Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Siyasetin doğa yasaları

Siyasetin doğa yasaları

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Aklımla açıklamakta zorlanıyorum” demiş, ama kendisini biraz zorlarsa ne olduğunu kolayca anlayacaktır. Şu sıralarda olup biten her şey siyasetin doğa yasalarına uygun cereyan ediyor çünkü...

“Doğa yasası mı, o da nereden çıktı?” diye sormayın sakın...

Sizler de biliyorsunuz: Hayatta ‘2+2=4’ netliğinde evrensel gerçekler var. ‘Yanıcı ile yakıcıyı biraraya getirirseniz yangın çıkar’ tespiti böyle bir gerçekliktir. Dünyada keşifler ve icatların anası evrensel gerçeklerdir; muhayyilenizi kullanır, bildiğiniz doğrulardan hareketle yeni buluşlara ulaşırsınız...

‘Evrensel gerçekler’ yanında bir de ‘doğa yasaları’ var. İsmet Berkan’ın ilgi alanına girmek istemem, ama yine de bir deneme yapayım: ‘Doğa yasaları’, doğruya veya gerçeğe çok yakın, ancak hiçbiri tam-doğru ve tam-gerçek sayılmayacak olan, doğada varlığı hissedilip matematiksel ifadeye gelebilen kurallardır.

Hayatım siyaset alanındaki ‘doğa yasaları’ peşinde geçtiği için biliyorum: “Siyaset aynı kaynaktan beslenen iki farklı çıkarın peşindeki güçlerin mücadele alanıdır; gücünü sürekli koruyabilmiş bir siyasi güç yoktur.”

Gözlemlerimden çıkardığım bir başka siyasi doğa yasası da şudur: “Siyasette gücü bekleyen esas tehlike, salt güce hayran kişi veya kadroların yol arkadaşı olabileceğini sanmalarıdır; güçlerini genellikle onların hataları yüzünden kaybederler...”

Üzerlerinde düşünün bakalım.

Ne yalan söyleyeyim, ben, epey bir zamandan beri siyasi hayatımızı derinden etkileyecek bir gelişme beklentisi içerisindeydim. Herhalde yazılarım ve yorumlarımdan sizler de bu olumsuz beklentimi sezmişsinizdir. ‘Ergenekon’ ve ilişkili davalar yolunda giderken, toplum bir daha olağanüstülüklerle karşılaşmayacağı konusunda ikna olmuşken, yanlışlarla karşılaşmaya başladığımız ilk günden beri...

İlk gün, kamuoyunda ‘gazeteci’ kimliğiyle tanınan iki kişinin, yazdıkları kitaplar ve haberler yüzünden, ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’ iddiasıyla gözaltına alındığı gün oluyor... İki ‘gazeteci’ 100 günü aşkın bir süredir cezaevinde yattıklarına göre, benim pimpirikliğim de en az 100 günlük bir geçmişe sahip...

Olan çok garipti gerçekten; Bülent Arınç’ın “Aklımla izah edemiyorum” dediği türden... Orada da kalmadı garip olaylar, KCK operasyonlarından birinde, ikisi de yurtdışına açık, ikisi de belli bir kamuoyunun yakından tanıdığı -biri öğretim üyesi, diğeri yayıncı- iki kişi daha cezaevine kapatıldı.

50 gündür onların hapislikleri yüzünden kopan gürültüyle boğuşuyoruz. Yakın zamanlara kadar Türkiye’yi, ekonomisini, sivil-asker ilişkilerini yoluna koyup demokrasisini güçlendirmesini, bölgede oynadığı olumlu rolü ve bunları sağladığına inandıkları hükümeti övmek için fırsat kollayan yabancılar, onların sözcüsü durumundaki yabancı gazeteler, o gün bugündür küsler... Küs kalsalar neyse, ülkemizi eleştiri sağanağı altında tutuyorlar...

Ak Parti’nin oluşturduğu hassas ittifaklar da bu yüzden bozuldu.

Tabii daha yakın zamanlarda yaşanmış, devlet adına PKK’lılarla görüşen görevlilerin ses kayıtlarının internet sitelerine düşmesi, Uludere’de yaşanan 34 vatandaşın hayatını TSK uçaklarının açtığı ateşle kaybetmesi tuhaflıkları da var... Daha doğrusu, hükümetin bu iki konuda sergilediği atalet görüntüsü...

Hangi hükümet veya siyasi çizgisinin destekçileri, sonuçta iktidarlarını zora düşürecek, kendi kamuoylarını bile afallatacak, çok zor kurulmuş ittifaklarını yerle bir edecek yanlışlığa göz göre göre imza atar?

Şöyle de sorabilirim soruyu: “Hangi güç, gücünü artırmayla ilgisi bulunmayan bir konuda basit hatalar yaparak gücünü azaltmayı göze alır?”

‘Güç’ olarak tanımlayabileceğimiz hiçbir güç buna izin vermez; o güçten güç almış başka birileri onlara yaptırır, güç sahibine de yapılanı savunmak düşer...

MİT’in eski ve yeni müsteşarının devlet adına yürüttükleri müzakereler yüzünden ifadeye çağrılması hükümet için ‘alarm zili’ yerine geçer mi acaba?

Nedense son gelişmeden bu yana endişem daha da arttı; yeni yanlışlıklar yapılmasından endişeliyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Taha Kıvanç Arşivi