D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Edebiyat kütüphaneleri ve edeb

Edebiyat kütüphaneleri ve edeb

Yaşar Kemal’in itirazı olmasa idi, “edebiyat kütüphaneleri”nden kamuoyunun haberi olmayacaktı.
Kültür Bakanlığı, şimdilik yedi ilde “edebiyat kütüphaneleri” kurmaya karar vermiş. Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Adana, Trabzon ve Erzurum’da kurulacak olan kütüphanelere o şehirlerin ünlü yazarlarının ismi verilecekmiş.
Edebiyatın alanının daraldığı bir zamanda, “edebiyat kütüphaneleri” kurulması kulağa hoş geliyor. Kütüphanelerin aynı zamanda müze olacağı haberin ayrıntısından anlaşılıyor.
Proje kulağa hoş geliyor ama, bürokrasinin bu hoşluğu nahoşluğa çevirme ihtimali de gözden uzak tutulmamalı. Böyle bir projenin enine boyuna düşünülerek, çerçevesi iyi çizilerek yapılması, edebiyatı kavramakta her zaman yaya kalan bürokratik akla bırakılmaması gerekiyor. Edebiyat çevrelerinin, yazar kuruluşlarının, hatta konuyla ilgili diğer gönüllü kuruluşların ilgisi ve bilgisi de mutlaka işin içinde olmalı.
Yaşar Kemal’in itirazı, onu bilgelik mertebesine yükseltecek nitelikte. Adana’da yapılacak edebiyat kütüphanesine adının verilmesini uygun bulmamış. Bu şehirde kurulacak bir kütüphane için kendi adı yerine, eski bir folklorcu olarak, romanlarında halk kültürü unsurlarına geniş yer veren bir yazar olarak Karacaoğlan’ın adının verilmesi gerektiğini söylemiş.
Sadece Adana’daki kütüphaneye yaşayan bir yazarın adı verilecekken, şimdi bu mümkün olmayacak.
Bakanlık böyle isimler bulup harekete geçeceğine, bu isimler konusunda geniş bir istişare halkası oluşturmalı idi. Hiç olmazsa adını vereceği kişiye danışmalıydı.
Muhtemelen Yaşar Kemal’in kendi adının bir kütüphaneye verilmesine balıklama atlayacağı düşünüldü. Fakat, evdeki hesap çarşıya uymadı, Yaşar Kemal ilgililere yol gösterdi. Edebiyatçı olarak “edeb”i hatırlattı.
Yaşar bir yazar böyle yaptı. Peki, bu müzelere ismi verilecek yazarlar yaşasaydı ne yapardı?
İşe Ankara’dan başlayalım: Ankara’daki kütüphaneye Mehmet Âkif ismi verilecekmiş. Mehmet Âkif hayatının 3 yıla yakın bölümünü Ankara’da geçirdi. Fakat Mehmet Âkif hayatta olsa idi, Ankara’da kendi adına bir kütüphane kurulmasına kesin olarak karşı çıkardı. Çünkü onun “edeb”de Yaşar Kemal’den geri kalacağını düşünmek olmaz. Ankara’da Hacı Bayram adına bir eser ortaya koymadan, Mehmed Âkif veya başka bir yazarımız adına bir şey yapmak, edebiyatla aynı kökten gelen “edeb”e aykırıdır!
Ya İstanbul’a yapılması tasarlanan Ahmet Hamdi Tanpınar kütüphanesi için Tanpınar ne düşünürdü?
Bunu birazcık Tanpınar okumuş olan herkes kolayca cevaplandırabilir. Tanpınar üstat tanıdığı Yahya Kemal Beyatlı varken, İstanbul’da adının bir kütüphaneye verilmesini asla doğru bulmazdı.
Diyarbakır için de benzer şeyler söylenebilir. Süleyman Nazif, Cahit Sıtkı gibi isimler varken, Ahmet Arif’le işe başlamak ne derecede doğru olabilir?
Trabzon için Bedri Rahmi, İzmir için Attila İlhan ve Erzurum için Emrah’da karar kılınmış. Bu isimler üzerinde de düşünmek, tartışmak lazım. O şehirlerin edebiyat çevrelerinin, kuruluşlarının görüşlerine başvurmak lazım.
Edebiyat kütüphanelerinin daha isimlerini konuşuyoruz, muhtevasını hiç bilmiyoruz. Bir kütüphane sadece isimden ibaret olmaz her halde. Bu kütüphaneleri diğer kütüphanelerden ayıran hususiyet ne olacak acaba?
Kültür Bakanlığı kendisine bağlı kütüphanelerle ilgili temel meseleleri çözmek için güçlü adımlar atması gerekirken, işin gösteriş kısmıyla mı ilgileniliyor diye düşünmeden edemiyor insan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi