Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Sempati değil 'empati'...

Sempati değil 'empati'...

Üniversitelerde başörtüsü/türban meselesinin halledilmesi tamam da, ya sonra başörtünün/türbanın bütün kamusal alanlarda serbest bırakılması hususunda da talepler gelirse ne olacak?..

Şimdi birilerin gündeminin başköşesinde bu soru var.

Sadece soru mu? Hayır... Soruyu, aba altından sopa gösterme gayretleri izliyor.

Öncelikle, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasının rehaveti içine gireceğini düşündükleri kesimlerin, en azından şimdilik bununla yetineceklerini ve dolayısıyla temel hak ve özgürlükleri cümlesinden olan başka şeyleri istemeye cesaret edemeyeceklerini varsayıyorlar.

Ölümü göstermişlerdi bizlere yıllardır, şimdi sıtmaya razı olmamız ve hayatımızı böyle sürdürmemiz gerektiğini söylemeye çalışıyorlar...

Hukuki temeli olmayan bir yasağın yüksek öğretim kurumlarında kaldırılıyor olmasını, aynı yasağın yine hukuksuz bir şekilde başka bazı alanlarda sürdürülmesine sebep olarak kullanmak istiyor ve 'eğer o konuda ısrarlı olursanız, kazandığınız bu hakları da kaybedebilirsiniz' demeye getiriyorlar.

Bu konuyu böyle düpedüz söylemek yerine de, birtakım zavallı argümanların arkasına sığınıyor ve böylelikle de güya bilimsel takılmış oluyorlar.

'Başörtülü/türbanlı bir hanım hakim, savcı, doktor, öğretmen... olamaz' diyorlar, kibarca.

Başörtüsü kişinin siyasi kimliğinin bir ifadesi sayılıyormuş onlara göre ve kimliğini apaçık belli eden kıyafetler giyenlerin tarafsızlığı hususunda insanlar şüphe duyabilirmiş...

Ne kadar güzel!..

Başörtülü bir hakim hanım ya da savcının karşısına çıktığında kendisini rahat hissetmeyecek başı açık bir hanım elbette olabilir ve bu bir anlamda bir problemdir.

Başörtüsü bir tür siyasi sembol ise başörtüsü takmamak da bir anlamda öyle sayılmalıdır.

O zaman başörtüsü kullanmayan bir hakimenin karşısına başörtüsü ile çıkacak bir hanımın durumu ile alakalı olarak ne söyleyeceğiz?..

Başörtüsü takmayanlar tarafsızdır ama takanlar tarafsız olamazlar mı diyeceğiz?..

Haydin canım siz de!..

Başörtülüden başörtüsüz olanların rahatsız olabileceği iddiası, 'her ihtimale karşı başörtüsünü yasaklayalım' neticesini getiriyorsa; başörtüsüzden başörtülülerin rahatsız olması durumunda ne yapacağız?..

Hanımların tarafsızlık gerektiren mesleklere girmemelerini mi isteyeceğiz?..

Başı açık hanımlar tarafsız olabildiği gibi, başı kapalı olanların da tarafsız olabileceklerini kabul etmek neden bu kadar sıkıntı çıkarıyor ki?..

Unutulmamalı, memleketimizde başörtüsü kullanan kadınların oranı yüzde 70...

Güya bilimsel takılıp, başörtüsünü tarafsızlığı ortadan kaldıracağı hususunu sıklıkla dile getirenler, öne sürdükleri bahanenin tersinin de olabileceğini ve bunun aslında daha vahim olduğunun farkında değilmiş gibi davranmayı tercih ediyorlar.

Çağdaşlığı ve modernliği kimselere kaptırmak istemeyenlerin, sempati göstermelerini bekleme lüksümüz olmasa da, ülkedeki çoğunluğun hakları hususunda azıcık olsun empati yapmaları gerekirdi oysa...

Empati yaptıklarında, farklı hayat tarzlarına karşı toplumdan talep ettikleri hoşgörüyü, başkalarına karşı zerre kadar göstermediklerinin farkına varırlardı muhakkak...

Eğitimini alan ve gerekli diğer şartlarını yerine getiren başörtülü bir hanımın hakim, savcı, avukat, kaymakam, doktor, öğretmen... olabilecek olması, birilerini aslında başka sebeplerle mi ürkütüyor acaba sorusu gelip takılıyor insanın zihnine...

Bu ülkenin eşit vatandaşları olduğumuza, hak ve ödevler hususunda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğine göre; birilerinin başkalarına göre daha eşit oldukları iddiası, kime ne kazandırır ki...

Şimdi ya da sonra, bir arada yaşıyor olmanın gereklerini yerine getirmeye başlayacağız muhakkak... Şu var ki, gerekenleri yapmakta geciktikçe, toplumsal faturamız kabarıyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi