Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Türkiye ekonomisi niye hızlı büyüyor?

Türkiye ekonomisi niye hızlı büyüyor?

Ünlü iktisatçı Nouriel Roubini, Türkiye'yi Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Güney Kore ve Endonezya ile birlikte dünyanın yedi önemli ekonomisi arasına koyuyor. Çünkü Roubini'ye göre, Türkiye güçlü bankacılık sistemi, büyüyen iç pazarı, geniş ve artan nüfusu, kavrama kapasitesi yüksek girişimcileriyle ve mukayeseli üstünlük sağlayan emek yoğun imalat sanayisiyle bunu hak ediyor. Türkiye'nin NATO üyeliğini ve AB'ye tam üyelik için adaylığını da diğer avantajları olarak sıralıyor.
Peki Türkiye'nin kavrama kapasitesi yüksek girişimcileri kimler? Tabii ki Anadolu sermayesi. Hâlâ, "IMF ile anlaşma yapalım yoksa batarız" diyen, halkın tercihlerinden korkup asker ve yargı vesayetine sığınan, rekabetten kaçan, devlet rantlarıyla geçinen statükocu İstanbul sermayesi değil elbette, bu ülkenin kavrama kapasitesinin yüksekliğiyle övüneceği girişimcileri.
Roubini'nin, Anadolu sermayesinin kavrama gücüyle ilgili tespitini güçlendiren bir örnek verelim. Hürriyet'in 27 Haziran 2011 nüshasında Aydınlı Grup'un sahibi Mustafa Şevki Kavurmacı, Demet Cengiz Bilgin'e şunları söylüyor:
"Türkiye'deki uyanış Özal ile başladı. Özal, Anadolu liselerini açarak Türk çocuklarının lisan öğrenmelerini sağladı. Onlar da yurtdışına açılabildi. Bu bir devrimdir!.. (O zamana dek) Türkiye'deki ihracat, ithalat unsurları belli grupların elindeydi. Onlar zengin insanlardı. St. Joseph, St. Benoit'da, Robert'te okumuşlardı. İki oğlum ve kızım Anadolu lisesi mezunudur. Anadolu'da ufku açılanlar çantayı alıp yurtdışına çıktı. Bugünkü ihracatın dinamiğini onlar ateşledi. Türk insanına güven geldi, "biz de varız" dediler. Sonra istikrarla yabancı sermaye gelmeye başladı" diyor.
1980'de Türkiye'nin ihracatını 2.9 milyar dolardan bugünkü 135 milyar dolarlık rakama taşıyan girişimciler işte bunlar!
Gelelim dün açıklanan 2011'in ilk üç aylık büyüme rakamlarına... Türkiye, 2011'in ilk üç ayında yüzde 11 büyüyerek, ekonomik büyümeleri sırasıyla yüzde 9.8 ve yüzde 9.7 olan Arjantin ve Çin'i geride bıraktı. Ve yılın ilk üç ayında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. Hatta ithalattaki hızlı artış olmasaydı, ilk çeyrek büyümesi geçen yılın aynı dönemine göre daha yüksek bir rakamı yakalayabilirdi. Bu bakımdan ithalattaki hızlı artışın büyümeyi sınırladığını söyleyebiliriz.
Peki bundan sonra ne yapmalı? Türkiye'nin yüksek oranlı büyüme hızını sürdürebilmesi için Türk parasının üzerindeki aşırı değerlenme kısa vadede alınmalı. Bunu başarmak için de, faiz lobisine teslim olunmamalı ve sonuç olarak da dünya ekonomisi koşulları bu haliyle sürdüğü takdirde faizler kesinlikle yükseltilmemeli!
Böylece hem ucuz ithalatı kademeli olarak azaltmalı ve ara malı üretiminin içeride yapılmasını sağlamalı, hem de uzun vadeli olarak büyümenin üç önemli değişkeni olan "teknolojik ilerlemeye, üretim araçlarına ve eğitime yatırım çoğaltılmalı."
Türkiye bütün bunları yapabilecek bir güce ve sağlam bir altyapıya sahip. Dünyaca ünlü iktisatçı Roubini'nin dediği gibi, bu ülkenin kavrama kapasitesi yüksek bir girişimci grubu var artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi