Cevdet Kara

Cevdet Kara

Abdullah Gül'ü üzmeyin!

Abdullah Gül'ü üzmeyin!

Daha uzun süre var cumhurbaşkanlığı seçimine…
Ama tartışması şimdiden başladı…
Başlatanlar kim derseniz…
Emin olun ki iyi niyetli olmayanlar…

Hatırlayın o günleri…
Başbakan kürsüye çıkıp;
“Bizim adayımız kardeşim Abdullah Gül’dür dedi ve Sayın Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi…

O gün isteseydi Tayyip Erdoğan kendisi cumhurbaşkanı olabilirdi…
Evet olabilirdi…
Ama olmak istiyor muydu?
Bence hayır…

Olsaydı ne olurdu…
Muhtemelen Abdullah Gül de başbakan olurdu…
Evet, başbakan jest yapmış gibi görünse de aslında kendi içindeki hesabın gereğini yapmıştır…
Yani şimdilik cumhurbaşkanı olmak istemediği için aday olmamış Abdullah Gül’ü önermiştir…
Aradan yıllar geçti…
Yasalar değişti…
Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle ilgili değişiklikler yapıldı…
Seçilenin tekrara aday olma hakkı getirildi vs…

Şu bir gerçek ki başbakan icracı bir kişiliğe sahip olduğu için hem sembolik ve hem de Çankaya’nın dar alanına sıkışmış bir görevi yapmaz…

Gönlünden geçen başkanlık sistemidir…
Ve kendisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk seçilmiş başkanı olmak istiyor…

Bu çok doğal bir talep…
Yani o gün başbakanın hesabına uymayan bir cumhurbaşkanlığı makamı bugün için şartlar olgunlaştığından başkanlık sistemine sıcak bakmakta…

Yapılması gereken başkanlık sistemi ile ilgili yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmak…

Ve meydanlara çıkıp seçilerek ve hak ederek o koltuğa oturmak…

Abdullah Gül cephesinde ne var…

Danışmanın verdiği mülakat olmasa bile Abdullah Gül’ün bu defa seçimle gelerek, birisinin önermesiyle değil kendi bileğinin hakkıyla halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olmak istiyor…

Cumhurbaşkanlığı bitiminde aktif siyasetten kopacağını sanmıyorum…

Ak Parti genel başkanlığına geri döner mi?
Başbakanlık yapar mı?

Başkanlık makamının olacağı bir sistemde bunu yapacağını da sanmıyorum…

Geriye daha önceden önerdiğimiz alternatifler kalıyor…

Ya İslam örgütünün başına geçip İslam birliğinin ve dirliğinin tesisi için çalışmak…
Ya da Birleşmiş Milletler’in Genel Sekreterliği’ne geçip mazlum milletlerin dertlerine derman olma niyetiyle uluslar arası bir misyonu üstlenmek…

Bana sorarsanız Abdullah Gül’ün Türkiye siyasetinde yer almak yerine uluslar arası platformda Türkiye’nin gücünü herkese ispat ve bir Müslüman liderin aynen halifelik gibi dünya Müslümanlarına ve dünya insanlığına sahip çıkması için geniş bir misyonu üstlenerek küresel bir aktör haline gelmek gibi bir düşünceyle hareket etmesi en ideal olanı…
Yine de kendileri karar vereceklerdir…

Kraldan çok kralcılara gelecek olursak…

Birilerinin yönlendirmesi ile ortaya çıkan bu zatlar birilerine şirin görünme çabaları ve gelecekteki koltuklarını sağlama alma hesabı içinde harekete geçtiler…

Ülkenin istikrarını ve oluşan güven ortamını bu polemikle sabote edeceklerini sandılar…

İdeal ve ülkülerin değil gücün emrinde olduklarını bir kez daha ortaya koydular…

Her ne kadar tarihte…
Makam mevki…
Saltanat…
Ve para için birbirlerini kuyusunu kazan nice örnekler olsa da…

Allah rızası için birbirini seven bu iki kardeşin arasını açacağını düşünenler yanılıyor…

Dertleri koltuk değil Allah rızası için mazlum insanlara yardım olan bu iki insan…
Birlikte oturup kendi şahsi ikballeri için değil mazlum Müslümanların ve insanların ikbali için…
Olması ve yapılması gerekeni yapıp yollarına o şekilde devam edeceklerine bütün dünya şahit olacak…

Bu yüzden ne danışmanların ne de medyanın kışkırtıcı ve fitneci yayınlarına ve demeçlerine aldanmayın…

Bunun böyle olmadığını zamanı gelince göreceksiniz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevdet Kara Arşivi