çalışıyorlar hayatlarını. Korkuyorlar; Filistinlilerin kendilerini geldikleri yerlere göndermeden durmayacaklarını iyi biliyorlar çünkü...

Filistin, meselelerin anası... Dünya barışının kilidi ya da anahtarı... Filistin'de barış olmadan dünyada barıştan söz etmenin mümkün olmayacağını herkes biliyor. Ve oraya kolay kolay barış gelmeyeceğini de...

Bütün bu hengamede, Gazze'ye yani dünyanın en büyük açıkhava hapishanesine sıkışıp kalmış bir buçuk milyon insan, açlıkla, yoklukla, sefaletle, hastalıkla boğuşuyor...

Sözüm ona Hür Dünya'nın gözleri önünde olup bitiyor bütün bunlar. Gazze'de yaşamaya çalışanlar, bir yandan İsrail'in aman vermez ambargosu ile boğuşurlarken, bir yandan da Mısır'ın akıl almaz ablukasına muhatap durumdalar...

Geçtiğimiz yılın son günlerinde yola çıkıp ilgi çekici maceralardan sonra Gazze'ye ulaşan Özgürlük Konvoyu'ndan sonra, şimdi de gemiler rotalarını çevirmek üzere Gazze'ye...

ABD'den, İngiltere'den, Yunanistan'dan, -evet evet, Yunanistan'dan!- Türkiye'den ve başka birçok ülkeden sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği ve İHH'nın organize ettiği bu kampanya ile içleri inşaat malzemesi, tıbbi cihazlar ve başka bazı yardım malzemeleri ile dolu 7 gemi, Mayıs ayı ortalarında Gazze'ye doğru çevirecekler rotalarını...

Bu girişim, insanlığın bir akıl tutulmasına uğrayıp, açlığa, yokluğa, sefalete, hastalığa mahkum ettiği Gazzelilere bir soluk aldırmayı ve ardından da bunu devam ettirmeyi amaçlayan bir girişim... İnsanlığın gözleri önünde yaşanan büyük bir trajediye son vermeyi amaçlayan bu girişim, İsrail'in acımasızlığı ve Mısır'ın inadı karşısında yapılabilecek şeyler olduğunu göstermeyi amaçlıyor...

Üç senedir uygulanan ambargo yetmezmiş gibi, bir de sık sık düzenlenen saldırılarla yerle bir edilen Gazze'ye giden deniz yolunun açık olduğu ve buraya doğru yola çıkan gemilere yapılacak bir müdahalenin, bu gemilerin ait olduğu ülkeye yapılmış sayılacağı gerçeğinden hareketle düzenlenen bu faaliyetin, başarılı olması gerek; mutlaka!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi