Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Camilerin garip ve mahzun kalmaması için...

Camilerin garip ve mahzun kalmaması için...

Mübarek Ramazan-ı Şerif ayı ve Bayram gerilerde kaldı. Rabbim seneye kavuşmayı nasip eylesin...


Ramazan ayının ilk günlerinde Teravih namazlarında camileri ağzına kadar dolduran Müslümanlar, ortalarına doğru gevşemeye başladılar; mübarek Kadir gecesinde ve Bayram namazında ise camilerin dışına, avlularına hatta sokaklara taştılar. Bayram ertesinde kılınan vakit namazlarında ise, tıpkı Ramazan ayı öncesinde olduğu gibi, cami cemaatimizin miktarı genellikle bir-iki safa kadar düştü...


Namaz, cami ve cemaatle ilgili yıllardan beri değişmeyen manzaramız budur: Sünnet olan Teravih namazına özellikle ilk günlerde kadın-erkek koşarız, vacip olan Bayram namazına çoluk-çocuk hep birlikte katılırız, Kadir gecesi başta olmak üzere “kandilleri” kutlamaya özen gösteririz de; akil-baliğ her Müslüman’a farz olup hesabı ilk önce sorulacak olan beş vakit namaza gelince, ya ihmal ve terk ederiz ya erteleyip savsaklarız ya da ‘namaz borcu üzerimizden düşsün’ diye alelacele ve genellikle tek başımıza eda ediverir, meşhur ifade ile ‘namazları aradan çıkarır’ (!), işimize-gücümüze bakarız...


Oysa namaz; müminin hayatının merkezine yerleşmesi gereken, onu beş vakit Rabbinin huzuruna taşıyan, gün boyu ve ömür boyu onu yalnız bırakmayan, kontrol altında tutan, kötülüklerden alıkoyan yegâne can yoldaşıdır, öyle olmalıdır. Ve namaz, cemaat halinde ve özellikle camilerde kılınmalıdır.


İbn Hacer el-Askalanî’nin Münebbihât’ında yer alan bir hadiste Peygamberimiz (s.) şöyle buyurur:


“-Cebrail (a.s), komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, komşuyu mirasçı kılacak sandım.


-Kadınlar hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onları boşamayı haram kılacak sandım.


-Köleler hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, azat edilecekleri bir vakit belirleyecek sandım.


-Misvak hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, dişleri fırçalamak farz olacak sandım.


-Cemaatle namaz hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, Allah (c.c) sadece cemaat ile kılınan namazı kabul edecek sandım.”


-Gece namazı hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, geceleyin uyunmayacak sandım.


-Allah’ı zikretme hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, bir söz zikirsiz fayda vermez sandım.”


Münebbihât; tenbih edici (uyandırıcı) hadislerle hikmetli sözlerden oluşuyor. Bu isim, “münebbih” kelimesinin çoğulu. Araplar çalar saate de “münebbih” demişler; insanları uykudan uyandırdığı için...


Münebbihât’ta yer alan şu hadis-i şerif, gerçekten uyarıcı ve hâb-ı gafletten uyandırıcı niteliktedir:


“Hz. Peygamber’den (s) şöyle rivayet edilmiştir: Altı şey altı yerde gariptir, mahzundur:


-İçinde namaz kılınmayan mescit (cami).


-Kur’ân okumayan insanların evindeki Mushaf.


-Fâsık (günahkâr) kişinin hafızasındaki (ezberindeki) Kur’ân.


-Zalim ve kötü ahlâklı bir adamla evli olan saliha Müslüman kadın.


-Alçak ve kötü ahlâklı bir kadınla evli olan salih bir adam.


-Kendini dinlemeyen bir toplum içindeki âlim.”


Evet, Ramazan’da şenlenen camilerimiz, diğer günlerde de dopdolu beş vakit namaz kılınırsa garip ve mahzun olmaz. Ve camilerin imarı çinilerle, halılarla, avizelerle değil, ancak cemaatle gerçekleşir.


Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez, geçen gün bir cami açılışında yaptığı konuşmada, camilerin ancak cemaatle imar edilebileceği hakikatini vurgulayarak, özellikle gençleri camide görmek istediğini söyledi. Doğrusu bu çok önemli bir çağrı idi. Zira namaza ve camiye devam etme alışkanlığı ancak genç yaşta, hatta çocukluk çağında kazanılabilir. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanlığımızın geçen yılki “Haydi Çocuklar Camiye” kampanyası son derece anlamlı idi. Ancak, bu kampanya yeterli ölçüde yaygınlık kazanmadı, destek ve ma’kes bulmadı. Bu sebeple biz, Namaz Gönüllüleri Platformu olarak, bu kampanyanın sivil kuruluşlar ve medya desteği ile adeta bir “seferberlik” anlayışı içinde yeniden ve oldukça yaygın biçimde yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2012’yi Gençlik ve Namaz Yılı ilan ederek, “Haydi Çocuklar Camiye” kampanyasının sivil kuruluşlarca ve ödüllü olarak organize edilmesini teşvik edişimiz de bu mülahazaya dayanıyor. Seydişehir, İzmir, Osmaniye, Balıkesir, İnegöl gibi şehirlerimizde binlerce çocuğumuzu cami ile buluşturan kampanya genişleyerek devam ediyor...


Geçen Cuma, Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde idik. İlçe Müftülüğü ve Seda-Der’in birlikte düzenlediği “Haydi Çocuklar Camiye” kampanyasının ödül töreninde Merkez camii cıvıl cıvıldı. Müftü Efendi’yi, Dernek Başkanı Nurullah Bey ile yardımcıları Bayram ve M.Emin Bey’leri tebrik ediyor; ödül alan yüzlerce yavrumuzun daimi cami cemaati olması için yapacakları çalışmalarda başarılar diliyorum.


Camileri garip ve mahzun bırakmamak, gençlere namazı-camiyi sevdirmekten geçiyor vesselâm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdullah Yıldız Arşivi