Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Atatürk’ün makamı-köşkü ve koltuğu

Atatürk’ün makamı-köşkü ve koltuğu

Hele bir üç/beş yıl geriye dönüp nazar eyleyiniz bakalım, neler göreceksiniz, bugün neler görüyorsunuz?
Kimler çıkmadı ki Çankaya köşküne...
Son devrin 1 numaralı demagogu Süleyman Demirel... Darbeci paşaları saymak istemiyorum... En son bir gram ağırlığında fikri olmadığı ayan beyan görülen A. Necdet Sezer...
Bilahere o makama layık görülen Abdullah Gül üzerinde kopartılan fırtınayı, Sabih Kanadoğlu’nu, bazı haddini bilmezlerin gevezeliklerini herhalde unutmuş olamazsınız...
Ne diyorlardı?
“Atatürk’ün makamına laikçi olmayan, dinci, hanımı başörtülü birisi çıkmamalı...”
Hayrünnisa Gül hanımın başı kapalıydı ya, hep oradan vurmaya başladılar...
Çünkü ayıp nedir bilmiyorlardı...
Gele gele geldik 2010 yılına...
Atatürk’ün kurduğu partinin genel başkanlığını yapan zat, kendi getirip milletvekili yaptığı başı açık bir kadınla aşna/fişna halde görüntülenince Atatürk’ün kurduğu parti zangır zangır titremeye başladı.
Baykal’ın yoluna taş yuvarlanmış, fırsatçıların önü açılmıştı...
Bir türlü demokratik gelişme gösteremeyen en yaşlı parti ektiği dikenleri elleriyle yolmak zorunda kalmıştı...
Öne çıkan kim oldu derseniz?
Munzur dedesi Kemal Kılıçdaroğlu...
Sildiler, cilaladılar, sürdüler meydana...
Bakıyoruz da, Çankaya Köşkü’ne layık görülmeyen Abdullah Gül’e karşın, Dersimli, Kemal Atatürk partisinin başına geçmeye layık görülüyor. Hiç kimseden itiraz sesi duyulmaz oldu...
Kayserili Abdullah Gül olmaz, amma Dersimli Kemal olurmuş...
Abdullah Gül sünnidir, hanımı tesettürlü...
Kemal Kılıçdaroğlu Alevi’dir, laikçidir, hanımının başı açık...
Sizin anlayacağınız Çankaya standartlarına tıpatıp uyuyor...
Helal olsun...
Beni en çok şaşırtan ise uzun yıllar Deniz Baykal’ın Genel Sekreterliğini yapan Önder Sav ve grup başkanvekilleri oldu...
Kıymetli siyaset uzmanı Önder Sav diyor ki:
“Baykal geri dönse bile Kemal beyi desteklerim...”
Deniz Baykal Bey’in aklından, bu sözleri söyleyecek ve kendini terk edecek arkadaşlarının olduğu geçer miydi?
Biz söylesek kükrer ve “çekememezlik yaptığımız” ifade edilir, muhtemelen Deniz beyin hakaretine uğrardık...
CHP budur işte...
Şükranı nimet olacakları yerde küfranı nimet oluyorlar...
Kim bilir???
Belki de Yaradan’ın bir ibretlik hikmetidir...
Bir canlının düşeceği zaman tökezlemesi icab eder...
CHP kendini kaybetmek üzere...
Atatürk’ün kurduğu en yaşlı partinin vaziyeti bu minval...
Statik, fikirden ari, samimiyetten uzak partinin akıbeti böylece neticelenecek...
Birbirlerini yiyerek...
En yakınlarındaki en büyüklerine kazık atarak...
Doğru, hak etmiştiler... Küçük bir makam menfaati için dostlukları, arkadaşlıkları, laikçi dayanışmayı gözden çıkarmak...
Rivayet o ki, Kılıçdaroğlu Kemal dede başbakanlığı, hatta Cumhurbaşkanlığını da sayıklıyormuş...
Selanikli Mustafa Kemal paşanın koltuğuna Dersim-Nazmiyeli Kemal oturacak...
Generallerimiz için hiçbir mahzur teşkil etmez...
Çünkü başı açıktır hanımının...
Çünkü namaz kılmazlar,
Çünkü dans etmeyi bihakkın bilirler.
Daha ne olsun ki tercihleme babında?
Yazık oldu Deniz Baykal büyüklerine... Amma hak etmişti doğrusu...
Güle güle laikçi kahraman...
===================
Yumurtadan çıkmadan ötenler var iyi bak
Kırk yıllık hâmisini satanlar var iyi bak
Yandaş/yoldaş hepsini aldatıp bir kalemde
Palavrayı yalayıp yutanlar var iyi bak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi