Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Müslümana mütevazi olmak yakışır

Müslümana mütevazi olmak yakışır

Mütevazi olmak/alçak gönüllülük Peygamberimiz Efendimiz'in bir an bile üzerinden eksik etmediği sünnetidir.

Kur'ân-ı Kerîm'de Yaratıcımız:

"Rasûlullah'ta sizin için en güzel bir model ve örnek vardır" buyurmaktadır. Efendimiz (Salât ve selâm O'na olsun) hep mütevazi yaşamıştır. Asla israflı ve gösterişli bir hayat sürmemiştir. İsraf, gösteriş, kibirlenme ve eldeki imkânlarla gururlanmak hiçbir Müslümana yakışmaz. Gurur, kibir, ben havaları Nemrud, Firavun, Neron gibi azgın ve sapıkların tavrıdır. Kur'ân'da açık ve kesin beyan ediliyor ki; Allah (CC) kibirlenenleri/gururlananları, saçıp savuranları/müsrifleri, Nemrud ve Firavunlara özenenleri asla sevmez.

Ağzımızdan çıkan sözlere, tavırlarımıza ve fiillerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlar Müslümanlık vasıflarımızı belli eder. Herşeyi bilmek Allah-u Zülcelâl'e mahsustur. Müslüman, ancak Allah'ın bildirdiği/nasip ettiği kadar bilir. O, lütfetmiş ise keşifte bulunur. Bir başkası için:

"- O herşeyi bilir" diyen kişi Allah'ın vasfını kula verdiğinden dolayı küfre düşer. Böyle bir durumda bu hataya düşenler savsaklama cihetine gitmeden hemen iman ve nikahlarını tashih etmelidirler. Çünkü Allah'a ait olan vasfı kula vermiştir. Bu büyük bir hatadır.

Peygamberimizin mütevazı hayatını öğrenmemiz ve bizatihi yaşamamız gerekiyor. Efendimiz her sınıf insanla, fakir fukaralarla oturur, yemek yerdi.

Bir gün adamın biri Peygamberimizin yanında bulunduğu sırada:

"- Ey Efendimiz! En hayırlımız! En hayırlımızın oğlu!" şeklinde hitabedecek olmuş, O (SAV) da:

"- Ey insan Allah'tan korkunuz, şeytana uymayınız. Ben yalnız Abdullah'ın oğlu Muhammed'im. Allah'ın kuluyum. Bir de Cenâb-ı Hakk beni elçilikle şereflendirdi. Bana bundan fazlasıyla ta'zim göstermenizi istemem." buyurmuşlardı.

Peygamberimizin mütevaziliklerini Hatem-i Tai'nin oğlu Adiyy (ra)'den dinleyelim:

- Medine'ye vardığımda muhteşem, ihtişamlı bir devlet başkanıyla karşılaşacağımı hayal ediyordum.

Vardığımda Rasûlullah'a selâm verdim. "Bu zat kimdir?" buyurdular.

"- Hatem'in oğlu Adiyy!" diye cevap verdim.

Oturduğu yerden kalkıp beni evine götürdü. Yolda zayıf, yaşlıca bir kadın Rasûlullah'a yaklaştı. O'nu durdurdu. Sözü bitinceye kadar kadını dinledi. Evine vardığımızda içi lif dolu deriden bir yastık alarak bana uzattı.

- Buyur buna otur! buyurdular.

- Hayır Siz oturun, dedim.

- Hayır siz! deyince ben de emredileni yerine getirmek için oturdum. Kendileri de kuru yere oturdular.

Şöyle buyurdular:

- Ey Adiyy! Belki seni İslâm'a girmekten alıkoyan sebep, Müslümanları ihtiyaç içinde görmendir. Vallahi onların serveti yakında öyle artacak ki, alan bulunmayacak.

Müslümanların düşmanlarının çokluğu seni korkutuyor olabilir. Vallahi çok geçmeden düşmanlıklar bitecek.

Saltanatı/memleketlerin idaresini başkalarında görmen seni korkutuyor olabilir. Allah'a yemin olsun ki, yakında Babil'in beyaz köşklerinin Müslümanlar tarafından fethedileceğini göreceksin... buyurdu.

Ben, bunları duyunca Müslüman oldum. Haber verdiklerine eriştim.

Tevazu, kâfirin Müslüman olmasını sağlayan bir meziyettir. Ancak, bu özelliği taşıyan Müslümanlara ihtiyacımız var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi