D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Kanal, kantat vs.

Kanal, kantat vs.

Kelimelerin sık veya seyrek kullanılması... Yahut da, bazı kelimeleri hiç kullanılmamacasına günlük hayatımızdan silinmesi veya o güne kadar kullanmadığımız bazı kelimelerin hayatımıza girmesi, dilimize pelesenk (persenk) olması ve hatta zihnimize yerleşmesi...
“Kanal” televizyonlar dolayısıyla epeydir en sık kullandığımız kelimeler arasına girmiş durumda. Her televizyon bir “kanal”...Birçok televizyon “kanal filan”, “kanal feşmekan” olarak adlandırılıyor.
“Kanal” fransızca üzerinden dilimize girmiş latince kelimelerden. Şemseddin Sami, Kamus-ı Fransevî’de, önce “suyolu, arık, hark, oluk, künk” olarak karşılıyor. Sonra “cedvel, kanal, kanât, nehir yatağı, mecra” karşılıklarını verdikten sonra mecazî olarak “vasıta, tarik” anlamlarını kaydediyor. Tabiî nebatat ilmi (bitkibilgisi) ve teşrih (anatomi) açısından açıklamasını yapıyor. Kamus-ı Türkî’de ise “kanal”ı “tabiî veya sun’i su cedveli” olarak açıklıyor.
“Kanal” için verilen karşılıklar bugün kullandığımız bazı anlamları karşılamıyor elbette. “Kanalizasyon” yani “lağım” da günümüzde kısaltılarak böyle ifade ediliyor. Fakat asıl söylemek istediğimiz bu değil. “Frekans tayfının genişçe bir bandını ihtiva eden radyoelektrik haberleşme yolu, hat” ve “televizyon yayını” anlamları yaygın olarak kullanımda günümüzde. (TDK’nın sözlüğünün en son baskısında bu anlamlar aşağı yukarı var, fakat nedense mecazî anlamı ihmal edilmiş).
“Kanal”, gündelik hayatımıza şu günlerde bir de “çılgın proje” olarak girdi.
Proje gerçekleşirse İstanbul, Boğaz’a paralel bir “kanal”a sahip olacak. “Kanal İstanbul” türkçe ifadeye uygun değil, maalesef. İngilizce veya fransızca yazmak istesek iki harf farkıyla “Canal Istanbul” yazacağız! Eski türkçe ifade etse idik, farsça tamlama ile “Kanal-ı İstanbul” diyecektik! Meğer Bülent Ecevit, bu proje ile benzerliği nedir bilmem ama, “İstanbul Kanalı” diyerek türkçe ibareyi söylemiş!
“Kanal İstanbul” dememeliydik de “kanal” demek zorunda mıydık?
“Suyolu”, “su hattı” diyebilirdik. Türkçe’nin en güzel konuşulduğu ve yazıldığı bir şehir olan İstanbul’da “Bosphorus”u nasıl “Boğaziçi” yaptıysak, mutasavver kanala da “İstanbul Suyolu” diyebilirdik. İstanbul’da belki bu cesamette değil ama, geçmişte de kanallar açılmıştır. Yahya Kemal’in meşhur “Mahurdan Gazel”inde geçen “Cedvel-i Sîm” (gümüş cetvel) Lâle Devri’nde yapılmış bir “kanal”dır.
Cedvel-i sîmin kenarında bu âvâzın Kemâl
Koptu bir fevvare-i zerrîn gibi mâhurdan
Son günlerde yaygın olmasa da, günlük dile “kantat” kelimesi de girdi. İtalyan asıllı bu kelime, “Din ve kahramanlık konulu eser ve bestelenmiş şekli olan kilise müziği” anlamına geliyor. Batı tarzı beste yapan bir bestecimiz Mevlid’i kantat formunda bestelemiş! Haberler, Kutlu Doğum Haftası’nda yayılmaya başlandı. Sonra da hayli kalabalık bir ses ve saz topluluğu tarafından “kantat” icra edildi. Biz de televizyondan biraz kulak misafiri olduk. Tabiî, Mevlid’in bildiğimiz tarzda icrası, Kur’an-ı Kerim’le birlikte olur ve arada bazı ilahiler, kasideler de okunur, dua edilir. Dini heyecan, huşu hedefleyen, bir yönüyle ibadet tesiri uyandıran bir icradır bu. Kantat’ta bunu hissetmek mümkün değil. Yani müslüman mahallesinde kantat rağbet bulmaz!
Peki gayrimüslim mahallesinde? Ondan da şüpheliyim!
Yapımcısı, daha önce “popstar” yarışmalarına da bulaşmış bir şahıs. Dünyaca meşhur isimleri de işin içine katarak Mevlid’i dünyaya tanıtmayı, böylece hem Peygamberimizin müsbet imajını yaymayı ve hem de İslâm karşıtlığını önlemeyi amaçladığını söylüyor.
Kim dinler kantatı?
Türkiye’de klasik batı müziğinin dinleyici kitlesi ile batıdaki kitlesi arasında büyük bir fark yok. Yani, ancak sınırlı sayıda özel eğitimli batı klasik müziğini dinliyor, bunun için konser salonlarını dolduruyor. “Mevlüd Kantatı” için bunu yapacak çok kalabalıklar bulunabilir mi? Çok zayıf ihtimal! İçeride kantatın dinleyicileri kilise müziğine alışıktır ama, cami mûsıkisinden bi behredirler. Dışarıdakiler ise, her ne kadar kilise müziği formu olsa da, Mevlid Kantat’a bizimkilerden fazla rağbet ederlerse şaşılır doğrusu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi