Akif Emre

Akif Emre

Dergilerin Seyahati

Dergilerin Seyahati

Seyahate dair düştüğüm ilk notumu çok iyi hatırlıyorum. İlkokul sıralarında olmalıyım, kareli harita metot defterin arka kapağındaki dünya haritasını uzun uzun incelediğimi, sonra elime aldığım kalemle bir yol haritası çizdiğimi... Görmek istediğim diyarları, kesintisiz çizgiyle Avrupa'yı, baştan başa Asya'yı, Afrika'yı, neredeyse tüm dünyayı gezmiştim o gün. O haritayı hala saklarım. Çocukluk hayalimdeki yolculuğun ne kadarını gerçekleştirdim bilmiyorum ama hayatın bir yolculuk olduğunu gittikçe daha iyi kavrıyorum.

Seyahat literatürü İslam kültüründe yeni değil Braudel, " İslam bir yol uygarlığıdır" der. Yol; keşfi, dünyaya açılmayı, farklı kültürlerle iletişimi, hepsinden önemlisi seyahati çağrıştırır. Modern turizmle birlikte gelen geziye dair yayınlar batıda hayli fazla. Seyahatin bir tür tatile dönüşerek devasa bir sektör olmasıyla birlikte, turiste yönelik yayınların muhtevası seyahat edebiyatından ayrıştı. Avrupa'nın yükselişi, dünyayı keşfe çıkan beyaz adamın batı dışı toplumları aydınlatıcı misyonunu yansıtır. Oryantalizmin hem resimde hem de edebiyattaki yansımaları; zamanla coğrafya, keşif, gezi türü süreli yayınlara dönüşecek; kurumsallaşacaktı.

National Geographic, Amerikan zihninin geçen yüzyıldan (1888) kalma dünya bakışı ve dünyayı keşif merakının sonucu ortaya çıktı. Bilgi, keşif ve dünyayı yorumlama biçimi olarak bu denli uzun soluklu ve kurumsal desteği olan yayın türü de yok. İsmini duyup heyecanlandığım; merak ettiğim coğrafyalardan, kimi direniş hareketlerinden, farklı ulaşılmaz kültürlerden olduğu gibi tabiat ve insan ilişkisini göz kamaştıracak kalite ve zenginlikte vermesi ortalama okuyucuyu kendine çeker. Ne var ki dikkatli bir göz, eleştirel bir bakış, bu derginin konu seçiminden bilgiyi aktarış tarzına, o göz alıcı fotoğraflardaki gizli oryantalist bakış açısını hemen görür. Antropolojiyi batı dışı halkların keşfine amade kılan erken dönem sosyal bilim mantığı ile oryantalizmi yedeğine alan İslam dünyasını okuma çabasının bileşkesidir. Amerikan okuyucusunun kendi dışındaki toplumlara, görsel ve yazılı malzeme ile bakışını yönlendiren bu oryantalist bakış açısı, Avrupalı oryantalizme göre çok daha popüler, daha nesnel görünse de öteleyici yazılarda, yabancılaştırıcı bir görsellik resimlere yansır. Bu konuda "National Geographic' i Doğru Okumak ( J.L.Collins- C.Aş Lutz)" isimli kitap ufuk açıcı olabilir.

Almanların Geo dergisi, geç kalmış emperyal tutkuları gibi bu konuda da geriden ama kendi tarzında iddialı bir dergi. Grafiğinden formatına kadar Alman zevkini yansıtan bu bakış tarzı, dünya hakkında söz söylemenin en azından bilgi düzeyinde maliyetinin ne olduğunu hatırlatan bir yayın. Henüz 1980'lerin başında elime geçen bir Geo dergisinde Kafkaslar' la ilgili bir metinde şu ibareyi gördüğümde şaşırmış , biraz da tuhaf bulmuştum. Başta Çeçenler olmak üzere Kafkas halklarıyla ilgili; "1860'lardan beri Ruslar' la savaş halindeler." Çeçen - Rus savaşı başladığında ilk hatırladığım İmam Şamil ve hemen ardından GEO da okuduğum bu not olmuştu.

Turist tipine doğrudan hitap eden dergiler bir yana, seyahat kitapları önemli bir yayıncılıktır. Ayrıntıyı kaçırmayan, yabancı bir göz için ilginç olanı gösteren; egzotik haz duyabileceği, yerel, farklı olanı tatma duygusunu tatmin etmeye yönelik kitaplardır bunlar. Her Avrupa ülkesine gidişimde kaçınılmaz olarak uğrak yerlerimden biriyse kitapevleridir; kitapçılarında seyahat yayınlarına mutlaka göz atarım. Fırsat bulursam Türkiye' ye dair neler yazıldığına bakmaya çalışırım. Aynı tür yayınlarda farklı tarihlerde aynı konuda nasıl bir dil ve bilgi farklılaşması olduğuna özellikle bakarım. Mesela Türkiye' ye giden turistler için nelere dikkat edilmesi öneriliyor. Ahlaki norm, gelenek ve sosyal alışkanlıklar... Dikkat edilmesi, toplum içinde kesinlikle yapılmaması istenen davranışların, artık uyarı bahsinden çıkarılmış olması; kendi içimizdeki dönüşümün, çözülmenin yabancı aynasındaki aksi olarak okurum.

Bu tür coğrafya-gezi dergilerinin benzerleri Türkiye' de de çıkmaya başladı. Bir kısmı en büyük medya kuruluşlarının desteği ve imkanlarını kullanarak yayınlanıyor olsa da, genelde amatör bir çabanın ürünü. En iddialı gezi dergilerinde Türkçe yayınlanan bir batılı bakışın, yerli oryantalist dilin hakim oluşu; üstelik özenilen dergilerle kıyaslandığında bilgi ve birikim eksikliği cabası. Kendi kendini öteleştirici bir bakış hemen dikkati çeker.

Bir "Yol Medeniyetinin" çocukları olmaktan ne kadar uzak olduğumuz; seyahate dair bu yayınlardan anlaşılabilir. Cumhuriyet Türkiyesi çok içine kıvrık bir insan tipi yetiştirdi. Kendini ve dünyayı yeni yeni keşfediyor insanımız. Bu çerçevede büyük medya desteği olmadan ortaya konan kimi çabalar henüz kendi dilini kurmamış olsa da, amatör bir ruh taşıması önemli. İstikrarlı biçimde yayın yapan Gezgin dergisini elime aldığımda tüm bu düşünceler zihnime hucum etti birden., özellikle uzak coğrafyalara uzanan ilgisi, görsellikte başarısı, yol medeniyetinden çizgiler taşıyor. Henüz anlatım dilini tam oturtmamış olsa da, zaman zaman çok çarpıcı gezi yazıları ile yeni bir soluk taşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Emre Arşivi