Behiç Kılıç

Behiç Kılıç

"Bize ateş ettirmiyorlar!.."

"Bize ateş ettirmiyorlar!.."

Askere milletin güveni tamdır...
Askere, yani Mehmetçiğe, yani yirmi yaşındaki delikanlılara, yani şehit tabutuna sarılıp, “Bir tane daha var, o da vatana feda olsun” dediği evladına güveni tamdır milletin...
Peki İlker Başbuğ’a güven nasıldır?!.
Üniformasına tamdır da..!
Bakın bir “arz” yapayım...
Başbuğ, Çanakkale’de bir seminerde konuşuyordu. Konuştuğu salonda aniden silah sesine benzer bir patlama sesi yükseldi. Başbuğ irkildi. Tedirgin ve endişeli gözlerle sesin geldiği yöne doğru kafasını çevirdi. İngilizce “What is happening” (ne oluyor) dedi. Salonda yabancı konuklar vardı ve Başbuğ da İngilizce konuşuyordu. İrkilmesi ile gelen tepkisi de böyle oldu.
İnternethaber, e-gazete, haberi duyurdu. Bu habere gelen bir vatandaş yorumu çok ilginçti ve o vatandaş şöyle diyordu; “Bir insan ani korkularda ana dilini konuşur, dili çözülmüş paşamın... İmza by simya”
“Paşam”, hakkındaki vatandaş değerlendirmelerinden haberdar olsun...
“Dili çözülmüş!..” demiş ya okuyucu, pek de yanlış değil...
“Dilinin çözüldüğünü” OHAL ile ilgili apar topar çıkışında da gördük. Uyum içerisinde olduğu “eli” kuvvetlendirdi, ne mutlu ona!..
Dili çözülmüşken, kafalardaki bazı soruları da aydınlatıverir herhalde artık..!
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Genelkurmay’dan tatmin edici açıklamalar bekliyor” biliyorsunuz.
Şahin, Çorumlu Şehit babasının tabut başında söylediği, “Biz koskoca bir devletiz, koskoca ordumuz var, birkaç çapulcu üzerinde neden etkili olamıyoruz, bunları susturamıyoruz” isyanı sonrasında Genelkurmaya seslenip açıklama yapılmasını istemişti.
Aslında, yapılması istenen açıklama daha da geniş olmalıdır...
Çünkü aynı şehit babası, daha da çarpıcı iddialarda bulunmuştu... Televizyon ekranlarına da yansıyan sözlerinde, bu şehit babası, oğlu ile sık sık telefonda görüştüğünü anlatıyor ve “Oğlum bana, teröristleri takip edip sıkıştırdıklarını ama, bu sıkıştırmalar sonucu onlarla çatışmaya girmelerinin engellendiğini” söylüyordu. PKK’yı ablukaya alıyorlarmış ama, son darbeyi vurmadan ablukayı çözüp geri dönmelerinin emredildiğini belirtiyormuş..!
Şehit babası bunları anlatmıştı...
Merak ediyor musunuz, bu iddia doğru mudur ve açıklaması nedir diye?
Fırsat bulmuşken, izninizle ben de merak ettiğim soruları bir soruvereyim, belki açıklar değerli büyüklerimiz!..
Gediktepe basılmadan iki gün önce, medyaya iteleme yapılıp “Irak’a iki kilometre girdik(!) sıcak takiple temizlik yapıldı” denilmişti. Temizlik yapılan yerden eşkıya nasıl gelip vurdu!.. Madem Irak’a girdiniz de neden iki kilometreden geri döndünüz o zaman!..
Gediktepe saldırısının ardından, düşmanın nasıl geldiği, taşeron olduğu falan anlatılıp, milletin kafasına gerekçe yaratma yerine...
Memlekete baskın yapan eşkıya sürüsünün peşine düşüp tepesine binme, yakasına sarılıp yok etme yoluna neden gidilmiyor acaba?..
Çok merak ediyorum, gazetecilerin bile eli ile koymuş gibi bulduğu PKK’lılar, bunların eğitim kampları, acaba neden bizim onca donanımlı kuvvetlerimiz tarafından bulunamıyor?!. Bunca top, tank, her gün nerelere ateş ediyor?!
Uçaklar akın akın gidip, nerelere bomba yağdırıyor!..
Bir cep telefonu ile yeri tespit edilip, nokta hedef halinde ulaşılan bunca vaka bilinmektedir... BBG evi gibi gözlendiği iddia edilen PKK karargahlarında, neden, Mehmetçiklerimizin verdiği gibi zayiat haberleri gelmiyor?..
Nasıl oluyor da, Türkiye’nin göbeğinde eylem yapan PKK’lılar iz bırakmadan buharlaşıyor!!?
Nasıl bulamıyorsunuz bunları, nasıl?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Behiç Kılıç Arşivi