Eveeet... Hayırlı olsun!

Eveeet... Hayırlı olsun!

Düne kadar dilimizdeki en yaygın ifadelerden biri olan ‘hayırlı olsun’ cümleciğini, kullanmakta tereddüt eder hale gelmiştik...
Saçma bir şekilde, propaganda anaforunda, Türkçe’nin elastikiyetini kullanarak, birileri ‘hayır’ ve ‘hayırlı’ kelimelerini, siyasi emellerine alet etmeye yeltenmişti. Ama tutmadı!
Neyse, bütün bunlar dünde kaldı, şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
Halkımız bir kere daha basiret, sağduyu ve irfanıyla çok önemli bir karara imza attı. Bu kararla pek çok önemli meseleyi de hale yola soktu. Önemli değişim ve dönüşümlerin yolunu açtı. İşin özeti budur.
Bu referandum sonucunda, tam bir demokrasi için kapı açılmıştır. Alınması gereken daha çok mesafe var ama, yol açık. Sandıktan çıkan evet kararı, statükoculuğu, vesayetçiliği; darbeci zihniyeti, hasılı çağ dışı kalmış bütün ideoloji ve siyasi yöntemleri kesin biçimde saf dışı etmiştir.
Bu sonucun iktidar ve muhalefet kanadı hesabına büyük etkileri olacaktır. Öncelikle iktidar partisi açısından, geleceğe dönük bir özgüven tazelemesi ve 2011 seçimlerinde tek başına iktidar için güçlü bir işarettir. Açıkçası bu sonuç AK Parti oylarının hâlihazırda, yüzde 45 ve üzeri bir bantta seyrettiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Buradan hareketle hem iç, hem dış politikada hükümetin eli güçlenmiştir. Nitekim dünden itibaren ekonomideki hareketlenme bunun göstergesidir. AB ile ilişkiler, terörle mücadele ve diğer kritik konularda hükümet, kimi endişeleri geride bırakarak daha rahat edebilecektir...
CHP, MHP ve BDP yönetimleri açısından sandıktan çıkan netice, hiç de iç açıcı değildir! Bu partilerde, 12 Eylülün sarsıntıları mutlaka hissedilecektir. Bunu göreceğiz. Muhalefet partileri ile birlikte, referandum sürecinin başından bu yana; halkı maniple etmeyi vazife edinen tuzu kuru, elit; entel kesim için de, elbette sandık sonuçlarının kalıcı izleri olacaktır. Bunların bir kısmı hemen kıvırmaya, bir kısmı da kuyruğu dik tutmaya çalışıyor ama, halkımız bir kere daha onların kuru gürültüsüne pabuç bırakmayacağını gösterdi.
Özetle; demokrasimiz için başarılı bir sınav oldu. Hayırlı olsun!..

12 DEV ADAM...
BİR GÜN MUTLAKA OLACAK
Her şey çok güzeldi. Tek tek millilerimizin gayretleri, takım ruhu, organizasyon, seyirci, ambiyans vs. Her şey ama her şey dört dörtlüktü... Milli takımı motive eden reklamlar bile bir başka idi. Uzak mesafeden üçlük atar gibi, poşeti çöp kamyonuna sallayıp hedefi tutturan ve akabinde şovunu yapan ev hanımı, turnike bırakır gibi dört şekeri, masadaki dört çayın içine tek tek oturtan kahveci... Küre-i arzda yer kalmamışçasına, gökyüzüne basket potası kurarak uçan Türkler. Ve daha neler neler... Hepsi zekâ pırıltısının ve Türklere has abartının numunesi idi.
Az daha rüya da gerçek oluyordu. Bu seferlik olmadı. Sağlık olsun. Bir gün mutlaka olacak. Zaten, ağabeylerinin ayaklarına kadar inen formalarını gönülsüzce sırtından çıkaran minikler bunun müjdesini vermiyor mu?!. “12 Dev Adam”ı tek tek kutluyor, tebrik ediyoruz. Basketbol devlerini dize getirdiniz. ABD’liler de sırasını beklesin!
Not: Pazar günkü yazıda, futbolda ‘Avrupa Şampiyonası elemeleri’ yerine sehven, ‘Dünya Şampiyonası’ ifadesi yer almıştır. Düzeltir, özür dilerim.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi