Osman Özsoy

Osman Özsoy

90'ıncı kattan atlayıp 3'üncü kattan korkmak

90'ıncı kattan atlayıp 3'üncü kattan korkmak

Aslında bugün farklı bir konuyu yazmayı düşünüyordum.

Fakat dün internette okuduğum bir haber, 2 gün önce yayınlanan 'Alevi bakan 18 yıl önce söyledi, gerçek çıktı' başlıklı yazımın devamı niteliğinde bir yazı daha kaleme almanın yararlı olacağını düşündürdü.

Dün bir grup insan, Sivas olaylarında yandığı iddia edilen kişilerden bazılarının kurşunlanarak öldürüldüğüne dair haber yapan Yeni Akit gazetesine tepki göstermek için gazetenin matbaa binasının önüne gelmiş.

Ne diyor Yeni Akit gazetesi?

'Madımak Oteli'nde yandığı iddia edilen kişilerden bazılarının kurşunlanarak öldürüldüğüne dair kuşkular var. Ölenlere otopsi yapılsın ve gerçek ortaya çıksın.'

Böyle bir iddia karşısında Madımak Oteli'nde bir yakınını kaybedenlerin toplanıp gitmesi gereken adres gazeteye tepki göstermek için matbaanın önüne mi gitmektir, yoksa yargı veya yürütme makamlarından bir kamu binasının önüne giderek yetkililerden bu iddiaların araştırılmasını istemek mi?

Uzun zamandır Türkiye'de, gerek sağ gerekse de sol kesimde, 'yüzleşme ya da aldatılmış olma korkusu' adını verdiğim bir sendrom var.

Toplumun farklı kesimleri, ezberlerinin bozulacağı, dün doğru bildiklerinin bugün yanlış çıkacağı endişesi içinde huzursuz bir şekilde beklemedeler...

Herkese rahat olmasını öneriyorum...

Anadolu'da 'Çiğ yemedik ki karnımız ağrısın' şeklinde çok güzel söz bir vardır. Dün bir yanlışa bulaşmayanların bugün tedirgin olması için bir neden göremiyorum. Dün birilerinin canını yakanların gün gelip kendilerinden hesap sorulacağı endişesi taşımalarını da doğal karşılıyorum. Hatta, dünkü Türkiye'yi özlemelerini de kendi içinde tutarlı görüyorum.

Fakat çarpık bir sistemin sonsuza kadar böyle sürüp gitmeyeceğinin de, tarihin karşımıza çıkardığı sosyal gerçeklik olarak bilinmesini umut ediyorum

Hep şöyle düşündüm ve şuna inanıyorum.

Sivas'ta aydınların yakılması için kim talimat verdiyse, 3 gün sonra Başbağlar'da masum vatandaşların katledilmesi için de aynı merkez talimat verdi.

Sivas'taki cinayeti kimler plandı ise, olayın ardından kanıtları, hatta otel içindeki tanıkları da onlar ortadan kaldırdı. Konunun Adli Tıp boyutunu onlar organize etti, devletin zirvesini onlar aldattı. Ben Cumhurbaşkanı ve Başbakan seviyesindeki insanların 'masum kanı bulaşmış koltuklar' üzerinde oturacaklarına inanmak istemiyorum.

Devlet içindeki suç merkezleri, gözümüzün önünde nasıl ki Muhsin Yazıcıoğlu'nu şehit edip ardından kanıtları ortadan kaldırmak için devlet çapında seferber olmuşlarsa, 19 sene evvel Sivas'ta da büyük ölçüde aynı şeyi yaptılar diye düşünüyorum.

Sivas'ta yaşanan katliamdan vicdanı sızlamayan Müslümanın imanından şüphe ederim.

Ama her halinden büyük bir tuzak olduğu anlaşılan böyle menfur bir olaydan yola çıkarak toplumun farklı kesimlerini ayrıştırmayı ve çatıştırmayı da, vatana ihanete eşdeğer görürüm.

Bugüne kadar birçok yazımızda, Madımak Oteli'nde yanarak öldüğü iddia edilen insanlar konusunda defaatle şunu yazdık ve şu soruyu sorduk:

'Bir yer ateşe verilse yangın mahallinden gençler mi daha rahat kaçabilir, yoksa yürürken başkasının yardımına ihtiyaç duyacak kadar yaşlı olanlar mı? 'Elbette gençler' dediğinizi duyar gibiyim. Ama bunun tersinin gerçekleştiği bir olay oldu ülkemizde. 78 yaşındaki dede hem de kaldığı otelin üst katlarında bulunduğu halde yangından kurtuldu ama otuzlu yaşlardaki 35 kişi yangında can verdi. 78 yaşındaki Aziz Nesin yanan otelden çıkabiliyor da, çoğu 40 yaşın altında olan diğerleri nasıl oluyor da ölüyorlar? Bunlar yangına uykuda yakalanmıyorlar ki, kaçamasınlar... Olay gündüz oluyor.

Benim sorum şu: 40 yaşın altındaki bir kişi bir yangın anında 4-5 katlı binada yanarak ölmeyi mi göze alır, son anda atlayarak kurtulma şansını mı?'

Bu yazıyı kaleme almak için bilgisayar başına oturduğumda kısa bir araştırma yaptım.

11 Eylül 2001'de saldırıya uğrayan New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin 110 katlı ikiz kulelerinde ölenlerden en az 37'si, yanarak ölmemek için 80 ve üstündeki katlardan aşağı atlamış ve şanslarını son bir kez denemek istemişler.

Her hali ile bir insanlık dramı olan bu bilgi karşısında insan şimdi sormak istemez mi? İnsanlar yanmamak için 110 katlı kulelerden aşağı atlıyorlar da, Madımak Oteli'nde yanarak öldüğü iddia edilenlerden hiçbiri, yanmamak için neden oldukça az katlı olan bu otelden aşağıya atlayarak kurtulmayı denenemişler.

Bana kalırsa, otelin dışında ne tür olaylar olduğu kadar, otelin içinde neler yaşandığı da mercek altına alınmalıdır.

Herkese, geçmişte yaşananlarla 'yüzleşme korkusundan' vazgeçmemelerini ve yeniden otopsi dahil, gerçek ne ise ortaya çıkması konusunda ısrarcı olmalarını öneriyorum.

Turgut Özal'ın ve Muhsin Yazıcıoğlu'nın naaşı da dahil, ölüleri rahatsız etmemek için kapsamlı otopsiden kaçındıkça, dirilerin ölüler üzerinden kavgası epey daha sürecek gibi görünüyor ve ülkeye yazık oluyor.

Bu ülkenin tüm kesimleri ile dünde yaşanan olaylar konusunda topluca tevbe etmesi gerekiyor. Kimse sütten çıkmış akkaşığım numarasıyla kenara çekilmesin.

Bu ülke dünüyle de bizim, yarınıyla da...

Günahı ve sevabıyla da...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Özsoy Arşivi