Sizi blöfçüler sizi

Sizi blöfçüler sizi

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, 1981 yılındaki Pakistan askeri darbesinden sonra yargıçların topluca istifa ettiğine gönderme yapıp “Türk hakim savcıları Pakistan yargıçlarından daha duyarsız değiller” diyor.

38 komitacının talimatıyla Yassıada’da siyasileri darağacına gönderen ve eş zamanlı sipariş anayasa hazırlayan, 12 Eylülcülere kol kanat geren, 28 Şubat’ta parmak işaretiyle karargaha koşan hangi yargıçlardı?

Pakistan yargıçları kadar duyarlıydınız da postal sesiyle nasıl hizaya geldiniz, idam kararları verdiniz, işkencelere göz yumdunuz, sipariş anayasalar hazırladınız?

Nasıl, söyleyin nasıl?

Kenan Evren yargılansın diyen savcı Sacit Kayasu’ya, Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya’ya neler yaptınız, hatırladınız mı?

Ergenekon ve faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten savcıları, bu davalara bakan yargıçları görevden almak isteyen kimlerdi?

Hayatı boyunca demokratik rejime gram katkı sağlamayan, resmi ideolojinin temsilcisi olan, hukukun üstünlüğüne değil üstünlerin hukukuna riayet eden, rap rap sesiyle hizaya geçen, koltukları tehlikeye girince kıyamet kopartan yargıçlara kim hak verecek?

Söyleyin, kim?

Sakın ola, bu sözlerimden fikri, zikri ne olursa olsun, demokrat ve yürekli yargıçlar alınmasın. Onlara sadece minnet duyarım.

Kadir Özbek’in blöfünü kimse yutmaz, 12 bin civarındaki hakim ve savcı, toplu istifaya yanaşmaz. 3-5 gün sonra emekliliğe hazırlanan Kadir Özbek için asla...

İktidar geri atmaz, anayasa paketi yürürlüğe girerse, göreceğiz sizleri... Bakalım, kim gidecek kim kalacak?

Sizi blöfçüler sizi...

***

Baykal ve Bahçeli sıkıştı

CHP Lideri Deniz Baykal, anayasa değişikliği paketi gündeme geldiği günden bu yana sürekli oynuyor.

Önce, “Tümden karşıyız, görüşmeyiz bile” dedi. Sonra, “3 maddeyi ayırıp referanduma götürelim, diğerlerini 367’nin üzerinde oyla meclisten geçirelim” önerisinde bulundu. Başbakanın resti görmesi üzerine, yeni planını, “3 maddeyi seçim sonrasına bırakalım” şeklinde açıkladı.

Aslında Baykal’ın oyun üzerine oyun kurması, bir yerde çaresizliğinin göstergesidir. Köşeye sıkıştı, çıkış yolu arıyor.

CHP’nin yaptırdığı anketlerde bile anayasa paketinin halkoyundan geçme ihtimali çok yüksek gözüküyor. Referandumda yüksek orandaki bir kabulün, ilk genel seçimi etkileme ihtimali de yadsınamaz.

Baykal, olası referandumda evet oylarının yüzde 30’u geçmeyeceğini savunan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin kadar hayalci değildir. O nedenle, referandum dışı her yolu denemek isteyecektir.

Aynı açmaz, MHP için de geçerlidir. Referandumda MHP oylarının saf değiştirme ihtimalini gören MHP Lideri Bahçeli, “helal süt” tartışmasıyla tabanı toparlamaya çalışıyor. O da Baykal gibi referandum sandığından ürküyor.

Daha önce anayasa değişikliklerini gündeme getiren, iç ve dış tepkiler nedeniyle cesareti kırılan AK Parti yönetimi ise ilk defa bu kadar kararlı davrandı ve siyasetteki psikolojik üstünlüğü sağladı.

Baykal’ın çırpınışı ve Bahçeli’nin tansiyonu yükselten açıklamaları, referandum korkusundandır, biline...

Üç beş yüksek yargıcın hezeyanı ise AK Parti’nin yelkenlerini şişirir o kadar.

Yeter ki, iktidar partisi, tuzağa düşmesin...

***

Balbay ve Özkan

Mustafa Balbay, darbe günlükleri ortaya çıkarıldığında inkar ederek böyle bir not tutmadığını söyledi. Zaman içinde fikir değiştiren Balbay, bu günlükleri Cumhuriyet’e dizi yazı (veya kitap) yazmak için tuttuğunu söyledi. Eş zamanlı olarak Cumhuriyet Gazetesi, bu notları yayınladı.

Sonra ne olduysa, Balbay, bu kez kendi özel notlarına eklemeler yapılarak senaryo yazıldığını söylemeyi yeğledi. Haliyle çelişkili açıklamalar güven duygusunu zedeledi. Daha samimi davranabilirdi.

Kaldı ki, bu günlükler, “gazetecilik faaliyeti” değildir.

Bu günlükler ve iddianameye eklenen diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, Balbay’a isnat edilen suçlar onu örgüt üyesi yapmaya yeter mi yetmez mi, karar, mahkemenin takdirindedir.

Aynı durum, Tuncay Özkan için de geçerlidir.

Mehmet Haberal’in 1 gün dahi içeri alınamadığı, emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın tahliye edildiği, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in ifadesine dahi başvurulamadığı, Albay Dursun Çiçek’in hala orduda etkinliğini sürdürdüğü ve çifte standardın kol gezdiği yargılama sürecinde Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın 2 yıla yakın cezaevinde tutulmasının haksızlık olduğunu düşünüyorum.

Üniforma ve mason localarındaki dereceye göre adalet tecelli etmez.

***

Cemal Temizöz’e de el atsan

Ahmet Türk’e yönelik saldırı, hangi gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın savunulur bir tarafı yoktur. Geçmiş olsun. Saldırı sonrası yaptığı mutedil açıklamalardan dolayı ayrıca kendisini kutlamak isterim.

İçişleri Bakanlığı da olaya anında müdahale etti, iki emniyet müdürünü açığa alarak soruna ne kadar ciddi yaklaştığını ortaya koydu ve tansiyonu düşürdü. Bu tür provokatif eylemlere karşı herkesin dikkatli olması gerekir.

Bu vesileyle aklıma geldi, emniyet müdürlerini anında görevden alan İçişleri Bakanlığı, ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Jandarma Albay Cemal Temizöz’e de bir el atsa fena olmaz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi