Cevdet Kara

Cevdet Kara

Çözüm mü arıyorsunuz? Alın size çözüm!

Çözüm mü arıyorsunuz? Alın size çözüm!

Sihirbazlar bizlere çok basit olayları çok karmaşık göstermede ustadırlar…
Üstelik nerede hile yaptığını da anlayamazsınız bile…

Sihirbazlık ile ilk tanışanlara bu gösteriler çok cazip ve çok ilginç geliyor…
Sonuçta ilk defa görülen şeyler…

Sonrasında tekrarlandıkça ve yapanlar çoğaldıkça cazibesini de inandırıcılığını da kaybediyor…

Bir sihirbaz kapalı bir kutuya yerleştirdiği çita gibi bir kıza bıçakları arka arkaya saplarken artık korkmuyoruz…
Heyecanlanmıyoruz…
Ayy! diye bağırıp gözlerimizi kapatmıyoruz…
Çünkü nasıl olduğunu bilmesek de birazdan o kızın sağ salim hiçbir şey olmadan çıkacağını biliyoruz…

El çabukluğu marifetiyle bir mendilin içinde bir kuşun çıkacağını gösteri başladığı anda anlıyoruz…

Vs… vs…

Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin sorunlarını bize çok karmaşık göstermede ustadır siyasetçilerimiz…

Devasa toplantılar…
Göstermelik bir araya gelmeler…
Şatafatlı basın açıklamaları…
Karşılıklı atışmalar…
Havada uçuşan “yapacağız, edeceğiz” edebiyatları…
Ve 75 milyonluk devasa bir seyirci kitlesi…

Vatandaş nasıl bugün klasik sihirbazlık gösterilerine itibar etmiyorsa siyasetçinin demode olmuş gösterilerine de itibar etmiyor…

Yaptığı her toplantının…
Göstermelik sorunu çözme ayaklarının…
Vatandaşın lehine görünme çabalarının…
Aynen sihirbazın gösteri sonrası kasasını doldurması gibi siyasetçinin de kasasını doldurmaya yönelik bir girişim olduğunu artık çok iyi biliyor…


Eski ucuz numaralarla siyaset artık vatandaşı cezbetmiyor…
Umutlandırmıyor…
Heyecanlandırmıyor…

En yakıcı sorun olan Kürt sorununda bile artık kimse silahların susacağına…
Bu kanın duracağına inanmıyor…
Evet, bir gün barış gelecek…
Bu kan duracak ama…
Durması gerektiği için…
Her iki taraf da yorulduğu için…
“Artık yeter” deneceği için duracak…

Gönül istiyor ki bu ve buna benzer sorunları siyasetçi çözsün…
Vaatlerine inandığı siyasi parti çözsün…
Ama yok…
Vatandaş siyasetçiye güvenmiyor…

Çünkü biliyor ki…
Atılan her adım…
Ortaya konan her çözüm girişimi vatandaşın huzurunu, moralini biraz daha da bozuyor…

Suya dokunulmasa kendi mecrasını bulacak ama herkes arkı kendi tarafına kazıyınca su da nereye gideceğini şaşırıyor.
Ve olan, yolun sonunda bin bir umutla susuzluktan kıvranmış suyun gelmesini bekleyen vatandaşa oluyor…

Maalesef 2012 yılının Türkiye’sinde kölelik düzeni hala devam ediyor…
Ağalar, paşalar saltanatlarını devam ettirip bir eli yağda bir eli balda hayatına devam ederken hala milyonlarca insan asgari ücretle nasıl geçinirim…
Faturalarımı nasıl öderim…
Bankaların tefecilik tuzağından nasıl kurtulurum…
İnancımı belli etmeden nasıl yaşarım…
Dilimi ayıplanmadan nasıl konuşurum diye kara kara düşünüyor…

Aslında sorun da belli çözüm de…
Şatafatlı yasalara, süslü anayasalara gerek yok…
Çözüm elinizin altında…
Açın her derdin devası Kur’an’ı…
Orda yazıyor bütün soruların cevabı…

Anayasanız Kur’an…
Yasalarınız Sünnet…
Yönetmelikleriniz ulema ilhamlı ve de insan merkezli olursa…

O zaman siz istemeseniz de kardeşlik duygusu gelişir…
Çorak bıraktığınız topraklarda barış tohumları kendiliğinden yeşerir…

İnsanlar Kürt-Türk, Alevi –Sünni diye kamplara ayrılmaz…
Zengin- fakir diye bir şey kalmaz…

Her birey göğsünü gere gere Ben Müslüman veya Hıristiyan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı’yım diyerek avazı çıktığı kadar bağırır…

Ama şu anda sesi kısılmış…
Eli kolu bağlanmış…
Kalbine, beynine prangalar vurulmuş…
Ortalıkta özgür diye dolaşan aslında kafeste hapis hayatı yaşayan bir mahlûkattan farkı kalmamış…

Çünkü Kur’an yetim bırakılmış…
Sünnetullah ortadan kaldırılmış…
Ulemalar yok sayılmış…

Sonra da bu sistemin adı adalet olmuş…
Hani nerde?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevdet Kara Arşivi