Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

O günü düşünmek

O günü düşünmek

Bu topraklar üzerinde günümüze gelinceye kadar kardeşçe yaşamış, birbirlerinin hak ve hukukunu gözetmiş ve ülkeyi aile ocağı haline getirmiş ecdadımızı hayırla yâd ediyoruz.
Çağdaşlık ve laiklik adına, hiçbir şey ortaya koyamayıp, halkımızı birbirine düşman edercesine hareket eden basiretsiz, ileriyi göremeyen ve merhametsiz kimselere de Allah’tan hidayet diliyorum.
Slogan olmaktan öteye geçememiş laiklik anlayışı, idarecilerin keyfi uygulamaları ile zulüm aleti haline gelmiştir. Bu da, ilerici-gerici, aydın-yobaz gibi birbirini sevmeyen, içi başka dışı başka insanların ortaya çıkmasına neden olmuş, gruplaşmalar oluşmuştur.
Ayrıca bu şekildeki bir laiklik anlayışı, içi boşaltılarak kupkuru bir kavram olarak kalmıştır.
İçinde yaşadığımız bu cemiyet, gökten inip, yerden de çıkmamış ve dışarıdan da gelmemiştir. Bu toplum bizlerden oluşmuştur. Anne, baba, amca ve dayılarımız, hâlâ ve teyzelerimiz ile komşularımız, alıcı ve satıcılarımız, hakim ve mahkûmlarımız, savcı ve tutuklularımız, amir ve memurlarımız, işveren ve işçilerimiz, işte tüm bunlar biziz...
Peygamberimiz kendilerini arkadaşlarına, dostlarına tarif ederken, “Ben sizler için babanız mevkisindeyim” buyurmuştur... Bu ne demek? Devlet, vatandaşına karşı baba gibidir. Hem de çobanlık özelliği olan baba... Baba adildir, çocuklarına eşit davranır, baskı ve dayatma yapmaz... Baba çocukları arasında farklı muamele yapmaz... Yaparsa ne olur? Çocuklar arasında kavga başlar. Barış ortamının yerini düşmanlık alır.
Çocuklarına gelince; önce babanın adil olduğunu ve kendilerini sevdiğini ve evlatları arasında ayırım yapmadan eşit bir şekilde davrandığını kabul eder. Bu güzelliklerden dolayı o, babasına karşı asi olmaz. Babasının mallarını tahrip etmez ve iç ve dış düşmanlara karşı korur. Bu şekilde babasının mülkünde sulh içinde yaşarlar.
Babadan beklentilerimizin bu bekleyiş süresi içinde gerçekleşeceğini ümit ediyoruz. Babanın atacağı böyle bir adıma karşı, taban da bunun karşılığını vermelidir.
Bu gerçeği her kesim bilmelidir ki, Allah’ın nurunu hiçbir güç söndüremeyecektir. Bunun için, Allah’ın Kitabı’nda, Rasûlullah’ın hadislerinde bugün inananlara yanlış anlamda söylenilen irtica kelimesini destekleyen bir tek âyet ve hadis bulamazsınız. Bunun aksine, ülkemiz halkını yanlışa, yalan ve dolana, hırsızlık ve hortumlamaya götüren, perde önü ve arkası ne var ne yoksa tamamı, irticayı temsil etmektedir.
Allah’ın emir ve yasaklarına gücü nispetinde uyan kimselere irtica tabirini kullanmak Allah’a ve Rasûlullah’a tam bir iftiradır. Bu özellikteki kişilerin tavırlarını yeniden gözden geçirip kardeşçe bir hayatı devam ettirmemiz için gerekli olan müspet adımları atmaları gereklidir.
Unutmayalım ki; boynuzsuz koyunların, boynuzlu koçlardan hakkını alacağı bir âleme hızla yaklaşmaktayız. Zerre miktarı hayrın ve şerrin hesabının sorulacağı gerçek âlemde hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
Sevmenin hesabını vermek kolay amma, küsmenin, haksız buğzetmenin ve kin gütmenin hesabını vermek çok zordur.
O günde Rabbimiz, bizi, yüzleri ak olanlardan eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi