Kaçınılmaz bir 'inkılâp' eleştirisi

Kaçınılmaz bir 'inkılâp' eleştirisi

Dersim Tenkili'nin gündemde baş sırayı tutmasının kalıcı anlamı, tırnak içinde "İnkılâp"ların başarısızlığa uğramasıdır.


İnkılâpların birkaç hedefi vardı; ilki Türkiye'yi çağdaşlaştırmak, muasır medeniyet seviyesine yükseltip Batılılaştırmak. İkincisi toplumda İslâmi kültürün kurutulması, ahalinin -aynı Batılı toplumlarda olduğu gibi- dinle ilgisini gevşetip sekülerleştirilmesi, dinin belirleyici hâkim unsur olmaktan çıkarılarak devletin denetimindeki câmilerde, artık bir daha tehlike teşkil etmeyecek derecede izole edilmesiydi. Sonuncusu ise toplumu tektipleştirmek: Soy itibariyle kendini Türk diye tarif eden, laikçi, resmi ideolojiye merbût ve Batılı insanlardan mürekkep bir toplum.

Çağdaşlaşma projesinin tuttuğunu söyleyebiliriz; inkılâplar olmasaydı bile Türkiye'nin yine de şimdiki zamana tutunacağını ilâve etmek ve unutmamak kaydıyla; aksini ileri sürmek topluma hakaret mânâsına gelir.

İslâmi inanç ve en az onun kadar önemli sayılmak üzere İslâmi kültürü tasfiye etmek amacı başarısız kaldı. Nüfusun ekseriyeti, inanç ve dinî kültür tasfiyesine yönelik inkılâp hamlelerine açıktan muhalefet etmedi; barışçı ve sabırlı diye tavsif edebileceğimiz bir direnişle imân ve kültürünü tuttu. Etili, Sümer ecdâdının yerine Selçuklu, Osmanlı dedelerinin hâtırasına ve tarih birikimine sahip çıktı. Cumhuriyet'i de Osmanlı geçmişinin ucuna ekleyerek meseleyi zihninde, olması gerektiği gibi çözdü.

Toplumu tektipleştirmek şıkkı, İnkılâpların açık başarısızlığını teşkil ediyor: Kürtler, resmî telkin ve baskılara rağmen kimliklerini azimle savundular ve direndiler; dillerini ve inançlarını tuttular ve rejime muhalefet ettiler. Bugün, -alenî ırkçılar da dâhil- toplumun sadece Türk etnisitesinden oluştuğunu ileri süren kimse kalmadı. Çok seslilik, hamdolsun artık "muasır edeb"den sayılıyor. Çok partili hayat, hiçbir inkılâpçı dayatmanın baskısına lüzum kalmadan, üstelik ironik şekilde "İnkılâpçılara rağmen ama bilakis halk için" samimiyetle paylaşılan bir siyasi kültür unsuru oldu.

İnkılâplar tarz ve şekil itibariyle demokratik değildi; demokrasiyi bir hedef olarak zikretmiyordu zaten. Hükümetlerin 4 senede bir serbest seçimlerle değişmesi bile başlı başına inkılâplara muhalif bir halk kıyâmı, bir karşı devrim sayılır; bu hükmün sağlaması, tek parti devri "heyûlâ"sının, serbest zamanlarda (60 seneyi geçti yahu!) tek seçim olsun kazanamamasıdır.

Dersim Tenkili'nin başlıca sebebi tektipleştirme ve devletin ahaliyi oturduğu yerden tarif etmesi keyfiliğine yapılan itirazdı. Rejim, Dersimlileri tenkil etti, zâlim davrandı, bir kısmını sabî-sıbyan, kadın yaşlı demeden kurşuna dizdi, sürgünlere gönderdi ama mûnis rejim taraftarı haline getiremedi. İnatla özel kanun, hususi mahkeme, vilayete mahsus özel rejim dayatsa da başarılı olamadı. İdam edilen Seyit Rıza'nın ismi hâlâ yaşıyor; Dersim'e 4. Umumi müfettiş tayin edilen korgeneralin adını kim biliyor?

Küçük fakat zehir gibi nüktelerdir bunlar!

İnkılâpların, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle yaratmak emeli boşa çıktı fakat Cumhuriyet yaşıyor ve hiç şüphe edilmemelidir ki, Dersim Tenkili'nin cereyan ettiği yıllara göre daha sağlam, üstelik "Asrî"! bir yapıya sahiptir. Bu yere sırf inkılâplardan aldığımız ilham ve şevkle gelmedik; çalışarak, üreterek, tartışarak, öğrenerek, hatta geçimini inkılâp edebiyatından temin eden bir kısım esnafın tâbir-i mahsûsası ile "Karşı devrim yapa yapa" geldik.

Tuncelililerin, öteden beri CHP'yi desteklemesine şaşıran bazı yorumcuların "Stockholm Sendromu" tahlilleri yapmasını doğru bulmuyorum, inciticidir; eğer ille de sebep bulmak lâzımsa, sağ-muhafazakâr partilerin, Dersimliler nazarında yeterince güven telkin etmeyişine bakmalıdır. Almasını bilene, buradan çıkarılacak dersler var.

Yeni, alçakgönüllü, demokrat, eşitlikçi, temel haklara ve insana saygılı bir anayasanın tam zamanı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi