Bir Odatv taktiği: 'Kara iftira'

Bir Odatv taktiği: 'Kara iftira'

Soner Yalçın ve şürekâsının kullandığı iftira biçimi, geleneksel iftiradan farklıdır. Tutuklanmayanlar bu yöntemi hala kullanıyor.
Bildiğiniz gibi geleneksel olanı, "kuru iftira" dır. Kuru iftira baştan sona yalandan oluşur. Yani külliyen yalandır.
Gerçekle uzaktan yakından ilişkisi bulunmaz.
Basit bir örnekle açıklayalım:
Diyelim ki mahallede, dini bütün, gözü ailesinden başkasını görmeyen bir adam yaşamakta. Onu itibarsızlaştırmak isteyenler, "Hacı Emin'i âlem yaparken görmüşler" der.
Sanırım kuru iftira artık miadını doldurdu. İletişimin ve eğitimin geliştiği bir çağda, bu tarz yalanlara pek inanılmıyor.
Çünkü medyadaki haberler sayesinde, insanların kuru iftiralara maruz kalan şahıs hakkında bir fikri oluyor. "Yok canım, mümkün değil" diyorlar. Tutarsızlık göze batıyor.
***

Kurunun yerini yeni tip bir iftira aldı: Gelin ona da "kara iftira" diyelim.
Bu tip iftiranın belirgin özelliği, kamuoyunca bilinen bazı gerçeklere dayanması...
Şimdi size kendimden bir örnek vereceğim:
Eskiden sıkça, şimdilerde ise arada sırada, yiyecek-içecek üzerine yazıyorum. Bunun gizlisi saklısı yok; yazılar ortada.
Ergenekoncu puştlar, işte bu bilginin üzerine yalanlar inşa ediyor: "Bedava yemek karşılığında yazıyor" diye iftira atıyorlar.
Halbuki, bilen bilir, bütün kazancımı kitaplara, CD'lere ve yeme- içmeye yatırırım. Bu koca göbek bana kaça patladı; siz biliyor musunuz?
Hatta benim birçok yemeğim, normalden pahalıya gelir: Para almamaya kalkışan lokantacılar olduğunda, faraza 50 liralık yemek yiyip, masaya 100 lira bırakırım.
***

Ama iftiralara inananlar da oluyor. Niye inanıyorlar?
Çünkü bazı gazeteci müsveddelerinin böyle şeyler yaptığı biliniyor.
Örneğin 1980'li yıllarda... Hürriyet'in eski bir magazin müdürü... Maaşı kumar borçlarına yetmediği için... Söyleşi yaptığı kişilerden para alıyordu. Bu parayı da kumar borcunu kapatmak için harcıyordu.
Derken Sabah gazetesi bunu ortaya çıkardı. Para verenlerin de ifşaatı sonucu adam kovuldu.
Not: Hoş kovuldu da ne oldu? Buna acıdılar, büyük bir holdinge fasulyeden danışman yaptılar. Uzun yıllar geçip olay küllenince, gazeteye döndü.
***

Peki, kara iftiracılar sadece Soner Yalçın ve şürekâsı mı? Hayır. Ergenekon dostları çeşit çeşit; kimi militan, kimi zıpçıktı.
Örneğin Hürriyet'te yazan İbiş de gerçeği bildiği halde, aynı kara iftiraları atıyor.
Günü geldiğinde beni daha iyi tanımasını sağlayacağım. Acelem yok...

Konyalı Ahmet Usta

BEĞENDİM

Saldırgan solcuların yumurtalarından kurtulduktan sonra, arkadaşlarla İzmir Bornova'daki Konyalı Ahmet Usta lokantasına gittik.
Etli ekmeği, kebabı, çiğ köftesi, ezmesi filan gayet iyiydi. Beni resmen çarpan ise içine (İskender kebaptaki gibi) eritilmiş kızgın tereyağı katılan ezogelin çorbası oldu.
Ne yalan söyleyeyim; ilk kez böyle içtim ezogelini. Meğer bilinen bir yöntemmiş.
Sakın düğün çorbası ile kıyaslamaya kalkmayın. Eritilmiş kızgın tereyağı ezogelinde farklı oluyor. Olağanüstü bir lezzet! İnsan kendinden geçiyor.

Timuçin Esen

BEĞENEBİLİRİM

Cuma gecesi İKSV Salon'da, Hırsız-Polis dizisinden de tanıdığımız Timuçin Esen'in konseri vardı.
Şimdiye kadar 'cover' söyleyen Esen, ilk kez çoğu kendisine ait olan bestelerle ve yoğun heyecanıyla karşımızdaydı.
Seyircinin tepkisi Esen'in henüz 'cover'ları tam manasıyla aşamadığını gösteriyordu.
Böyle bir karşılaştırma yapılabilir mi, bilmiyorum ama bence besteler; sözlerden ve özellikle de vokalden daha olgundu.
Acaba Timuçin Esen, diyelim ki Tindersticks gibi yumuşak ama yoğun bir tarzda daha başarılı olabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi