Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

Buti’ye Aristo dersi!

Buti’ye Aristo dersi!

Olaylar o kadar yoğun ki, hangisini ele alsam bilemiyorum. Bütün haber cepheleri hareketli. Biz de haliyle bu cephelere hep birden yetişemiyoruz. Hangisini ele alacağımızı da kestiremiyoruz.

Lakin haberlerden birisi hakkında yoğunluk arız olunca ister istemez o yöne eğiliyoruz. Buti meselesi de böyle oldu. Suriye’de sadece rejimden kopmalar yaşanmıyor aynı zamanda rejime destek veren ulemanın yanından da kopmalar sürüyor. Suriye uleması şaşkına dönmüş durumda. Devrimle ezberi arasında kalmış bulunuyor. Ferfur ailesi ve Fethulislam hocalarının eski bağlılık veya sadakatleriyle devrim arasında sıkıştıkları ifade ediliyor. Gaz sıkışması gibi bir şey olmalı. Bir taraftan 40 yıllık bağlarını koparmakta zorlanıyorlar diğer taraftan da eski pozisyonlarını savunmak giderek zorlaşıyor. Dara düşenlerden birisi de Muhammed Said Ramazan el Buti. Bu defa da Hama ile ilgili tutumunun geçerli olacağını zannederek hayatının hatasını yapmıştır. İsmini kirletmiştir ve artık pozisyonuyla ilgili kimseyi ikna edememektedir. Hâlâ Beşşar Esat’ın kokuşmuş rejimine destek olan Buti son günlerde can evinden vuruldu. Buti’nin sitesini ve sayfasını hazırlayan admini yani sitenin yöneticisi Buti’nin sitesine devrim haberleri ve şehitlerin fotoğraflarını yerleştirdikten sonra Aristo dersiyle de şeyhi Buti’ye veda etti. Anlamlı bir veda. Sayfanın hazırlayıcısı facebook’tan duyurduğunu vedasına şu notu düşmüş: Şeyhim seni çok seviyorum ama adaleti daha çok seviyorum. Aristo hocası Eflatun’a ayrı düşünce şunları söyler: Hakikat ve Eflatun ters düştüler her ikisi de benim dostum. Lakin sadakate en layık olan hakikattir... Adminin de gemiyi terk etmesinden sonra Buti kendi internet sitesine bir not düşmüş: Bundan böyle imzalarımla veya sesimle yayınlanmayan doküman veya materyaller beni bağlamaz. Sadece siteyi işletenleri bağlar. Buti, Camii Emevi de oturarak İmam Gazali’ye benzediğini sanıyor. Halbuki, Gazali Bağdat’ta Nizamiye Medresesi Rektörlüğünü elinin tersiyle iterek Şam’a gelmişti. Buti sultanlar önünde yaptığı konuşmalarla övünürken Gazali sultanları terk etmişti.
¥
Buti kaderini ve kariyerini Suriye rejimine bağlayarak maazallah dinini ve ahiretini tehlikeye atmıştır. Bundan dolayı Suriyeli bazı ulema akan kanlardan doğrudan Buti’yi de sorumlu tutmaktadır. En azından Buti rejimi ön cephesinden savunmayabilirdi. Karadavi gibilerini bir yana bırakacak olursak Suriye içinde de Ratip Nablusi gibi alimler Buti’nin çizgisine itiraz ettiler. Lakin Buti eteğini bu rejimin rüzgarından kurtarmayı başaramadı ve en yakınları bile bu sebeble kendisini terk etti. Şam Murabıtlar Camii imam ve hatibinin oğlu Şeyh Zahir İhsan Elbuderani, Suriye devriminden bu yana rejimin arkasında durarak akan kanlardan kolektif olarak Buti’nin de sorumlu olduğunu beyan etti. Buti’nin nadan tavrıyla kendi mazisine ve ilmine de yazık ettiğini ve Suriye Müftüsü Şeyh Ahmet Hasun ile Buti’nin hem sapıttıklarını hem de çevrelerini saptırdıklarını yani dal ve mudil olduklarını ifade etmektedir. Rejimin çarpık yüzü ve ilişkileri bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmışken Buti’nin ne mazereti olabilir? Muallim gibi kendi meşruiyetlerini yaptıklarıyla değil başkalarının niyetleriyle ortaya koymaya çalışıyor. Buti bir ilim adamından ziyade süreçte komplo teorisyeni haline dönüşmüştür. Halbuki, ülkeyi bölmek isteyen birisi varsa ‘benden sonra tufan’ yaklaşımını benimseyen rejimin tâ kendisidir. Süleyman mesellerindeki sahte anaya benzemektedir.
¥
Elbuderani Buti’nin alim olduğunu ama amil olmadığını ve dolayısıyla ilminden dolayı Allah katında hesap vereceğini ve muhasebeye çekileceğini ifade etmektedir. Suriye’de Firavun, Karun ve Haman düzenine ses çıkarmadığını ve ilmiyle bu teslis idaresine arka çıktığını beyan etmektedir. Firavunu siyasiler ve idareciler temsil ederken Haman veya Bel’am’ı alimler ve sarıklılar temsil etmektedir. Karun ise dayıoğlu Rami Mahluf ve benzerleri tarafından temsil edilmektedir. Humuslu solcu düşünür Tayyip Tızzini de bu anlamda Suriye’de totaliter sistemin dört ayağına temas etmiştir. Buti’ye bu çağrısından sonra Şeyh Zahir, Hafız Mahluf’un istihbarat bürosu tarafından istintaka tabi tutulmuş ve kendisine babasının çizgiden çıktığı ihtar edilmiş. Babası sonraki hutbesini ise yolsuzluklara ayırmış ve bunun üzerine merhum Halep Müftüsüne yapıldığı gibi şebbiha sürüleri evlerine tecavüz ederek babasına saldırmışlar. Buti siyasal İslam’a karşı çıkayım derken zamanla rejimle bütünleşmiş ve saltanat uleması, saltanat vaizi veya ulema-ı rüsumdan biri haline gelmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi