Tencere dibin kara seninki benden kara

Tencere dibin kara seninki benden kara

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın avukatlarından Faik Işık, "şike" soruşturmasına, "tencere dibin kara, seninki benden kara" stratejisiyle yaklaşıyor. (Neşe Düzel ile söyleşi, 18-19 Temmuz, Taraf)
Bu stratejinin gereği olarak, kendisinin de ifade ettiği gibi, olayı "daraltma" değil, "genişletme" yanlısı Faik Işık...
Başkan Yıldırım'ın "Ben bu soruşturmayı kapatmak niyetinde değilim... Bu soruşturmayı derinleştirelim" sözünden hareketle şöyle diyor:
"Federasyon Kanunu, şikede, 'Geriye doğru 20 yıla bakılır' diyor. Eğer son 20 yıla bakılmazsa, kanun uygulanmamış olur. 'Ben düdüğü şimdi çaldım, önceki failleri görmüyorum' denemez."
Ardından da şu kritik cümleyi ekliyor:
"Bu cümlemi iyi dinleyin: Bu ülkeye şikeyi öğreten kulüpler, henüz şike soruşturmasında değiller..."
Hangi kulübü ya da kulüpleri kastediyor Faik Işık? Söyleşinin başka bir bölümünde şöyle demekte:
"Şike suçları geriye doğru 20 sene gider. Galatasaray'ın Başkanı Ünal Aysal çıkmış, '105 senelik tarihimize leke bulaştırmayanlar' diye konuşma yapıyor. Galatasaray'ın Ankaragücü'nü 8-0 yendiği maçı incelesinler; 105 seneyi araştırmaya gerek yok ki... Ben Beşiktaşlıyım. 'Beşiktaş 100'üncü yılında şampiyon olacak' dendi ve oldu bu..."
***
Şike-teşvik soruşturması bağlamında büyük kulüplere baktığımızda şöyle bir "medya manzarası" çıkıyor ortaya:
Fenerbahçe "çok kirli", Beşiktaş "kirli", Trabzonspor "birazcık kirli", Galatasaray "tertemiz".
Halbuki, "Şampiyonluğun sadece sahada kazanılmadığını öğrendim" sözünü her fırsatta Aziz Yıldırım'ın başına kakanlar, net bir gerçeği gözlerden gizlemeye çalışmakta:
Aziz Yıldırım "öğrendim" diyordu. Peki, kimlere, hangi kulüplere bakarak öğrenmişti bunu? Sakın Mehmet Ağar'ın desteklediği olmasın?
Okan-Emre-Suat üçlüsünün; rakiplerine çift tabanla dalıp havada acı parendeler attırmasına, değil kırmızı kart, sarı kart dahi vermeyen hakemleri izleyerek de öğrenmiş olabilir.
***
Türkiye "Konuşursam yer yerinden oynar" diyenleri çok gördü. Tehditler savurdular ama sonuçta konuşmadılar.
Bu kez durum farklı: Olayın tüm yükü Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'nin üzerine yıkılmakta...
Niye? Çünkü şike soruşturması "2010-2011 sezonunu" kapsıyor. Henüz geçmişe dönük bir gelişme yok.
Ağa yakalanan balıklar kirli de, yakalanmayan balıklar temiz mi?
Kuruluşunun 100'üncü yılında (2003) Beşiktaş'ın teknik direktörlüğü görevini yürüten Lucescu'nun açık açık "Sinan Engin olmasaydı şampiyon olamazdık" demesi çoktan unutuldu.
Yeraltı âlemlerinde sürüyle dostu olan Sinan Engin, ne gibi katkılarda bulundu da, Beşiktaş 100'üncü yılını şampiyonlukla taçlandırdı?
***
Yukarıda "medya manzarası" dedim...
Olay şu: Netameli soruşturmaları yürütenler, karşılarındakilerin gücünü ve etki alanını bildikleri için, halktan destek almaya çalışıyor.
Bu nedenle medyaya bilgi ve belge sızdırıyorlar. Böylece ortaya çıkan medya manzarasına bakan kamuoyu, soruşturmayı destekliyor ve "devam" diyor.
Bilhassa "Ergenekon" ve "Balyoz" soruşturmalarında kullanılan bu yöntem, "Şike" olayında da devreye sokuldu.
Çünkü o tribünlerde önemli siyasetçilerin, emekli orgenerallerin, bedava bilet almış hâkim ve savcıların oturduğu biliniyor.
Soruşturmayı yürütenler bir an evvel "gemileri yakmaya" çalışıyorlar ki olay geri dönülmez bir hale gelsin...
O halde Aziz Yıldırım konuşursa tsunami olur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi