Ayhan Demir

Ayhan Demir

Miloşeviç öldü mü?

Miloşeviç öldü mü?

Sırbistan, yaklaşık on hafta önce, 6 Mayıs 2012’de sandık başına gitti.

Üç sandıkta birden oy kullanan Sırbistan halkı, 20 Mayıs 2012 günü yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ikinci turuna kalacak iki kişi ile birlikte, 250 sandalyeli Sırbistan Parlamentosu ve 3 bin 600 belediyenin yeni üyelerini belirledi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu az bir farkla önde tamamlayan Demokrat Parti adayı Boris Tadiç, ikinci tur sonrasında Sırp İlerleme Partisi adayı Tomislav Nikoliç’in zaferini kutlamak zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanlığı ile birlikte yapılan genel seçimlerde ise, Tomislav Nikoliç liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, 73 milletvekili çıkardı.

AB yanlısı politikalarıyla tanınan, eski Cumhurbaşkanı Boris Tadiç’in lideri olduğu Demokrat Parti 67 sandalye elde etti.
Lahey’de yargılanırken, 2006 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda, hücresinde ölü bulunan Sırbistan eski Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç’in de başkanlığını yaptığı Sırbistan Sosyalist Partisi ise, 44 milletvekili elde etti.
Seçim öncesi anketler, Sırbistan Sosyalist Partisi’nin anahtar bir rol üstleneceğini işaret ediyordu. Beklendiği gibi oldu: Sırbistan Sosyalist Partisi yüzde 15 civarında bir oy aldı. Partisi anahtar konuma gelen Ivica Daciç de, Başbakan oldu.
Elbette, her şey beklendiği gibi olmadı. Demokrat Parti, Sırbistan Sosyalist Partisi ile sağlanan uzlaşmaya rağmen, koalisyon hükümetini kuramadı. Daciç, demokratlar yerine, milliyetçilerle koalisyona hükümeti kurmayı tercih etti. Böylelikle yeni Sırbistan hükümeti, Sırp İlerleme Partisi, Sırbistan Sosyalist Partisi ve Sırbistan Birleşik Bölgeleri’nden oluştu.
Bir önceki hükümette İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Sırbistan Sosyalist Partisi lideri Ivica Daciç, Sırp siyasetinin son dönemde yıldızı parlayan isimlerinden.
Daciç’in en dikkat çekici özelliği, Slobodan Miloşeviç’in sözcülüğünü yapmış olması. Ne kadar iyi bir sözcü olduğunu, Miloşeviç’i, Lahey’deki eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edenleri mahkemeye vermekle tehdit ederek tüm dünyaya göstermişti.
Daciç, 2011 yılında, Sırp Ortodoks Kilisesi’nin en büyük nişanı olan ‘Beyaz Melek Madalyası’nı almıştı.

Sırbistan Başbakanlığı koltuğunda oturmayı başaran Daciç, birkaç yıl önce siyasal ölü olarak kabul ediliyordu. Ancak o son seçimlerde oylarını ikiye katlayarak, küllerinden doğdu.
Son seçimlerde Tito ve Miloşeviç’ten söylemlerinden derlemeler yapan Daciç, ulusalcı söylemi hiç terk etmedi. Kosova meselesinde olduğu gibi, ‘Sırbistan düşmanlarına’ karşı tehditkâr bir söylem kullandı.
Daciç’in siyasi kariyeri hayretler içerisinde bırakacak birçok zikzaklarla dolu. Mesela, Ocak 2012’de, “Bugün mevcut gerçek bize, Sırp ve Arnavut olmak üzere iki Kosova olduğunu ifade ediyor” diyen Daciç, Ağustos 2010’da Belgrad’da yayımlanan, Politika dergisine verdiği bir beyanatta, “Sırbistan’ın resmi hiçbir kurumu Kosova’nın bölünmesi fikrinde değildir” söylemişti. 2011 yılında, Kosova’nın Zeri gazetesine verdiği beyanatta ise, “Kosova’nın bölünmesi tek çözümdür” demişti.
Daciç, beş yıl önce “en büyük doğal afet” olarak nitelediği eski Cumhurbaşkanı Boris Tadiç ve Demokrat Parti’nin, dört yıl boyunca, en sadık müttefiki oldu. Demokratların egemen olduğu bir hükümette İçişleri Bakanlığı yaptı ve Ratko Maldiç’in yakalanmasına mani olmadı.
Dört yıl boyunca koalisyon ortaklığı yaptığı demokratları terk edip, milliyetçi Sırp İlerleme Partisi ile koalisyona gidişini Blic gazetesine şu şekilde izah ediyordu: “Neden bir başka hükümeti yönetme şansımız varken sadece koalisyon ortağı olmakla yetinelim?”
Gelelim Daciç hükümetini bekleyen sorunlara...

Sırbistan’ın en mühim meselesi, oldukça kötü durumdaki ekonomidir. Artan işsizlikle birlikte, son iki yıldır GSYİH’da düşüyor. Ortalama 400 Euro maaş alan Sırplar, Avrupa’nın en düşük gelir seviyelerinden birine sahipler. Kamu sektörü aşırı büyük ve verimsiz. Kamu borçları ise oldukça yüksek.
Yeni hükümeti bekleyen bir diğer sorunu ise, organize suçlar ve yolsuzluk. Yeni hükümetin, yolsuzluğu ortadan kaldırma planları yerli yerinde. Elbette bu planlar mutlaka uygulamaya geçirilmeli.
AB ile bütünleşme sürecinde, Priştine ile yapılan anlaşmalar olmadan yola devam edemeyeceğine göre, Kosova, sorunu da acilen çözüme kavuşturulmalı.
Sırbistan’ın çiçeği burnunda Başbakanı Ivica Daciç, Kosova’yı aklından çıkarmalı. Çünkü Miloşeviç’li yıllar çok gerilerde kaldı.
Dışarıdan bakıldığında Avrupa yanlısı bir izlenim uyandıran Daciç, aslında ‘küçük Slobodan Miloşeviç’ gibi hareket ediyor. Bu sebeple, Sırbistan Sosyalist Partisi’nin koalisyon hükümetinin bir parçası olduğu Sırbistan’ın, Miloşeviç’in kanlı mirasından sıyrıldığını söylemek ne yazık ki mümkün değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Demir Arşivi