Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Yaşayan İslam: Hüseyin Tokuz

Yaşayan İslam: Hüseyin Tokuz

İnsan aldığı ayrılık haberlerinin ivme kazandığını görünce hayatın ne kadar da kısa olduğunu bir kez daha idrak ediyor.

Sevdiği, saydığı, değer verdiği insan(lar)ın bir bir, kimi zaman ardı ardına ebediyete intikal ettiğine şahit olunca, bize ölümü sıklıkla anmayı tavsiye eden peygamber efendimizi salavat eşliğinde bir kez daha anıyor. Son iki hafta benim için tam da böyle bir zaman dilimine tekabül etti. Önce tam da seyahat sırasında Şükran hanım teyzenin Hakk’a yürüdüğünü öğrendim. Çok değerli büyüğümüz, aile dostumuz Profesör Orhan Türkdoğan hocanın eşi Şükran teyzemiz, çocukluk anılarımda yerini taptaze koruyan, her daim andığımız bir kişiydi. Geçtiğimiz sene çoluk çocuk ailecek hasret giderilmiş, ben katılamadığım için hayıflanmıştım. Sonra yine yakın aile dostumuz, mücadelemde her daim yanımda olan, Profesör İhsan Süreyya Sırma hocamızın değerli annesinin vefat haberi geldi. Ve şimdi Hüseyin Tokuz amcanın ki... Hayrül halefleri ile defterleri kapanmayacağı aşikar olanlardan üç ayrı acı haber. Kabirleri pür nur, mekanları Cennet olsun üçünün de...

Aslen Gönenli olan Tokuz ailesinin ailemiz ile tanışması annemin İstanbul’daki o meşhur, tabiri caizse ekol, ilk İmam Hatip Mektebi’nin başı örtülü ilk öğretmeni olması ile olur. 1960’ların sonu 70’lerin başıydı. Tokuz ailesinin oğlu, Ahmet Tokuz abi o zaman küçük bir öğrencidir bu okulda. Baba Hüseyin Tokuz Perşembe pazarında sanayi üzerine çalıştıktan sonra kendi iş makinaları fabrikasını kurar. Bu alanda çalışanların o yıllarda sadece gayri müslim vatandaşlar olduğu göz önüne alınınca girişimciliği ile dikkatleri üzerinde toplayan genç bir iş adamıdır Hüseyin amca.

Ancak onu bugün, tanıyanlarına, duyanlarına hayırla yad ettiren içinde bulunduğu farklı bir ticarettir. O, ticaretini ahireti kazanmaktan yana kullananlardandı. Allah (cc) yolunda yapılan hayrın karşılıksız olmadığına iman etmişlerdendi. Hayırda yarışmayı kendisine şiar edinmişlerdendi. Öyle ki davet beklemez, ihtiyacı gördüğü anda ve yerde hizmete koşanlardandı. Çok azlarının böyle davranmanın bilincinde olduğu zamanlarda fi sebilillah hasenat ile hem hal olmuşlardandı.

İmam Hatip dendi mi oradaydı. İlim Yayma Cemiyeti dendi mi orada... vesaire vesaire. İslam neredeydi Hüseyin amca canı ve malı ile hazırdı. Dardaki müslümana ise kol kanat geren ilklerdendi. Malumunuz, müslümana sistematik olarak zulmedilen dönemlerdi. Nerede tesettüre bir saldırı var mutlak surette müdahil olurdu. Başörtülü kadınlara önderliği ile bedel ödettirilen Şule Yüksel Şenler hanıma reva görülenlere karşın, Tokuz ailesi hiç tereddütsüz başörtüsünün yanındaydı. Asılan, kesilen, sürülen, hapsedilen ilim ehli mi var Hüseyin amca soluğu onun yanında alırdı.....

Ama bütün bunların dışında belki de onun en önemli özelliği o yıllar itibariyle bir ilke imza atmış olması, kurduğu müessesenin İslamlaştırılmasıydı. Bir bakıma site devleti gibi bir kurumsal yapılanma olarak da düşününüz. Öyle ki Medine şehir devleti misali fabrika alanından oluşan bir kurumsallaşma. İslami kurallara göre idare edilen bir küçük yapılanma. İnsanların, değil İslam’ın adını anmak, baş harfini ağıza almaktan bile çekindikleri baskı dönemlerinde İslam’ı yaşayan ve yaşatan bir kurumsal yapı. Hüseyin amca çalıştırdığı işçileri özenle seçerdi. Gençlerin İslami bilgileri sınanır, az veya yoksa ders verilir, öğrenmeye teşvik edilirdi. Ama kimse eli boş geri çevrilmezdi. Meşhur Mahmud Bayram hoca kendini bu gençleri yetiştirmeye adamıştı. O da zaten Salih Şeref gibi, Nazif Şahinoğlu gibi, hocası Arnavut Hüsrev hocanın izinden gitmekteydi. Bilgilenen gençler başı boş bırakılmazdı. İslam tatbikatsız olmazdı. Sıra ile bütün işçiler, mühendisler, görevliler vakit girince ezan okur, Hüseyin amca sırasını savmazdı. Ezan okunurken makinalar durur, herkes beraber saf tutardı. Yemek vakti gelince yine Hüseyin amca işçilerinden ayrılmaz, onlar ile birlikte yerdi.

O yanında çalışanlara patron değil adeta manevi bir veliydi. Hasta mı var, deva, düşkün mü var, yardım, cahillik mi var, ilim ile donanmalarına gayret ederdi. Bir nevi sosyal sigortaydı onun girişimciliği ile kurulan müessese. Benim içinse ikinci bir dede gibiydi. İçimdeki çocuk onu hep mavi-mor salıncağım, Ravza’ya getirdiği emekleyen bebek eşliğinde hatırlamaya devam edecek...

Mücahitlerin mütahite dönüştüğü, alnı secdedeki tüccarın sigortasız işçi çalıştırmakta beis görmediği, nasıl söyleyeyim, müslümanlara bir haller olduğu şu son zamanlarda cihattan hiç ödün vermeden, mizanı Rablerinin korkusu ile doğru tutan Hüseyin Tokuz amca gibi ticaret erbabını, örnek kullukları ile hayırla yad ediyoruz. Şimdikilerin onların hayatından öğrenecek çok şeyleri var...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Merve Kavakçı İslam Arşivi