Biraz sıkar değil mi?

Biraz sıkar değil mi?

Sonunda hangi kapıya varırsak varalım, her zaman gerçeğin peşinden koşmaya ve doğruları anlatmaya çalıştık. Şemdinli, Dağlıca, Aktütün, Çukurca, Reşadiye, Hantepe ve İskenderun başta olmak üzere birçok olayda askeri ihmaller ve ihanetler silsilesine zum yaptık.

Kalemimizin kudretince, dilimiz döndüğünce...

Ayrıca dedik ki, bir de “Derin PKK” var. Devlet içinde uzantıları olduğu gibi uluslar arası istihbarat örgütlerinin taşeronluğunu yapan.

Kürt kökenli kardeşlerim daha iyi hatırlar, bir de çağrım olmuştu: “Biz Ergenekon’a inanmadık, siz de bu yapıya inanmayın.”

Şimdi tam zamanı...

9 sivilin hayatını kaybettiği Hakkari’deki mayınlı tuzak, Türk-Kürt kardeşliğine kurulmuş bir tuzaktır. Türkiye’deki Kürt meselesinin çözümüne hiç inanmayan, ayrıca bir süredir MOSSAD güdümündeki iş hacmini arttıran “Doktor Bahoz” kod adlı ve Suriyeli Fehman Hüseyin’in başrolde oynadığı tehlikeli bir oyundur.

Hüseyin’in bir süredir Murat Kara

yılan’la liderlik çekişmesine girdiği ve bu tür eylemlerle PKK’da ağırlığını arttırmaya çalıştığı iddiası doğru, ama Hakkari eylemini açıklamaya yetmez. Çözümsüzlüğü isteyen uluslar arası çevrelerin bu süreçteki rolü çok iyi irdelenmelidir.
Bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizin artık bu oyunu görmesi ve bozmasının zamanıdır. Referandumda tüm tehdit ve baskılara rağmen sandığa gidip çözümden yana iradesine ortaya koyanlara, yenileri eklenmelidir.

BDP temsilcileri de Derin PKK’nın boyunduruğundan kurtulup Kemal Burkay gibi Kürt aydınlarına kulak vermelidir. Türk generaline kafa tutan, mangalda kül bırakmayan Selahattin Demirtaş ve arkadaşları, çapulculara da aynı cesaretle, yüreklilikle, yumruğunu sıkarak lanet okursa o zaman Kürt meselesinde çözüme daha çok yaklaşırız.

Gelin, hep birlikte Derin Devlet ve Derin PKK’nın kovanına çomak sokalım. Biz Şemdinli’de devlete ait “İyi Çocukları” deşifre ettik, hadi siz de Hakkari’de PKK’ya ait “İyi Çocukları” çıkarın ortaya.

Biraz sıkar değil mi? Sizi kırmızı demokratlar sizi...



Yargıtay CHP’yi inceliyor mu?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, referandum sabahı sürpriz bir açıklamayla iktidar partisine mesajını vermişti. Anlaşılan sonuçlardan o da rahatsızdı.

Yasaya göre görevi ama yine de merak ediyorum, acaba sayın başsavcı, CHP’deki gelişmeleri de yakından takip ediyor mu? Çünkü: CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in iddiaları öyle yenir yutulur cinsten değil.

Ateş, muhabir arkadaşımız Neşe Sarıdoğan’a yaptığı açıklamada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçildiği kurultayda tüzük ihlali yapıldığını belirterek, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı incelerse hukuksuzluğu ortaya çıkarır” diyor.

Devam ediyor Ateş: “Şu anda hukuksuz, yetkisiz bir MYK vardır. Yani MYK yok hükmündedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı incelerse genel merkezin yasal olmadığı ortaya çıkacak.”

Ve “tık” yok.


Önce istifa sonra sınav

ÖSYM’nin kurucusu rahmetli Prof. Dr. Altan Günalp’tir. Eğitim muhabirliğim sırasında tanıdığım Günalp, 1974 yılında ÖSYM’nin temellerini atarken Türkiye’ye çok önemli bir miras bıraktı.

Bu sistem sayesinde üniversite kapılarındaki torpil, rüşvet şantaj iddiaları neredeyse sıfırlandı. Bu ideal yapı, memur alımlarına da model oluşturdu. KPSS gerçeği böyle doğdu.

Ne yazık ki, 1974’da Günalp hocanın yanında yer alan genç akademisyen Ahmet Ünal Yarımağan, 20 yıl sonra 2004 yılında YÖK Başkanı Erdoğan Teziç tarafından atanınca büyü bozuldu. Oysa sistemin içindeydi ve işleyişi çok biliyordu.

İyi bir teknisyendi ama maalesef iyi bir

lider yönetici olamadı. Yarımağan’ın görevde olduğu 6 yıl, sınav tarihi açısından kötürümdür.

Bugün ÖSYM, Türkiye’nin en itibarsız kurumudur. İşin kötü tarafı, binlerce öğrenci ve memur adayının kaderi bu kuruma bağlıdır. Hazindir, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 279 bin öğretmen adayının KPSS Eğitim Bilimleri sınavına yeniden gireceğini açıkladı. Kopya skandalının faturası adaylara çıktı, kurunun yanında yaş da yandı.

Bu rezaletin birinci derecede sorumlusu Yarımağan ise hala ÖSYM Başkanı olarak koltuğunda oturmaya devam ediyor. Görevden alma yetkisine sahip YÖK Başkanı ise pişkin pişkin açıklamalar ya

pıyor. Gariptir, siyasi sorumlu olarak hükümet ve atama yetkisini elinde bulunduran Çankaya da seyirci vaziyette.

Sorumlu bir vatandaş olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a buradan sesleniyorum: Erdoğan Teziç keşfi Ahmet Ünal Yarımağan skandalını sonlandırmadan, daha açık ifadeyle istifa ettirmeden veya görevden almadan bu yeni sınavı yaptırmayın.

Artık bu saatten sonra yeni sınavların günahı, vebali size aittir. Bu gençlerin umutlarıyla oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

Ya adam gibi sınav yaparlar ya çekip giderler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi