Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

TRT kurumunun Nevruz Bayramı

TRT kurumunun Nevruz Bayramı

Yarın, TRT kurumunun Nevruz Bayramı. Kendilerine kutlu olsun! Gerçi biz, millet olarak, 4.648 yıldan beri Nevruz şenlikleriyle yaşıyoruz ama, TRT bu millî bayramımıza tamamen farklı bir açıdan bakıyor.
Geçen yıl, İstanbul Televizyonu, yeni bir Nevruz Bayramı münasebetiyle, yapacağı canlı yayına beni de davet etmişti. Programı sunan gencecik bir kızcağız, Nevruz Bayramı için neler düşündüğümü bana sormuştu. Demiştim ki: Nevruz, milletimizin en eski bayramlarından biri. Biz, millet olarak 950 yılında Müslüman olduk. Ama 4 bin altıyüz yıldan beri de Nevruz Bayramlarıyla beraberiz. Bazı kimseler Nevruz kelimesinin Farsça olduğunu ileri sürerek bu geleneğin İran kaynaklı olduğunu iddia ediyorlar. Bu iddia yanlıştır. Türkiye’de milyonlarca kişi, Arapça ve Farsça isimler taşıyorlar. Kim bu kişilerin Arap veya Fars olduğunu iddia edebilir. Ben Fars mıyım şimdi? Biz Türkiye Türkleri olarak Nevruz diyoruz. Türkistan Türkleri ise: Yenki kün, ulustın Yenki künü diyorlar. Nevruz, milletimizin Ergenekon’dan çıkış günüdür. Selçuklularda ve Osmanlılarda 21 Mart, mâli yılın başlangıcı olarak kabul edilmişti. Nevruz şenlikleri, Cumhuriyetimizin ilânından sonra da bir süre resmen kutlanmıştı.
Nevruz Bayramı, bütün Türk cumhuriyetlerinde çok muhteşem şenliklerle kutlanıyor. Mesela ben Türkmenistan’da ve Özbekistan’da yaşadığım Nevruz Bayramlarının büyük heyecanını ömrüm boyunca unutamam. Büyük mağazaların vitrinleri yeşil, kırmızı, sarı renkleriyle süsleniyor. Prof. Dr. Osman Turan, Büyük Selçuklu Tarihi kitabında diyor ki: “Yüz bin kişilik Selçuklu orduları, yeşil-kırmızı-sarı renkli bayraklarla yürüyorlardı.” Yeşil, kırmızı, sarı renkli bayraklar, Osmanlılar devrinde de kullanılmışlardır...”
Ben daha sözlerimin başındayken, canlı yayın Ankara’dan verilen bir emirle kesildi beni o 2010 yılı Nevruz yayınından resmen kovdular. Yani bana demek istediler ki: “Sen nasıl Nevruz, Türk’ün eski bir bahar şenliğidir dersin! Sen nasıl sarı, kırmızı, yeşil renkli bayrakları, Selçuklu’nun, Osmanlı’nın bayrakları olarak gösterirsin. Defol! Defol! Defol!
Düşünebiliyor musunuz? Davet edildiğim bir programın daha üçüncü dakikasında, birtakım köksüz adamların emriyle, kapı önüne bırakıldım. Ben de içimden TRT Kurumuna “Sen de benim gönlümden kırk defa defol!” dedim ve onun hiçbir programına katılmamaya karar verdim. Nitekim o malûm seviyesizlikten sonra, bazı yetkililerin, farklı program taleplerine “Hayır!” dedim. TRT Kurumuna, dışarıdan program yapanların ısrarlı isteklerini de kabul etmedim.
Ah siz bu TRT’nin devrimci ve ilerici kafalarını bilemezsiniz. Ben 4 yıl Ankara Radyosu’nda, 4 yıl da Ankara Televizyonu’nda çalıştım. Ankara Radyosunun bir yurt dışı yayınında, 1945 yılında yapılan YALTA görüşmelerinden bahsettiğim ve ABD’nin Rusya’ya yaptığı büyük yardımı kalem kalem ortaya koyduğum için ŞU ÇILGIN TÜRKLER yazarı Turgut Özakman ve Nurten Görün tam iki yıl, bana kalem tutturmadılar. Ankara Televizyonunda, hazırladığım ve sunduğum ANADOLU’DA ESKİ TÜRK BAŞKENTLERİ dizisinde, Söğüt‘e yerleşen KARAKEÇİLİ aşireti gibi, URFA‘da kalan KARAKEÇİLİ’lerin de Türkmen boylarından olduklarını söylediğim için, yine devrimci ve ilerici TRT yetkilileri, beni, Kurumun Güniz Sokağındaki misafirhanesinin odun-kömür konulan bodrum katına sürmüşlerdi. Eski marifetleri üzerine, geçen yıl da yeni bir tüy dikmişlerdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi