Hayır diyenleri de rahatlatacak bir sonuç

Hayır diyenleri de rahatlatacak bir sonuç

Halkoylaması, halkımıza hayırlı olsun. Yazıyı yazdığımız saatlerde oyların bir fikir verecek kadarı sayılmıştı. İlk gelen sonuçlar oylama saati erken sona eren ve oy sayımları erken yapılan doğu illeri olduğu için sonuçları genel için bir fikir veremezdi. Sonraki saatlerde uzun süre bu illerin toplamdaki etkisi kendini hissettirdiği için tablo ancak sona doğru yüzde 58 "evet" yüzde 42 "hayır" dağılımına oturmuş oldu.

Referandumu bir seçim havasına ısrarla sokmaya çalışanlar için bu açık bir yenilgi sayılabilir. Oylanacak olan bir anayasa değişikliği paketi vardı ve bu değişiklik metninin başı sonu belliydi. Ama hayır kampanyası yürütenler bu metne ısrarla içerdiğinden başka anlamlar yüklemeye çalıştı. Sadece seçim meydanlarında ve tartışma platformlarında söylediklerinin etkisine güvenmekle kalmadılar, alenen psikolojik harbin bütün unsurlarını da kullanarak olayın anayasa oylaması bağlamından saptırılmasına çalıştılar. Bir yandan PKK hiçbir münasebeti yokken terörü tırmandırdı ardından yine aynı bomba tesiriyle barış ilanı yaptı. O da yetmedi BDP'nin bölge vicdanında hiçbir karşılık bulamayan boykot ısrarına referanduma beş gün kala Hakkari'de yapılan askeri operasyonla inanılmaz bir acil yardıma koşulmuş oldu.

Buna rağmen ortaya çıkan sonuca göre hayır kampanyasını yürütenlerin bizzat kendi seçmenlerinin bile önemli bir kısmını ikna edemedikleri görülüyor. Dahası bu sonuçların kendi istedikleri gibi bir seçim sonucu gibi algılanması gerekiyorsa halkın kendilerine apaçık bir mesaj vermiş olduğunu görmeleri gerekiyor.

İlk başta BDP'nin alması gereken bir ders var. Güneydoğu'da özellikle Batman ve Diyarbakır'da katılım oranı PKK'nın bütün tehdit ve baskılarına rağmen yüzde 40'ların üzerinde seyretti. Daha önceki seçimlerde de katılım oranının zaten yüzde 60'ların biraz üzerinde olduğu bölgede bu katılım oranı BDP'nin boykot uygulamasının sadece yüzde 20'lik bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. BDP'nin Türkiye'nin demokratikleşme iradesine karşı sergilediği boykotçu tutum ise Kürt seçmeninin hafızasında derin bir yer etmiş olacaktır. Bu seçimlerde silahlı bir gücün tehdit ve baskılarının yardımıyla halkın iradesi üzerinde kurduğu baskı ile işi bir nebze kotarmış oldu ama ilk genel seçimlerde bu baskılara halkın vereceği cevabı artık bekleyebilir.

Bölgede konuştuğum ve hayatlarını Kürt kimliği için mücadeleye adamış insanlardan aldığım izlenim şu: "Olağanüstü hal döneminde çokça şikayetçi olduğumuz JİTEM ve derin devlet baskıları altında bile bu kadar bunaltılmış değildik." BDP'nin bölgeye layık gördüğü demokrasi, kendini var eden zulüm, baskı ve inkar politikalarının kendi eliyle bir tekrarından başka bir şey olmadığı anlaşılmış oldu.

Referandum sonuçlarının Kılıçdaroğlu liderliğine de açıdan hiçbir prim çıkarmadığı anlaşılıyor. Bu sonuçlara göre CHP'nin kendi konumunu bir çok açıdan sorgulama yoluna gireceğini bekleyebiliriz. Bu saatten sonra bile, CHP'den böyle bir şey beklemeyebilecekler olabilir. Ancak CHP'yi bu sorgulamaya artık mecbur bırakacak nesnel koşulların oluşmuş olduğunu söylememiz gerekiyor.

Bir defa bu anayasa oylamasıyla ortaya çıkan gerilim statükonun kaybetmemek için her şeyi göze aldığı mevzilerle ilgiliydi. Bu mevzilerin de artık normalleşme istikametinde düşmesinin ardından verili durumun zorunlu olarak kabullenileceği ve bundan kaynaklanan bir rahatlamanın ortaya çıkacağını bekleyebiliriz.

Açıkçası oluşan yeni durumda yargının ne iktidarın ne de belli bir zümrenin eline geçmemiş olduğunu herkes görecektir. Aksine Yargı birilerinin elinde mülk olmaktan çıkmış ve herkesin hakkını eşit statüde arayıp bulabildiği bir imkan haline gelmiştir. Bunun böyle olduğu, bir kayıp endişesi taşınmayacağı için artık daha net bir biçimde anlaşılmış olacaktır.

Arada seçim gerilim hattına düşürülmüş bir referandum bağlamı olmadığında, herkes çok daha net bir biçimde görecektir ki, bu sonuç Türkiye'de "evet" veya "hayır" diyen herkesi bir vatandaş olarak çok daha güçlü kılacak, herkesi daha da rahatlatacaktır.

Bu halkoylamasının tartışmasız bir galibinin de Tarhan Erdem olduğunu kabul etmek gerekiyor. Erdem usulünce yapılmış bir bilimsel anketin gerçekliği ne kadar güçlü bir biçimde yansıtabileceğini de ibretli bir biçimde göstermiştir.

Artık gönül huzuruyla diyebiliriz ki "hayır"lı olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi