Özlem Zengin

Özlem Zengin

Sabah Mercimek, Akşam Mercimek... Dikkat Et Müdür Bey, Öğrenciler Gebere

Sabah Mercimek, Akşam Mercimek... Dikkat Et Müdür Bey, Öğrenciler Gebere

Mardin Mazıdağı ilköğretim yatılı bölge okulunda, öğrencilerin yanmayan kaloriferler ve yetersiz yemekten şikayetlerinin tesbiti üzerine okul müdürü, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından açığa alınmış.


Sayın Başbakan da milletvekillerine illerinizdeki YİBO’ları gezin, bu işi bürokratlara bırakmayın talimatını vermiş. Vekillerin ısrarlı takibi sorunun çözümünde çok anlamlı. Hatırlarsınız, Umut Balık’ın, Mart 2010 da yine YİBO da kaybolması ile yatılı okullar kamuoyunun merceğine girmişti. Bir hafta arandıktan sonra cansız bedeni okulunun bahçesindeki üzeri açık bırakılan, sonra gelen giden görmesin diye kapatılan ve şüphe ile tekrar açılan foseptik çukurunda bulunmuştu. Eminim, ailesi sorumlular hakkında dava açmıştır ama hangi aşamada kaldı unuttuk gitti.



Bu okullardan bahsederken hep noksanlar üzerinden konuşuyoruz ama bugün ülkeyi yöneten; vekiller, bürokratlar arasında hayatı, yatılı okulda geçen hatta o okullar olmasa hiç okuyamayacak olan çok insan var. Özellikle Anadolu insanı için bu okullar olmazsa olmaz. Peki, hayata şans kapısı açan parasız yatılı devlet okulu günlerini özlemle yâd eden kaç kişi vardır acaba. Tecrübeyle sabit, azdır. Ben, yatılı okulda, dolap içinde büzüşmüş ağlayan çok arkadaş gördüm, ben de ağladım. Sabahları yetmiş kişilik yatakhanede, belletmen elindeki sopayı, yan yana dizilmiş metal ranzaların bir ucundan diğer ucuna sürter, ortaya çıkan korkunç sesle uyanırdık. O sesle uyanmamak için her zaman daha erken kalkardım. Gündelik hayatın içinde sıradan olan her işin bir sırası olurdu. Öğle yemeği, okuldaki öğretmenler de yediği için iyi, akşam yemeği kötü olurdu. Yatakhaneler gündüz kilitlenir, yorgunluktan ölüyor olsanız oturacak sert sıra dışında yer olmaz, çok hasta iseniz revire giderdiniz. Bir defasında kış olimpiyatlarında, buz pateni yarışmasını izliyoruz, o zamanlar çok ünlü İngiliz Jayne Torvill ve Chistopher Dean çiftine sıra geldi, tam o anda etüt zili çaldı sadece beş dakika izin istedik, rica ettik yok, müsaade etmediler, seyredemedik hâlâ merak ederim. Sonuçta anlamsız yasaklarla dolu, varlık içinde yokluğun yaşandığı bir sistem idi.



Yatılı okul mahrumiyetlerinin mazisi memlekette çok eski. Daha çocuktum yatılı okulda öğretmenlik yapmış bir aile dostumuz anlatmıştı. Tokat’ın Artova ilçesinde, yatılı bölge okuluna yeni bir müdür atanmış. Çocukları toplamış, ‘bakın buraya bir dilek kutusu koyuyorum, neye ihtiyacınız olursa bu kutuya yazıp, atın’ demiş. Aradan zaman geçmiş, törende kürsüye çıkan müdür, ‘şimdi okuyacağım not, dilek kutusundan çıktı, kızmayacağım, kim yazdıysa bilmek istiyorum’ demiş. Notta ‘Sabah mercimek, akşam mercimek; dikkat et müdür bey, öğrenciler geberecek’ yazıyormuş. Ufacık kara kuru bir oğlan korkarak öne çıkmış, müdür sarılmış artık mercimek yok demiş.



Çocuklar şanslıymış, hem mercimek nefretini ifade eden cesur arkadaşları, hem de onları dinleyecek çocuk psikolojisinden anlayan müdürleri olduğu için. Fakat bu konu şansa bırakılmayacak kadar önemli. Dünyada ihtisaslaşmanın bu kadar arttığı, çeşitlendiği dönemde nasıl işitme engelliler, görme özürlüler, anaokulu, ilköğretim için ayrı öğretmenlik formasyonları var ise; küçük yaşta ailelerinden ayrılan, psikolojileri yaşıtlarından farklı yatılı öğrenciler için de ‘yatılı okul öğretmenliği’ branşı olmalı. Bu okulların öğretmeni, mimarisi, tefrişatı, müfredatı ve en önemlisi denetimi diğer okullardan daha farklı bir tür okul-ev mantığı ile yeni hukuki çerçeve içine alınmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özlem Zengin Arşivi