Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

İdraki zorlayan abes haller

İdraki zorlayan abes haller

Zararlı ve faydalıyı anlamak için diploma sahibi olmaya hiç gerek yoktur..
Sirk maymununun anladığını orman maymunu da anlar..
Türkiye’de suni bir “irtica kasırgası” doğuran resmi ve sivil güçler nihayet hatalarını idrak ettiler..
Dost ve düşman ülkelerin tamamına yakını siyah ve beyazı tek renk olarak görmüyorlar gayri..
Tabii istisnaları da vardır..
Fransa C.Başkanı Sarkozy gibi ve dahi Güney Kıbrıs Rumları gibi..
Amma ekseriyet ittifak halinde..
Hepsi de Türkiye’yi anlamaya başladı.
İçeride durum biraz daha farklı..
Türkiye sevgisinden nasiplenmemiş, bütün meseleleri particilikle mütalaa eden en eski partimizin eski müntesipleri gelişmeleri anlamamakta inat ediyorlar..
Niye ki?
Halbuki Türkiye eski Türkiye değil..
15-30 milyonluk bir küçük devlet değiliz..
Düşman bildiğimiz ülkeler ise aslında bize düşman olmakta menfaatı olan ülkeler değiller..
Bir zamanlar sınırımız dışında kalan ne kadar ülke varsa istisnasız düşman bilirdik.. Ya da öyle bilmemiz için dayatıyorlardı..
Çok şükür o vehim hastalıkları geçti artık..
Kala kala içimizdeki bizim adımıza ahkam kesen, bizleri yönlendirme gayretini, çabasını aksatmayan kartel medyanın anlı-şanlı bücürükleri kaldı..
“28 Şubat 1000 yıl sürecek” diyen eski kafa bir apoletliye kinaye olarak aynı rütbeden bazı generaller Erbakan cenazesinde bir araya geldiler.
GK Başkanı çiçek gönderme nezaketinde bulundu..
Bunlar özlenen gelişmeler, gerekli fiillerdir..
Aydın Doğan medyasında icra-ı faaliyette bulunan ücretli sivil askerler maalesef “dediğimiz dedik, çaldığımız düdük” ısrarını sürdürmekten geri durmuyorlar..
Ben hep hayret etmişimdir Aydın Doğan’ın ve temsilcilerinin seçmece insan tedarik etmelerine..
Düşündüklerini sanmıyorum..
Şartlanmış lejyoner mantığı ile gazetecilik yapılmaz, fakat yapıyor malum kişiler..
Yaptırıyor kör olasıca para..
Bu iddialarım doğru mu-yanlış mı, önce bunun üzerinde duralım..
Teklifi yaparken dahi tereddütteyim..
Çünkü “Uçsa da dana” diyecek medya askerleri hayli çoktur..
Ulan HA-CO hemen yerinden zıplama..
Dur dinle biraz..
“Dersim Ermenisi Yemuş hanımın oğlu Çarkçı Kemal”, bir parti mitinginde “Bundan sonra kapınızı sütçü çalacak, güvenlik güçleri değil” diyor ki, insanı güldürmekten fıtık edecek bir palavra..
Hangi sütçü?
Domuz sütü satan birisi olabilir mi?
Veya, tek parti döneminin rakıyı “Aslan sütü” diye yutturan ayyaş zihniyetlileri mi?
HA-CO tarafsız bölgelerde bezir yağı ile manda yağlamakla görevli kılınmış muhakkak..
Aman o ne diller?
O ne vıcık vıcık bezir yağı?
Zararı yok.. Çünkü ardaşları da aynı telden aynı melodiyi sokuyorlar kulaklara..
Aydın bey defolu adam seçmez..
Zamanla alası çıkanları ise tekmeler atar..
“Kovuldum ey halkım!” zılgıtı henüz kulaklarımızdadır..
Köpeğin pederi yazar şu an başka yerlerde yeni bir köpeği kaşıyor..
Hipopotam kafalıyı mı dersiniz. Yalçın yalçın birbirinin aynısı Bremen mızıkacılarını mı?
Bre bulaşık HA-CO, adam gibi cevap ver.. Yine AKİT düşmanlığı yapayım diye ... batırma..
Sabah sabah kapını çalan sütçüyü yakala içinde camızlar yüzecek göllere doldur, görevini yerine getir e mi?
Abeslikleri yedi dağın develeri bile bıraktılar, baksana..

Kim kimdir, kim kim değil, bir bakışta bilmek zor
Tüm albümler yırtıldı ve resimler karıştı..
Biz kışları kaybettik yaz ve bahar gelmiyor
Silik yıllardan geçtik, bak mevsimler karıştı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi