H.Celal Güzel

H.Celal Güzel

Osman Can'ı destekliyorum

Osman Can'ı destekliyorum

Ben, Demokrat Yargı Derneği Başkanı, Anayasa Mahkemesi Raportörü, Anayasa Hukuku Doçenti Osman Can’ı sonuna kadar destekliyorum.
Demokrasiye, hukuka ve meşruiyete inanan bütün demokrat aydınları da Doç. Dr. Osman Can’ı desteklemeye dâvet ediyorum.
Zira bu, teorik bir tartışma ve aydın fantezisi değil, Türkiye’deki rejimin demokrasiye ve hukuka uygun olup olmadığının tespitindeki temel meseledir.
28 Şubat Dönemi’nde, illegal cunta kuruluşu Batı Çalışma Grubu tarafından yüksek yargı
rganları mensupları Genelkurmay’da brifinge götürülürken, nasıl Demokrasi Çalışma Grubu’nu kurup sesimizi yükseltmişsek, bugün de yargıda yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı Osman Can, cesaretle ve bilimle karşı koyuyor.
***
Osman Can, Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci cümlesinde, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından -üç noktayla sınırlı kalarak- inceleyebileceğini, kesinlikle esastan inceleyemeyeceğini belirttikten sonra, Anayasa Mahkemesi esastan incelemeye girişirse, AYM’nin fonksiyon gaspı yapacağını ve Anayasa ’nın açık hükümlerini ağır biçimde ihlâl edeceğini söylüyor. AYM’nin, Anayasa değişiklik paketini esasa girerek iptal etmesi hâlinde, TBMM’nin bu kararı ‘yok sayması’ gerektiğini ifade eden Osman Can, bu durumun 5 generalin darbe yapmasından farksız olduğunu vurguluyor.
Osman Can, tümüyle iştirak ettiğimiz görüşlerinde, “Türkiye’de yargı sistemi darbe ürünü bir sistem. Bunu net olarak ortaya koyduğunuzda meşruluk tartışması biter. Kararı yok sayıp yeni bir anayasa sürecini başlatabilirsiniz. Bu, siyasetin demokrasiyi sahiplenmesine bağlı bir şey... Ben, TBMM’nin, Anayasa’da bulunmayan bir yetkinin kullanılması sonucu verilecek kararı yok sayması gerektiğini söylüyorum” diyor.
***
Karar dinlenmezse kaos ortamı doğar görüşünü de mantıklı bir gerekçe olarak kabul etmiyoruz. 11 kişi bir araya gelip TBMM’nin referandum kararını, Anayasa’yı ihlâl ederek ve Meclis’in yetkisini gasp ederek iptal kararı verirken doğacak kaosu düşünmezse, bu suretle referandumun iptaliyle ortaya çıkacak hukuksuzluğu ve kaosu millî iradenin temsilcilerinin düşünmesi gerekmez mi?
Artık Türkiye’deki rejimin ismini koymanın zamanı gelmiştir. Bu rejim, millet egemenliğine ve iradesine dayanan, hukuk normlarının işlediği bir ‘demokrasi’ midir; yoksa yargının, yasamanın ve yürütmenin üstüne çıktığı, millet iradesini gasp ettiği, hukuku keyfî şekilde çiğneyebildiği bir yargıçlar yönetimi, yargıçlar diktatoryası, ‘jüristokrasi’ midir?
Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’nin üstüne çıktığı, millet iradesini yok saydığı, bizzat Anayasa’yı ihlâl ettiği bir rejime demokrasi diyebilir misiniz?
Demokratik hukuk devletinde, Anayasa’nın değiştirilmesi imkânsızlaştırılır, Anayasa’nın ve kanunların vermediği bir ‘yürütmeyi durdurma yetkisi’ uydurulabilir, Anayasa’ya aykırı olarak değişiklik kanunu esastan görüşülebilir mi?...
***
Bu arada, düşünce özgürlüğüne tahammülü olmayan, jakoben despotizmin temsilcisi bazı dar kafalılar, görüşlerini cesaretle savunan Osman Can’ın kellesini alma sevdasına kapıldılar. Öyle ya, fikirleriyle başa çıkamayınca görevinden aldırmaya ve susturmaya kalkışırsınız.
Bazı cin fikirliler Can’ın bu çıkışının ‘etik’ olmadığını iddia ederken, diğerleri ‘Urun kellesini!’ diye bağırmaktalar... Hukukî görüşü belirtmenin ve savunmanın nesi etik değilmiş?
***
Osman Can, Türk demokrasisinin ve yamultulmuş yargısının bir adım önünde gidiyor. Onun bu haklı görüşünü Meclis’in uygulamaya cesaret edebileceğini sanmıyorum. Ayrıca, jüristokrasinin bir parçası olan Yüksek Seçim Kurulu da iptal kararı çıkarsa AYM’nin doğrultusunda hareket edecektir.
Lâkin, Doç. Dr. Osman Can’ın jüristokrasiye karşı verdiği bu şanlı mücadele, hukuk ve demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
H.Celal Güzel Arşivi