Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

CHP’de neler oluyor?

CHP’de neler oluyor?

Herkesi meşgul eden bu konuyu farklı bir açıdan değerlendiriyorum ve kim haklı, kim haksız, hukuka uygunluk gibi kavramların dışında inceliyorum.

İlk sorum Deniz Baykal’ı kimin, hangi amaçla tasfiye ettiğidir. Siyasetçilerin ahlaklı olmasını isteyen bir kişi mi yoksa belli siyasi amaçları olan bir odak mı bu eylemi gerçekleştirdi? Ayrıca bu eylemi yapanın kim olduğunun merak edilmemesi, CHP de dahil kimsenin bu soruya cevap aramamasının anlamı nedir?

Baykal’ın istifasından sonra Kılıçdaroğlu’nun liderliğe getirilmesi önceden mi planlandı yoksa boşalan bir makama en uygun kişi mi getirildi? Bu konuda hiçbir tartışma yaşanmaması, rekabetin olmaması, medyanın bu seçimi desteklemesi doğal mı?

Bugünlerde yaşadığımız gelişmeler bu planın ikinci safhası mıdır yoksa önceden planlanmamış, kendiliğinden oluşmuş bir gelişme midir?

CHP’nin yeni lideri politikalar hakkında görüş bildirmek, alternatif projeler üretmek yerine rakibi AK Parti’nin liderini itibarsızlaştırmak peşinde. Tüm eleştirileri Başbakanın sahsına yönelik ve mahkemelere düşecek kadar incitici ithamlar. Hemen bir soru aklıma geliyor. Onun amacı partisini iktidara getirmek değil, AK Parti liderini zayıflatmak mı? Bu strateji önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı olması beklenen Erdoğan’a rakip olacak kişinin önünü açmaya mı yönelik. Yani seçim iki kişi arasında olursa tabanının karşı taraftakine oy vermesini sağlamak mı istiyor?

Türkiye’deki ayrışmanın partiler arasında olmadığını düşünüyorum. Yani her partide farklı politikaları destekleyen kesimler bulunuyor ve CHP’deki bugünkü ayrışma bunun dışa vurulmasıdır. Deniz Baykal CHP’nin devletçi ilkesini savunan bir kişi idi. Bu, devletin ekonomik faaliyetlere katılması değil güçlü devlet yapısının korunması amacını taşıyordu. Devletin güçsüz, halkın güçlü olmasını isteyen kesimler onu tasfiye ettiler ve CHP devletçiliği terk edip halkçılığa yöneldi. Aslında bu da CHP’in ilkelerinden biriydi ama şimdi diğer ilkelerin önüne geçiyor. Görünüşte bu CHP’nin oyları artıracak, hatta iktidara taşıyacaktı. Gerçek amaç ise ülke çapında devlet karşıtı cepheyi güçlendirmekti ve oyla hiç ilgisi yoktu. Bu durum AK Parti içindeki devleti güçlü kılma eğilimini de zayıflatacaktı.

Devlet-millet ikilemini açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Bunlar birbirinin karşıtı değil tamamlayıcısıdır. Bugün devlete yönelik eleştiriler geçmişteki yanlış uygulamalardan kaynaklanıyor. Şu soruya cevap vermek zorundayız: Yanlış yapan yok mu edilmeli yoksa ıslah mı edilmelidir? Şu sıralarda yok etme eğilimi ağır basıyor. Oysa CHP tasfiye yerine ıslah etmeyi savunmalı ve bunun yollarını göstermeliydi. MHP’nin bu rolü üstlenmesi mümkün değildir. Dünyadaki gelişmeler ve bunun ülkemizdeki etkileri bu partinin ideolojisi ile bağdaşmıyor.

Sonuç olarak şu anda en çok savunulan halkın iradesine başvuralım ve halkımızın bu konudaki düşüncesini öğrenelim. Bunun için yeni bir araştırmaya gerek yok, O düşüncesini atasözü haline getirmiş ve “Allah devlete, millete zeval vermesin” demiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi